Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Dürüstçe itiraf etmeliyim ki, çocuklar için yazmayı ben seçmedim. Evet, çocukluğumdan beri yazmak hep tutkum oldu ve daha ortaokuldayken, ilerde yazar olacağımdan emindim. Günlüğüme yazmıştım, “Ben büyüyünce yazar ya da şair olacağım,” diye (1969). Ama çocuklar için yazmak? Hayır, aklımın ucundan bile geçmezdi.
Okulu bitirir bitirmez önce Hayat Mecmuası, ardından Elele dergisi ile yazın hayatına balıklama daldım. Derken çocuklarım oldu. Küçük oğlum Alper 2.5 yaşındayken benden masal anlatmamı isterdi. Kahramanı da kendi seçerdi. Ona anlattığım masalları unutmayayım diye daktiloda yazıp alfabetik sıraya dizmiştim. O hangisini istiyorsa, hemen çıkarıp okuyordum. Bir gün bir de baktım, kucağımda onlarca masal…
Bir gün öylesine geldi aklıma, yıllardır yazmayı beklediğim kitap, masal olmaz mı diye. Olurmuş! 🙂
İlk masal kitabım Geceyi Sevmeyen Çocuk, 1991’de yayımlandı.
Sonrası… Sonrası bildiğiniz gibi yıl 2018 ve masal, öykü, şiir, roman, oyun derken, artık 164. kitaba ulaştım…
2. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Okuduğum ilk çocuk kitabı, evimize nereden geldiğini, kimin getirdiğini bile hatırlamadığım, 1954 baskısı, mavi bez cilt kapaklı Andersen’den Masallar’dı. Bazı masalları dönüp tekrar okurdum ama birkaç masal vardı ki, beni çok üzmüş, ruhumda yaralar açmıştı. O masallara denk geldiğimde sayfaları hemen atlardım.
Bende olumsuz izler bırakan o masalların hangileri olduğunu hâlâ hatırlarım. Yine de hayatımda önemli bir işlevi oldu onların; bir çocukta nasıl izler bırakabileceğini deneyimlediğimden, öyle yazmamayı ilke edindim. Kitapların tekrar tekrar okunacak, elden bırakılamayacak değerde olmasına özen gösterdim.
3. Bu kitabı keşke ben yazsaydım dediğiniz bir kitap oldu mu?
Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki tanıtımları için 20 yılı aşkın bir süredir, neredeyse dört binin üzerinde kitap okumuşumdur. Eh, sayı bu kadar çok olunca, keşke ben yazsaydım diyeceğim de pek çok kitap sıralayabilirim tabii.
Nokta (Peter H.Reynolds), İskambil Kağıtlarının Esrarı (Jostein Gaarder), Babam Uyumak Bilmiyor (Coralie Saudo), Annemin Kelimeleri (Sarah Weeks), Orada Kimse Var mı? (Jostein Gaarder), Oz Büyücüsü (L.Frank Baum), Vahşi Şeyler Ülkesinde (Maurice Sandak), Bir Kocaman Eşşek (Rindert Kromhout), Dedem Bir Kiraz Ağacı (Angela Nanetti), Memo ve Ay (Alice Briére-Haquet), Bayan Kaz ve Çikolatalı Pasta (Lucia Salemi), Beş Kilitli Sandık (Evgene Trivizas),
Katie ve Yıldızlı Gece (James Mayhew), Peter Pan (J.M.Barrie), Kraliçeyi Kurtarmak (Vladimir Tumanov), Giel’in Bir Sırrı Var (Ted Van Liesbout), Parfümün Dansı (Tom Robbins).
Daha da sıralardım da, okuduğum kitapların listesine hızlı bir bakışla, bunları hatırlayabildim ancak.
Ha bir de Mıy Mıy Teyze ve Çok Uslu Yaramazlar var. Ama aaa, onlar zaten benim kitaplarımmış. 🙂
4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Son olarak Ergen Beyni (Dr. Frances E.Jensen) diye bir kitap okumaya başladım ama yarıda bırakacağım galiba, çocuk kitaplarından sonra pek ağır geldi. Ancak ergen ve genç erişkinlerin yetiştirilmesine ilişkin kafaları karışan, hayal kırıklığı yaşayan ve sinirlenen ebeveynler ve eğitimciler için ideal bir hayatta kalma rehberi olduğunu söyleyebilirim.
Onun öncesinde okuduğum kitap, Elveda Bay Muffin (Ulf Nilsson) idi. Kitap, çekirdek aile içinde büyük kayıplara uğrayan çocuklara ölümü biraz olsun açıklayabilir mi? Açıklasa da, kederi yok edebilir mi? Henüz ölümle karşılaşmamış çocuklara okunmalı mı? Böyle bir travmayı henüz yaşamamış olsalar da, hazırlıklı olmaları için ölüm kavramıyla erkenden tanıştırılmalı mı? Böyle sorular sordum kendi kendime.
Kitaplar bende birçok sorulara neden olur. Bazen kendi deneyimlerime dayanarak doğru yanıtları bulabilirim, bazen de zor gelir, yanıtsız bırakırım.
edebiyathaber.net (24 Ocak 2018)