Özellikle ilk kitabı Benim Zürafam Uçabilir ile başka göklerin altında hikâyeler anlatan Mert Arık, Uzaya Giden Tren ve Çantamdan Fil Çıktı’dan sonra bu kez yeni kitabı Ayvayı Yedik Müzesi’ne davet ediyor okuyucuyu.
Adını andığım kitaplar, 6-10 yaş için kaleme alınmış olsa da anne-babaların da okuması için yazılmış duygusu veriyor üslup ve anlatım. Öykünün sayfalarını çevirdikçe, şöyle ses veriyor macera: “Sarıkayalar Kasabası’nda saatler 12.53’ü gösterdiğinde bir tren sesi duyuldu.” Bu tümce, klasik roman yapıtlarının giriş cümleleri gibi romantik mesela.
Süper Babaanne, Seni Çok Seviyoruz
Evet, bir trenle başlıyor yolculuk: Bir akşam vakti trenle dünya turuna çıkmaya karar veren bir babaanne var. Satırları okudukça Barış Manço’nun şarkısı konuyor sayfaların üstüne ve gayriihtiyari şu nakaratı tekrar ediyorsunuz: “Süper babaanne, seni çok seviyoruz.”
İşte, bir diğer kahramanımız Rüya, babaannesinin istasyonda kendisine verdiği ayva bakarken onun şu sorusuna ortak oluyoruz: “Bir ayvayla neler yapılabilir?” Bu arada şunu da belirtelim: Yazarın bir tren güzellemesi yapması, hızla akıp giden böylesi zamanlar için incelikli bir hatırlatma. Elbette diğer taşıtlarla da her yere gidilir, her yere ulaşılır. Ama hiç planda olmayan ülkeleri, şehirleri, kasabaları, köyleri görmek sanki trenle mümkün olurmuş gibi, dedikten ve 57 yaşındaki babaanneyi tek başına yolcu ettikten sonra anlatıya dönelim.
“Yanlış Yapmadan Doğruları Bulamazsın Evladım!”
Mert Arık, kurguyu bir nakış gibi işlemiş. Babaanneyle torun arasındaki ilişkide babayı es geçmiyor, ona da fokuslanıyor. Cümleleri bir perde gibi çektikçe, anlatı da bir pencere gibi açılıyor, içeri temiz hava doluyor. Anlıyorsunuz ki babaannenin birbirinden ilginç oyunları eskiden beri varmış. Yazar, anne-oğul arasında geçen şu diyaloğu, bir öğretmen titizliğiyle metne şöyle yediriyor: “Yanlış yapmadan doğruları bulamazsın evladım! Önce hata yapmayı öğrenebilirsin! Herkesin hata yapmaya korktuğu bir yerde, sen yanlış yaparak da doğrulara ulaşabilirsin.”
Ayvayı Yedik Müzesi Açılıyor
Rüya, elindeki ayvayı yedikten sonra babasının sosyal medyasından bir mektup yayınlar ve herkese Ayvayı Yedik Müzesi’ni duyurur. Bir nevi bir daveti andıran bu post, kısa zamanda çokça etkileşim alır. Artık hemen herkes bu sıra dışı mekânla alakalı fikirler üretmeye başlar: “Ayvalı bir pasta şahane olur, ayva kebabı yapmaya ne dersiniz, ayvalı parfüm sıkmak ister misiniz, ayvalı leblebi dükkânı açabiliriz, ayva kabuğu çayı içmek istiyorum, ellerime bir ayva kremi sürsem hiç fena olmazdı, ben bir ayva resmi çizdim, ayva kokulu sabunlar üretilebilir, ayvalar da okula gitsin, ayvalı bir tişört tasarlamak istiyorum, ayvalarla alakalı bir animasyon filmi çekebiliriz, ayva suyu içmek istemez misiniz?”
Özetle Mert Arık, çocukların hayal âlemlerini zenginleştirmeye, onların o taze dimağlarına yepyeni sesler ekmeye devam ediyor. Yazının başına dönersem, Ayvayı Yedik Müzesi, ebeveynlerin de okuması gereken bir kitap, ihmal etmeyiniz.
Teşekkürle yazıyı sonlandıralım: Hikâyeyi resimlendiren Serdar Turali’ye, yazarın kitabını ithaf ettiği Savaş Özdemir ve Yalçın Yaman’a birer ayva çekirdeği hediye edelim.
edebiyathaber.net (16 Ekim 2023)