Ayşegül Ilgaz’ın ilk romanı AVA Bâd Hava geçtiğimiz günlerde Destek Yayınları etiketiyle yayımlandı. Genç bir kadının hayatını, ilişkilerini sorguladığı ve kendini kaotik iç dünyasında var etme yolculuğunu anlattığı bir roman AVA. Romanın anlatıcı başkahramanı Ava ile çıktığımız bu yolda biz de bütün karmaşıklığı ve belirsizlikleri doğrultusunda ilişkilerimizin hayatımıza kattığı derin anlam üzerine düşünüyoruz. Üç yıllık bir serüveni kapsayan üç kitaplık seri, her kitabında bir yılı anlatıyor. Ava Hava, serinin ilk kitabı.
Ava nasıl biri? O, inancı kırılmış bir kadın; başlangıçta mucizelere inanmaz, belki de köklü dönüşümlere demek daha doğru olabilir. Kalbi kırıktır, öfkelidir, çünkü hayatını derinden etkileyen olaylarda hep kontrolcü olmuştur. Hiç durmadan koşmuş, bu hızlı yaşamda durup düşünmeye vakti olmamıştır. Ancak bütün karamsarlığına rağmen başına gelenleri anlayıp yorumlaması, içselleştirmesi için kendini hayatın akışına bırakması ve yaşadıklarını kabullenmesi gerektiğinin bilincindedir. Bu yüzden hayatla bir anlaşma yapar, yaşadığı fen’a anında kendini akışa bırakmayı kabul eder. İlk yaptığı şey yaşadığı mekânı değiştirmek olur. Çok sevdiği abisi gibi kendi de başka bir ülkeye kısa süreliğine de olsa taşınır. Çıktığı bu yolculukta, ilişkilerinde özgürleşmeyi ve kendini yeniden var etmeyi başarabilecek midir?
Yurt dışına çıkacağı uçağı beklerken izlediği çift, çağrışım yapar ve Ava kendi hikâyesine, geçmiş günlerine geri döner. Karşısında biri varmış gibi, onunla sıcak bir sohbete dalmış gibi anlatır. Onu dinleyecek kişi okuyucularıdır elbette. Belleğinde ışıldayan anıları anlatma isteği duyar. Şiirler yazar. Kapı aralanır ve yolculuk başlar.
Yazar Ayşegül Ilgaz’ın simge ve metaforları, anlatıcı kahramanla bütünleştirmesi etkileyicidir. Bölüm girişlerinde epigraf tarzında ve bazı yerlerinde yine kendini gösterir şiirsel denemeler aracığıyla yapar bunu…
Ava, kafası karışık biridir. Her yeni satırda bu kafa karışıklığını, dağınık düşüncelerin varlığını sonuna kadar hissederiz.
Aile ve çocukluk nasıl bu kadar belirleyici ve daraltıcı olabilir, yetişkinlikte yaptığımız seçimlerde gerçekten özgür müyüz yoksa çocukluktan gelen travmalar gizli karar vericiler mi? Ava öncelikle ailesi ile olan ilişkilerinde arar sorunu. Babası ile geçmişteki ilişkisi yüzünden aşk hayatı başarısızdır. Sevilmeyi hak etmediğine inanmıştır. Terk edilmekten korkmaktadır, o yüzden yalnız bırakılacağına yalnızlığı tercih etmeyi öğrenmiştir. Annesi iyi bir rol model değildir. Ava kadın olmayı öğrenememiştir. Suçlu bu sefer de annesidir. Tek arkadaşı, tek dayanağı, tek ailesi ise ağabeyi Ada’dır.
Ardından çalıştığı işi sorgulamaya başlar, yapmak istediği meslek gerçekten bu mudur? Neden çalışır insan, para tek sebep olabilir mi? Ya doyurulmamış hevesler?
“Güç, para istiyor insan ki sevsin, sevilsin. Aşk, meşk istiyor ki tavlanıp tavlayıp tamlansın. Çok şey istiyorum. Hakkım. Açım,” der hayata. Öfke, hüsranla buluşur. Kendini hayatın akışına bıraktıkça yaşadığı her olay onu uzak kalmaya, görmezden gelmeye çalıştığı gerçeklere doğru sürükler. Karamsarlıktan çıkış için geçmişten gelen çürümüş bağları koparmak, yerine yenilerini yaratmak gerektiğini anlar. Bunu yapabilmek için de kuvözden çıkmak, büyümek gereklidir. En çok da affetmelidir, çevresini, kendini, içindeki minik Ava’yı.
“En son ne zaman yeni biriyle tanıştın? Ne zaman öğle yemeğini bir saat daha uzattın? Her şeyi bırak, sen en son ne zaman deliksiz uyudun? Nereye koşuyorsun? Kimden kaçıyorsun?”
Ayşegül Ilgaz kahramanıyla çıktığımız bu zorlu yolculuğun hemen her satırında, ama özellikle bölüm başlarında ve sızdığı satır aralarında şöyle demek istiyor belki de: Cesaretini topla ve yola çık, sevgiyle aramaya devam et, kendini bırak, sonunda aşk seni bulacaktır.
Gizemlerle de örülü bu kitapta ve serinin devamında Ava hayatıyla ilgili dört büyük sırra vakıf olacaktır. Son ve ilahi olan dördüncü sır kapısına gelebilmesi için öncesinde geçmesi gereken üç kapının eşiğinde kendi ile yüzleşmelidir. Ava sonunda kendini bulacak ve tamamlanacak mıdır? Öyleyse bu nasıl mümkün olacaktır? Madde kadar mananın da anlatıldığı bu romanda, sıradan bir kadının kahramanlık yolculuğunu ve nasıl başardığını okuyacak, kendi sorularınıza yanıt vermeye başlayacaksınız.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (24 Eylül 2019)