Söyleşi: Nilgün Çelik
Kâhinin Ninnisi, Eksik Parça Yayınlarından 2024 yılının mayıs ayında çıktı. Ayça Erdura’nın beşinci kitabı. Aslında ödüllü şair olan Erdura bu kez farklı bir tarzla okurlarının karşısında. Merak ettiğim soruları, Erdura okurları için soracağım.
Öncelikle kitabınızın okuru bol olsun dileklerimle başlamak isterim söyleşimize. Şiir edebiyatımızın önemli bir dalı iken, beslendiği birçok kaynak, olanak varken en zor dalıdır da aynı zamanda. Şiirden vaz mı geçtiniz demeyeceğim, bir kez şiire gönül vermişseniz onu bırakamazsınız, diye düşünüyorum. Peki şiirleriniz birçok dile çevrilmişken, ödüller almışken siz kendinizi şiire mi öyküye mi daha yakın görüyorsunuz?
Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Edebi türlerde kendimi yeniden inşa etmeyi önemsiyorum. Kâhinin Ninnisini yazarken çoğu kez şiirde yazdım. Beni şiire fırlatan ruhum var kabul ediyorum. Tüm eserlerimi okuma fırsatı bulabilirseniz metinlerimin birbiriyle konuştuğunu fark edebilirsiniz. Şiirlerimde canlanan bir duygu ya da karakter öykülerimde de karşınıza çıkacaktır. Farklı edebi türlerde eser vermeyi kıymetli buluyorum demek daha doğru olur.
Sanatçı bir babanın kızısınız. Çocukluğumda Ersan Erdura’yı elbette çok dinledim. Evde sanatçı bir baba genelin aksine sizi sanattan uzaklaştırmamış bilakis birlikte çalışmalarınız olmuş. Okurlarınıza fikir vermesi açısından nasıl bir ilişki içerisinde yürüttünüz bu çalışmaları? Baba kız ilişkisi kırılganlığı atlattığınız anda çok sağlamdır, sizde de böyle mi gelişti, sizi nasıl destekledi?
Babam benim ilk öğretmenim. Yaptığı işi idealist bir şekilde gerçekleştirdiği için mükemmele yakın eserler vermek ister. O yüzden çalışma etiğini ve titizliğini kendisinden öğrendim. Şarkı sözleri üzerinde çalışırken bir kelime için günlerce yoğunlaştığımı hatırlıyorum. Kelimelerle dansım o yıllara dayanır. (15-16 yaş) Bu çalışmalarımız sırasında babamın bana güvenmesi ve yazdıklarımı beğenip bestelemesi, şarkı olarak dillerde hayat bulması aynı zamanda inanılmaz keyifli bir baba-kız ilişkisine dönüştü. Bu yaşımdan baktığımda, yaptığım tüm çalışmalarımda babamın bana verdiği güvenin etkisini fark ediyorum. Ve babası tarafından sevilen, desteklenen kız çocuklarının daha özgüvenli, hayata karşı daha cesur olduklarına inanıyorum.
Kâhinin Ninnisi, aslında özetle bir masal, bir efsane şöleni. Derin bir çalışmanın neticesinde ortaya çıktığı muhakkak. Mitler, masallar ne zaman yazma düzeyine gelecek kadar ilginizi çekti? Masalların gücüne inanıyor musunuz?
Kâhinin Ninnisi masalları ve mitleri selamlayan öykülerden oluşuyor. Kitap ‘hatırla’ sözcüğü ile açılıyor. Unutan varlık anlamındaki -ins kökünden türeyen insan için hatırlamak çaba isteyen bir eylem. Hatırlamamıza yardımcı olan mitlerin ve masalların gücüne inanıyorum. Çünkü ortak duygularımızı anlatmaktadırlar. Öykülerimde bazı masalları ters çevirerek günümüze çağırdığım doğrudur. Böylece gerçekliği-düşü ve sınırlarını konuşur hale gelebiliriz.
Hakan Akdoğan’ın giriş bölümünde yazdığı gibi, masallar, “Dolaylı bir biçimde gerçeği inşa ettikleri” için mi yoksa iyiliğe ümit vadettikleri için mi önemlidir?
İkisi de. Bir bütün olarak ele almak gerektiğini düşünüyorum böylece işlevini daha net anlayabiliriz.
Fantastik ve bilimin yoğun bir şekilde edebiyatımızın merkezinde olduğu bu günlerde mit ve masallardan, efsanelerden beslenen öyküler yazmak sizi zamanın gerisinde miyim korkusu yaşattı mı?
Aslında bütün dert zamanın gerisinde olmakta daha doğrusu zamanda geriye gidebilmekte. İlk başlangıca dönme arzumuzu fark ettiğimizde, hayatımız boyunca bu cenneti aradığımızı, her eylemimizin bizi buraya götürmesi umudunu taşıdığımızı anladığımızda geriye gidebilmenin önemini görebiliriz. Dil anlamında konuşuyorsak, Kâhinin Ninnisi’nde ve şiirlerimde yepyeni bir dil ve üslup edindiğimi söyleyen kıymetli yazarlar olduğu için mutluyum. Köklere inmeden yeniliği inşa etmenin mümkün olmadığına inananlardanım diyebilirim. Ayrıca tüm öykülerim hem dil hem de son itibariyle çağımızla, şehirden gelen imgelerle kapanır.
Kâhinin Ninnisi, çok özel bir masal kahramanlarıyla başlıyor. Rumpelstiltskin, Hansel, Gretel, Rapunzel. Hepsi aynı mekânda. Çok güçlü bir şölen bu. Ancak masalın sonunda yazdığınız bu cümle üzerinde konuşalım isterim. “Mutlu son olmalıydı ki hakikatin kanatları kırılsın.” Sormak isterim mutlu sonlar gerçek değil midir? Masallar bize masal mı okuyor?
Mutlu son, mutluluk, hakikat üzerine çok söz edilebilecek kavramlar. Bu sözle gerçek-düş sınırlarına yoğunlaşmak gerekir diye düşünüyorum. Ya Sonra öyküm bu sözün üzerine kurulmuştur. Okurlarıma bırakıyorum.
Galdrar adlı öykünüzden bahsedelim. Kelimenin karşılığını büyü olarak buldum ve içerik de bunu destekledi. Mitolojinin en derininden norn’lardan da beslenerek yazdığınız, mitolojik simgelerle katmanlaştırdığınız ilginç kapalı bir öykü. Bu öykünün hikayesi ve merak eden okurlar için içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Galdrar Rune kehanetiyle açılan bir öykü. Kâhin kuşun, öldürülen savaşçı Nanna’yı bulması ve ruhunu özgürleştirmesi bağlamında kurulan öyküde kızkardeşliğin vurgulanması, hasetin tehlikeli sularında yüzen kişinin eylemleri, Nanna’nın yansımaları, içiçe geçen karakter yapısı, farklı atmosfer yaratma teknikleriyle örüntülediğim bir metin. Nanna bir tanrıça adı, kadının unutulan değerlerini hatırlatıyor. Kehanet olunca kehanetle ilgili büyük şiirden ‘Sbyl’in şarkısı’ bahsetmemek olmazdı. Kuzey Amerika’da yaşayan halklarıda davet ederek daha geniş açıya ulaştım diyebilirim. Öykü şöyle kapanıyor; Gölge Nanna, Anna, Anne
Tanrıçalar, kadının kaybolan değeri, gölge Nanna’nın ruh izlerini takip ederek tüm kadınlara sesleniyorum.
Tuzh Adam adlı öykünüzde çok çekici ve güzel sesi olan bir efsane deniz kızı, Aycayia kahramanınız. Tuzh Adam da kahramanınız Samuel. Samuel bir efsane karakter midir? Sizin efsaneler hakkında referanslarınız kim ya da hangi eserlerdir?
Tuzh Adam birçok efsaneden beslenen bir öykü. Küçük Deniz Kızı masalının ters çevrilmesiyle ortaya çıkan düşünce etrafında çeşitli mitolojileri davet ettiğim metin. Aycayia Afrika halklarının dilinde denizkızı demektir. Samuel kurgu bir karakter, dine ve mitolojiye bakıldığında dayanakları olan bir karakterdir. Küçük deniz kızı masalında deniz kızı prensle olmak uğruna sesini insan bacaklarına sahip olmak için verir. Aşk için fedakârlık yapan kadın karakterlere birçok metinde rastlayabiliriz. Peki bu hep böyle mi olmalı? diye sorarak yola çıktım. Okurlarımın Tuzh Adam öykümde pers mitolojisine, doğu felsefesine, kelt mitolojisine, kelime ve isim seçimlerine dikkat etmelerini öneririm.
Bundan sonraki çalışmalarınız hangi türde olacak?
Kâhinin Ninnisi birçok disiplini bir araya getiren edebiyatımızda ilk olarak nitelendirilen bir eser. Her öykünün kendi rengi, kendi çizimleri olduğu gibi üç adet öykünün tarafımdan yazılmış, bestelenmiş ve seslendirilmiş müzikleri var. Okurlar bu müziklere öykülerin sonunda bulunan QR kodlarıyla ulaşabilirler. Böyle bir kitaptan sonra ilgi alanlarım beni nereye götürürse o türde eser vermeye devam edeceğim.