Ayrıntı Yayın Grubu’nun çatısı altında yer alan Ayrıntı Yayınları, Düşbaz Kitaplar ve Dinozor Genç markaları, nisan ayında yakın tarihten incelemeye, edebiyattan felsefeye ve gençler için çizgi romana farklı kategorilerde özenle hazırlanan bir seçkiyi okurlarla buluşturdu.
Tanıtım bülteninden
Adı Kayıp – Ali Uygur Kitabı
Adnan Korkmaz
Ayrıntı Yayınları/Yakın Tarih Dizisi
Ali Uygur, bütün Devrimci Yolcular ve onlarla aynı dünya özlemini paylaşan insanlar için bir yürek yangını, bir yürek yarasıdır. Öldürülme biçimi, işkencede öldürülen herkesin öldürülme biçimine benzese de cesedin ortadan kaldırılma ve uzun bir takip sonrasında kimsesizler mezarlığında bulunma biçimi akıllara durgunluk verecek cinstendir. Ali’nin izine rastlanmasın ve asla bulunmasın diye devreye sokulan yöntemler ibret vericidir. Ali’nin öldürülmesi tabii ki infial yarattı ama mezarı açılıp Ali’nin bulunmasından sonra yapıldığı anlaşılan uygulamalar, çok daha fazla infial yarattı. Hazmedilebilir bir şey değildi; öyle de oldu. Hazmedemedik, alışamadık ve bu durumla barışamadık.
Ali ilk kaybedilen değildi, son da olmadı. Hâlâ evladını arayan annelerin coplandığını ve yerlerde sürüklendiğini, büyük bir bölümünün evlatlarına kavuşamadan, onları bir kez olsun kucaklayamadan hatta akıbetlerini bile öğrenemeden yaşamlarını noktaladıklarını biliyoruz. Bu insanlık dışı uygulamaların utancı bize ait olmasa da, insanlık ailesinin üyeleri olan bizler için, bütün bu yaşananlara şahit olmak utanç vericiydi. Bu kitap, çocuklarını aramak zorunda kalmayacakları bir ülke armağan edemediğimiz o güzel yürekli annelere ithaf edilmiştir.
Anavatanda Nefret – Yeni Küresel Aşırı Sağ
Cynthia Miller-Idriss
Ayrıntı Yayınları/İnceleme Dizisi
ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde aşırılıkçı akımlar kendilerine milyonlarca taraftar buluyor. Komplo teorilerinden, beyaz üstünlüğüne dair tezlerden, göçmen karşıtlığından beslenen nefret suçları ve şiddet vakaları günbegün artıyor. Hal böyle olunca aşırılıkçı akımların insanları nasıl etkilediği, hangi mecraları kullanarak toplumda yaygınlaştığı konusu ise çok önemli bir araştırma konusu haline geliyor.
Cynthia Miller-Idriss nefretin üretildiği fiziksel ve sanal alanlara merceğini doğrultuyor ve “Aşırı sağcılar nerede taraftar topluyor?” “Gençler günlük yaşamlarında aşırılıkçı mesajlarla ne zaman karşılaşıyor?” gibi sorulara cevaplar arıyor. Özellikle toplumların marjlarındaki gençlerin çeşitli ortamlarda nasıl hedef alındığını analiz ediyor ve radikalleşmeye giden yolun ergenlik ve yetişkinlik boyunca aşırı sağcı ortamlara girip çıkmakla oluşan bir süreç olduğunu gösteriyor.
Anavatanda Nefret yarının aşırı sağcı milliyetçilerinin üniversite kampüslerinden karma dövüş sanatları salonlarına, giyim mağazalarından çevrimiçi oyun sohbet odalarına ve YouTube yemek kanallarına kadar farklı mecralarda nasıl bir araya geldiğini gözler önüne seren ufuk açıcı bir çalışma. Kitap okurları yalnızca günümüz aşırı sağının gençleri cezbettiği ve tuzağa düşürdüğü ana akım mekânlara ve alanlara götürmekle kalmıyor aynı zamanda aşırılıkçı radikalleşmeyle mücadelede kullanabileceğimiz yenilikçi stratejileri de ortaya koyuyor.
Kendine Ait
Burcu Özer Katmer
Düşbaz Kitaplar
Bir kadının hikâyesi, hiçbir zaman yalnızca bir kadının hikâyesi değildir. Dünyanın bambaşka yerlerinde, bambaşka rahimlere düşenlerin hikâyeleri bile ilmek ilmek örülür birbirine.
Bir kadın istediği kadar tek başına ve bağımsız olduğunu hissetsin; kimsenin ayak izinin olmadığı, yürüdükçe kendi döşediği yepyeni bir yola çıkmış sansın kendini… İstediği kadar bu dünyaya yalnız geldiğine, sonra da yalnız gideceğine inansın… Önünde sonunda yürüdüğü yolda, ondan önce ve onunla aynı dünya vaktinde yürüyenlerin, düşüp kalkanların ayak izleri eşlik eder kendisine. Bazen birinin takıldığı taşa diğeri de takılır. Bazen ondan önce yürüyenin kaldırdığı bir taş sayesinde birinin yolu açılır.
Bir kadının yolculuğu, tüm kadınların kendine hac yolculuğudur. Kendine yürüdüğün yol, aynı zamanda tüm kadınların kendine yürümesi için yürümen gerekendir. Ben de onlardan biriyim. Düşe kalka, dura dinlene kendine yürüyen bir kadınım.
Bakalım, biricik ve bir o kadar da bilindik hikâyemi sevecek misin?
Mercia’nın Bedeli
Daniel Willes
Ayrıntı Yayınları/Edebiyat
“Mercia verir ve alır” dedi. Babasının her şey için mantığı buydu. Bu toprak, yani onun daima, hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediği krallara hayranlığından ötürü̈ hep antik adıyla andığı Mercia, verir ve alır. Hayattaki her türlü kader bu tek cümleyle açıklanırdı. Almadan vermek yoktur ve Mercia’nın aldığı bedel daima adildir.
Daniel Willes bu kitabı 1872’deki Pelsall Hall Kömür Madeni faciasında hayatını kaybeden madencilere adamıştır.
Michael bir madencidir, Sanayi Devrimi’nin en bunaltıcı zamanlarında İngiltere’de madencilik yapan insanların yaşam koşullarına şahit oluruz onunla birlikte. Babasından miras aldığı ve çocuk yaşta başladığı mesleğin kendisiyle birlikte son bulması için çocuğunu okutmak uğruna iki farklı madende çalışır, sonunda bir umut ışığı gördüğünde de ayakta duramayacak hale gelir… Yaşadıkları evde, yerin bin kat altında, kaybettiğini düşündüğünde yollarda, Mercia’nın ondan aldıklarının telafisini arar.
Gerçek bir olaydan esinlenerek yazılan bu kitapta Michael’la birlikte yoksulluk, sefalet ve umuda dair gerçek bir yolculuğa çıkıyor okur.
Michael çizmelerini giydi. Ayağa kalkmayı düşününce korktu. Kalkabilecek miyim, diye düşündü. Babam gerçekten haklı mıydı, diye düşündü. Bu toprak verir ve alır, Tanrı da böyle yapar, sanki ikisi birmiş gibi. Ve bu doğruysa bile, o zaman, yahu Allah aşkına ya da toprak aşkına, benim olan şey nerede? Bana verdiği ne?
Sartre: Romantik Rasyonalist
Iris Murdoch
Ayrıntı Yayınları/Felsefe Dizisi
Jean-Paul Sartre’ı anlamak, içinde yaşadığımız çağa ilişkin önemli bir şeyi anlamak demektir. Filozof, politikacı, roman yazarı olarak Sartre, derinden derine çağdaş bir kimsedir ve çağdaş olduğunun da farkındadır; çağımızın üslûbu vardır onda. Çalışmalarının tümüne göz attığımızda, bu üslûbun Avrupa ahlak felsefesinin, metafiziğinin ve politikasının doğal bir ürünü ve sonucu olduğunu kavrarız. Başka bir yazarda gizli kalabilen bağlantılar, Sartre’ın eserinin açık-seçikliğinde kendilerini oldukları gibi gösterirler.
Sartre, Hegel-sonrası üç düşünce akımının kavşak noktasında bulunan bir düşünürdür. Bu üç düşünce akımı şunlardır: Marksizm, Varoluşçuluk ve Fenomenoloji. Sartre, bu üç akımın her birinin etkisini duymuş ve üç akımı da etkilemiştir.
Iris Murdoch
Düşüncesiyle eylemini durmadan yenilenen ama belirli bir yönde ilerleyen bir sentez içinde kaynaştırmak ister Sartre. Uyandırdığı büyük ilginin kaynağını, kavranması hayli güç felsefi düşüncelerinden çok bu düşüncelerden kaynak alan edebiyat ürünlerinde ve eyleminde gerçekleştirdiği külyutmaz ve eleştirici tutumda, yürekli ve içten davranışta aramak gerekir.
Selahattin Hilav
Sartre’ın romanları ve felsefesi üzerine derinlikli bir analiz.
Savaş Ontolojisi
Prof. Dr. Ali Akay
Ayrıntı Yayınları/Schola
Bu dersleri vermeye başladığımda savaş daha ufukta yoktu. Ancak, Rusya’nın Doğu Avrupa içinde yer alan Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’de savaş açmasıyla savaş gerçek olarak çıktı karşımıza. Sanki Nazilerden arınacaktı bu ülke. Halbuki saldırılan ülkelerde milli duygular her seferinde biraz daha yükselmekteydi. Paralı askerlere (Wagner Grubu) ihtiyaç, eski savaşlarda olduğu gibi sürmekte.
İkinci Dünya Savaşı “artık savaş olmayacak” hissiyle sonlanmıştı. Ama o günden bugüne dünyada, Avrupa’da daha az görünse de, savaştan bir türlü çıkamadık. 1945’ten beri Batılı devletler, bağımsızlık mücadelesi veren ülkelere karşı hiç savaş kazanamadı. Bu bile günümüzde savaşın milli bir dava olduğunu azımsanamayacak kadar güçlü bir şekilde göstermekte. Eski Kraliyet Avrupa’sında savaşlar milli ordularla veya milislerle değil, profesyonel savaşçılarla yapılmaktaydı. Ordunun milliyeti yoktu; paralı askerler gibi savaşa giden insanlar vardı, İspanya İç Savaşı’nda olduğu gibi veya bugünkü savaşlarda göründüğü gibi. Milli nitelikli savaşlardan uzaklaşmaya başlayan dinî veya ideolojik savaşlar 1990’larda parçalanan Yugoslavya’nın içinde etnik ve dinî savaşlara dönüşmüş, 2001 sonrasındaysa, “İkiz Kuleler”in yıkılmasıyla birlikte dinî bir terim olan “kötülük ekseni”yle başka bir savaş başlamıştı.
Eski Yunan’dan Kraliyet Avrupa’sına, Napoléon savaşlarıyla Hegel’den Schmitt’in “toprağın nomosu”na kadar bugün varlık sorunu olarak savaş ontolojik bir karakter taşımaktadır.
Ali Akay
Swamp Kid’in Gizli Defteri
Kirk Scroggs
Dinozor Genç/DC Serisi/Çizgi Roman
“Kirk Scroggs benim en sevdiğim yazar/çizerlerden biri.”
—Dav Pilkey, Kaptan Düşük Don ve Köpek Adam’ın yaratıcısı
BU DEFTERİ BENDEN İZİNSİZ OKUYANLAR KUDUZ OLMUŞ DİKENLİ KAPLUMBAĞALARLA DOLU BATAKLIĞA ATILACAKTIR! ÇOK CİDDİYİM!
Benim adım Russsell Weinwright ve eğer ortaokulda sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız, bir de spor becerileri olmayan yarı çocuk, yarı bataklık canavarı olmayı deneyin! Hiç kolay değil. Öğle yemeği için gün ışığı yiyorum, saç yerine otum var ve ağaç gövdesinden olan kolumda bir kurbağanın yaşadığından şüphe ediyorum. Ben tam anlamıyla bir bataklık pisliğiyim! Bazı çocuklar bana Swamp Kid der ama en yakın arkadaşlarım Charlotte ve Preston hep yanımdalar.
Bu defteri okumanıza izin vererek dışlanmış bir 8. sınıf öğrencisinin gerçek hayatını gözlerinizin önüne sermek isterdim ama bu ara işler iyice karıştı (lütfen karalamalarıma ve ketçap lekelerine aldırış etmeyin!). Siyah giyen adamlar beni gözetliyor, fen bilgisi öğretmenim kötü bir deha olabilir ve bataklıktaki dev, benim süper akıl hocam olabilir, olmaya da bilir. İnanın bilmek istemezsiniz! Hemen uzaklaşın!
Yazar ve çizer Kirk Scroggs’tan Swamp Kid’in Gizli Defteri. Ortaokula bir daha aynı gözle bakamayacaksınız.
Bilgi için: ayrintiyayinlari.com.tr
instagram.com/ayrintiyayinlari
edebiyathaber.net (27 Nisan 2023)