Yerdeniz 1
Bilimkurgu ve fantastik kurgudaki başarısını, alanının en geçerli ödüllerinden olan Hugo ve Nebula’yı alarak kanıtlamış olan ABD’li yazar Ursula K. Le Guin’in Yerdeniz serisi önce bir üçleme olarak planlanmış, sonra Le Guin’in “düşlemeyi bırakmadığı bir düşü” olan seri beş kitaba ulaşmış. Serinin ilk kitabı Yerdeniz Büyücüsü.
Kitap, Le Guin okurlarının yakından tanıdığı büyücü Ged’in, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında büyümek ve büyücü olabilmek çabası ve maceralarına götürüyor okuru. Yerdeniz Büyücüsü’nü okurken fantastik edebiyatın en bilinen örneklerinden olan Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi ile benzerlikler kurma yoluna gidilebilir. Özellikle Ged’in büyücülük okulundaki dönemi; Harry Potter ve Yerdeniz adalarındaki -başta ejdarhalar olmak üzere- çeşitli hayali yaratıklarla mücadelesi; Yüzüklerin Efendisi ile benzeştirilmektedir. Yerdeniz’i bu iki seriden ayıran en belirgin özelliği ise serinin yetişkinler ya da çocuklar için diye kategorize edilemeyecek bir yerde, hem yetişkin hem de çocuk okurlar için okunabilir ve okunuyor olmasıdır. Üstelik Yerdeniz, Harry Potter’dan çok önce yazılmıştır.
Romanın başında gerçek adı henüz konmamış Duny’in basit bir cadı olan teyzesi tarafından büyü gücü fark edilir ve Duny teyzesinden küçük büyüler öğrenmeye başlar. Duny’nin yaşadığı Onakçaağaç küçük bir köydür ve o dönem güçlü olan Kargad İmparatorluğu köyün yakınlarını ele geçirdikten sonra buraya da yönelmiştir. Köyün erkekleri çaresizlikle Karglara karşı koymak için bekleşirlerken Duny büyü gücüyle köyü kaplayan sisi yoğunlaştırıp köyü ve köy halkını Karglardan saklamayı başarmıştır. Ancak bu büyü onu yorgun düşürmüş ve tüm gücünü almıştır. Yaptığı kahramanlık, Duny hasta yatağında yatarken büyücü Ogion’un yaşadığı Re Albi’ye kadar duyulur. Ogion bu küçük büyücüyü görmek ve iyileştirmek için Onakçaağaç’a gelir ve ona Ged ismini verir. Gerçek ismine kavuşan Ged, Ogion’a çıraklık ve öğrencilik etmek için onunla köyden ayrılır ve Re Albi’ye gider.
Ancak henüz çok genç ve hırslı olan Ged “Sessiz” Ogion’dan sıkılmış ve gücünü kanıtlayabileceği büyüler öğrenmek üzere Ogion’un mektubuyla Roke’taki büyücülük okuluna gitmeye karar vermiştir. Okulda kendisinden deneyimli ve zengin bir çocuk olan Jasper’la yıldızı bir türlü barışmayan Ged, diğer herkesin yaptığı gibi Jasper’ın da onun büyüklüğünü kabul etmesini, toyluk ve benliğini sarmış olan hırs ile istemektedir. Bir gün bunun için basit ‘göz bağlama’ büyüleri dışında bir şey yapar. Yakın arkadaşı Vetch’in tüm uyarılarına rağmen yaptığı şey bir nevi öte dünyadan bir varlık çağırmaktır. Bu büyü kitap boyunca Ged’in başına bela olacak olan ve ‘gerçek ismini’ bilmediği için kontrol edemediği bir varlığın ortaya çıkmasına yol açar.
Gerçek lisan kitap boyunca karşılaşılan bir kavram. Bir bütücü ancak bir şeyin gerçek lisandaki karşılığını bildiği zaman onu kontrol altına alabiliyor Yerdeniz’de. Ged bu olayın ardından tüm gücünü yaptığı büyüye harcadığı ve varlığın saldırısına uğradığı için uzunca bir süre hasta yatar ve iyileştiğinde de hırsından geriye hiçbir şey kalmamış olarak adeta kimseye görünmeden yaşamaya başlar. Ancak bir zaman sonra Roke’ta öğreneceği bir şeyi kalmamış olan Ged, adını bilmediği bu varlıktan korunabildiği tek güvenli yer olan Roke’tan ayrılmak zorunda kalır. Bu güvenirliği de baş büyücü Nemmerle hayatı pahasına Ged’e sağlamıştır. Ged ücra bir adaya oranın büyücüsü olarak gider ve görevi adalıyı ejdarhalardan korumaktır. Ged ejdarhalardan değil, peşinde olduğunu hissettiği gölgemsi varlıktan korkar. Bu varlık Ged’i ele geçirip onun gücünü kötülüğün hizmetine sokmak ister. Bu adada bir süre oyalandıktan sonra Ged bekleyişin bir anlamı olmadığını anlayıp kaçmaya başlar. Gölge onu çok yakından takip ettiğinden Roke’un gölgeye karşı korunaklı olması nedeniyle Ged oraya da gidemez. Artık değerini anladığı gerçek ustası Ogion’un yanına gider. Ogion, Ged’e kaçmak yerine iz sürmesi, kovalaması gerektiğini öğütler ve artık Ged için cesurca bir kovalamaca başlar.
Hikaye boyunca Ged kendini, yeteneklerini keşfeder. Büyüme sürecindeki sıradan bir genç gibi de çeşitli duygularının tuzağına düşen Ged, başına gelenlerden sonra baştaki hırsı, büyüklenme duygusunu, yersiz cesareti, aceleciliği ve meraklılığını bırakır. Bunun yerine genç bir adam olarak yaptıklarının sorumluluğunu üstlenip ardındaki belayı kovalamaya başlar. Tüm hikaye boyunca bir gencin büyüme sürecine çeşitli maceralarla tanıklık eden okur, Le Guin’in yarattığı dünyanın etkisi altında kalacaktır. Yazarın mitolojik çağrışımlara da açık olan bu eseri, fantastik eserlerin çoğunun sanat yapıtı olup olmadığı tartışmasının sürdüğü şu sıralarda, tartışmasız iyi bir edebiyat eseri.
Ayşen Gençtürk – edebiyathaber.net (8 Nisan 2011)