İsmail Kemalettin Demir annesinin 1926’da vefat etmesi, babasının başka bir kadınla evlenmesiyle onuncu sınıfta Galatasaray Lisesi’ni bırakır, evden de ayrılır. İşsiz geçen bir sürenin ardından avukat katipliği ve Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğu sonra da gazetecilik yapar. Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde çalışır, Yedigün ve Karikatür dergilerinde sekreterlik, Karagöz gazetesinde başyazarlık ve Tan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulunur. Aynı yıllarda edebiyatla, özel olarak da şiirle ilgilenir ve ilk şiirleri İçtihat dergisinde yayımlanır. 1932’de arkadaşlarıyla Geçit dergisini çıkarır. “Kemal Tahir” ismiyle yayımlanan ilk çalışması “Namık Kemal İçin Diyorlar Ki”dir. 13 Haziran 1938’de askerî isyana teşvik suçlamasıyla kardeşi Nuri Tahir, Nâzım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte Donanma Davası’nda tutuklanır. 29 Ağustos 1938’de on beş yıl ağır hapse mahkûm edilir.
İsmail Kemalettin Demir’i “Kemal Tahir” adıyla yayınlattığı öyküleri ve romanları ile tanıyoruz. Yazarlık hayatı boyunca F. M. İkinci, Cemalettin Mahir, İsmail Kemalettin, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı, Bedri Eser, Körduman, Murat Aşkın gibi birçok takma isim kullanmış ama en çok “Kemal Tahir” olmayı sevmiş anlaşılan.
Toplu eserlerinin yeniden yayımıyla birlikte Ketebe Yayınları Kemal Tahir’in daha önce derlenmemiş, gazete ve dergilerde kalmış çalışmalarını da kitaplaştırmaya başladı. Onun yaşamında gazeteciliğin ne kadar önemli bir yeri olduğu da belirginleşti. Kemal Tahir; gazete ve dergilerde röportajcı, redaktör, çevirmen olarak görev yapmış. “Yüz Bin Çiçek Saksısına Bakan On Adam”da Kemal Tahir’in avukat katipliğini bırakıp başladığı gazetecilik döneminin önemli bir bölümünü kapsayan Son Posta gazetesinde yayınlanan anketleri, röportajları, yazıları, öyküleri yer alıyor. “Kolaya Kaçmayalım” adlı diğer ciltte de 1950 sonrası yazılar, soruşturmalar ve söyleşiler yer alıyor.
Son Posta gazetesini Zekeriya Sertel, Selim Ragıp Emeç, Ekrem Uşaklıgil ve Halil Lütfü Dördüncü kurmuşlar. Gazete 27 Temmuz 1930’da yayınlanmaya başlamış. Akşamları yayınlanan bir gazete. Kısa sürede Anadolu’da en çok okunan İstanbul gazetesi halini almış. Son Posta gazetesi 26 Kasım 1962’ye kadar yayın hayatını devam etmiş. Son yayın yönetmeni de Selim Ragıp Emeç’in oğlu Çetin Emeç. Çetin Emeç, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, babası yargılanıp ceza alınca kısa bir süre gazetenin yönetimini devralmış
Tek parti’ye muhalefet edebilen iki gazeteden biri. Diğeri Arif Oruç’un Yarın’ıymış. Tek parti iktidarını sert bir şekilde eleştirmiş, Serbest Cumhuriyet Fırkasını desteklemiş. Ama yanlışlarını gördüğünde onu da eleştirmekten kaçınmamış. Bu yüzden gazete sahibi de olan yöneticileri ve başyazarları sık sık dava edilmiş. Hapsedilmişler.
“Yüz Bin Çiçek Saksısına Bakan On Adam”, “Şair ve Romancılarımız Bu sene Bize Ne Okutacaklar?” başlıklı beş anketle başlıyor. Anket denilince günümüzde yapılan şekli akla gelmesin. Anketler aslında bir tür röportaj. Röportajlardan farkı görüşülen kişilere aynı sorunun sorulması. O zamanlarda da çok yaygın bir gazetecilik yöntemi. Kemal Tahir de bu anketinde Nâzım Hikmet, Suat Derviş, Sadri Ertem, Reşat Nuri, Fikret Adil, Yusuf Ziya, Nurullah Ataç gibi yazarlara yeni yayın sezonunda hangi eserlerinin yayınlanacağını soruyor. Anlaşılan yazarlar anketlerden bıkmış, bahaneler üretip kaçmaya çalışanlar çok. Kemal Tahir kaçmaya çalışanları, onları nasıl izleyip cevap aldığı ya da Reşat Nuri örneğinde olduğu gibi alamadığı dahil her şeyi yazıya dökmüş. Oldukça eğlenceli metinler çıkmış ortaya.
Katıldığı çeşitli toplantılar, edebiyat aleminde tartışma yaratan konularda yaptığı röportajlarda da aynı mizahi yaklaşımı görüyoruz. Kemal Tahir gelecek yıllarda roman ve öykülerine yansıyacak üslubunu bu yazılarda oluşturmaya başlamış. 1930’ların gazetecilik ve edebiyat ortamına tanıklıklar olarak da okunabilecek metinler bunlar. “Sahaflar Çarşısı’nda bir Gezinti” başlığı ile yayınlattığı iki röportajı da ilginç. Röportajların zamanla diyaloglarla gelişen öyküler halini aldığını ve genç gazeteci Kemal Tahir’in bu işte oldukça başarılı olduğunu görüyoruz.
Benim asıl ilgimi çekense “İcra Dairesinde Bir Saat” röportajıyla başlayan ve beş bölümlük “Eski Bir Avukat Katibinin Hatıraları” ile süren röportaj öyküler oldu. Kemal Tahir’in liseden ayrıldıktan sonra uzun bir süre yoksulluk çektiğini, az kazançlı geçici işlerde çalışmak durumunda kaldığını, evi terk ettiği için bekar odalarında, sabahçı kahvehanelerinde gecelerini geçirdiğini biliyoruz. Kemal Tahir röportajlarında da aralarına kolayca katıldığı yoksulların, evsizlerin, dilencilerin, hırsızların öykülerini onlarla yaptığı eğlenceli sohbetlerle ve içeriden bir bakışla, oldukça gerçekçi bir anlayışla yansıtmış.
1930’ların İstanbul’unda farklı açılardan bakmış, eğlence hayatını, hizmetçilere iş bulan bir büroyu anlattığı röportaj dizileri de ilginç. Sporun, futbolun sorunlarını sorguladığı bir dizi röportajı ve yazısı da var. Bu röportajlar da her işe koşan, her konuyla ilgili bir gazeteci olduğunun göstergesi sayılabilir. Romanlarının kahramanı Gazeteci Murat’ın ilham kaynağı da bu yıllarda yaşadıkları olmalı.
“Yüz Bin Çiçek Saksısına Bakan On Adam” büyük bir ustanın bilinmeyen bir yönünü aydınlatmasının yanında 1930’lara, o zamanların İstanbul’undaki yaşama içeriden bir tanıklık olarak önemli bir derleme. Kemal Tahir’in gözlem gücünün, akıcı anlatımının, gerçekçiliğinin temelleri bu röportaj ve yazılarda atılmış. Keyif ve merakla, çok şey öğrenerek okunacak bir kitap.
Yüz Bin Çiçek Saksısına Bakan On Adam, Kemal Tahir, Ketebe Yay. Mayıs 2024
edebiyathaber.net (31 Temmuz 2024)