Yaşar Kemal’den İonna Kuçuradi’ye, Orhan Pamuk’tan Rakel Dink’e Türkiye’nin önde gelen değerleri 25-26 Mayıs’ta ‘Demokrasi ve Barış Konferansı’ düzenleyecek.
Yaşar Kemal, Tarık Ziya Ekinci, Vedat Türkali, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Rakel Dink, Prof. Dr. Yakın Ertürk, Prof. Dr. İonna Kuçuradi, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Arif Sağ ve Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı “ortak geleceğimizin nasıl olması gerektiğini konuşmak için” Demokrasi ve Barış Konferansı düzenleyecek. Yeni anayasa ve Kürt meselesinde atılan adımların vurgulandığı konferansa çağrı metninde Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç “tarihi” olarak nitelendirilerek “Sürece müdahil olmak, demokratik ve özgürlükçü bir yaşam kurmanın ilk adımları olacaktır” denildi. 25-26 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleşecek konferansın çağrı metninde “Barış ve insan haklarına dayanan demokratik bir çözüm için bu ülkede yaşayan her halktan, her inançtan, her kültürden insanın hakkına saygı duyan ve birlikte yaşamanın eşit hukukunu oluşturan bir toplumsal anlayışın yaygınlaşması büyük önem taşıyor” ifadesi kullanıldı. Metinde “Anayasanın toplumdaki kültür, kimlik, dil, inanç, cinsiyet farklılıklarını güvence altına alması ve insan haklarına dayanan demokrasinin evrensel ölçütlerini barındırması gerekiyor” denilerek “Bu talepler için güçlü bir toplumsal baskı yaratılması önemlidir ve demokrasi güçlerinin kararlı tutumu, arzu ettiğimiz demokratikleşme düzeyine ulaşmamızı kolaylaştıracaktır” ifadesi kullanıldı.
İşte Türkiye’nin önde gelen isimlerinin imzasıyla kamuoyuna duyurulan “Demokrasi ve Barış Konferansı”nın çağrı metni:
“Türkiye, tarihi bir süreçten geçiyor. Özgürlükçü ve eşitlikçi fikirlerin ve insan haklarına dayanan demokratik siyasetin renklerini verdiği bir yaşamı inşa etmek bugünün en önemli işi.
Türkiye’nin tarihsel sorunu böyle bir demokrasi eksikliği ve bunun yarattığı olumsuz sonuçlardır. Yakın tarihimizde Kürt sorununda yaşadıklarımız, bugün hem barışın, hem de demokrasinin acil bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Barış ve insan haklarına dayanan demokratik bir çözüm için bu ülkede yaşayan her halktan, her inançtan, her kültürden insanın hakkına saygı duyan ve birlikte yaşamanın eşit hukukunu oluşturan bir toplumsal anlayışın yaygınlaşması büyük önem taşıyor.
Anayasanın toplumdaki kültür, kimlik, dil, inanç, cinsiyet farklılıklarını güvence altına alması ve insan haklarına dayanan demokrasinin evrensel ölçütlerini barındırması gerekiyor. Yasaların, yargı sisteminin insan haklarına ve demokratik hukuk ilkelerine uygun hale gelmesi, uygulamaların da bu çerçevede gerçekleşmesi hepimizin talebi.
Bu talepler için güçlü bir toplumsal baskı yaratılması önemlidir ve demokrasi güçlerinin kararlı tutumu, arzu ettiğimiz demokratikleşme düzeyine ulaşmamızı kolaylaştıracaktır.
O nedenle ortak geleceğimizin nasıl olması gerektiğini konuşmak amacıyla bir ‘Demokrasi ve Barış Konferansı’ düzenlemek tarihi bir sorumluluk ve ihtiyaçtır. Sizleri böyle bir konferansı gerçekleştirmeye davet ediyoruz.
Sürece müdahil olmak, demokratik ve özgürlükçü bir yaşam kurmanın da ilk adımları olacaktır. Hepimize kolay gelsin, yolumuz açık olsun.”
13 Mayıs 2013