Yazar-Senarist Rıza Kıraç’ın, “Babam Freud’u Bilmeden Öldü” romanı Altın Kitaplar Yayınevi’nce yayımlandı.
Kıraç, hayatın içinden gelen, bir anlamda sokaktaki adamın diliyle kurguladığı yeni romanıyla okuyucuyu yazarın dünyasına davet ediyor.
Her gece aynı barda ve aynı bar taburesinde oturan, sekiz yıldır tek kelime yazmadan kendini yalnızca içmeye veren “İsimsiz Alkolik Yazar” kendine sürekli neden artık yazmadığını, dahası neden yazmaya başlamış olduğunu soruyor.
Ve yanıtını yedi gecenin sonunda, bir bar taburesinin üzerinde buluyor…
Yedi gece…
Yedi kadın…
Ve yeniden kurulan bir dünya!
“İnsan çaresiz olduğunda anlatmaya başlar. Şimdi hatırlıyorum; kendi kendime küfrediyordum. Nedenini çözemeden, bilmeden bir dolu şeye kızgındım, öfkeliydim, kindardım; hem kalabalık hem yalnızdım, ama kesinlikle çaresizdim. Öyle bir gün yazmaya başladım. Yapabileceğim başka bir şey yoktu. Öyle çaresizdim ki kendime izah edemiyordum bu durumu, duyguyu, yaşadıklarımın ne anlama geldiğini. Yaşamak bir kazaydı. Bunun üstesinden gelmem gerekiyordu. Beynimi kazdım… Sadece şunu biliyordum: Şaşkındım ve bunun açıklaması yoktu. Yazmanın da ölmek gibi bir şey olması gerektiğine inanıyordum. Ölmeye karar vermiştim, intihara. S… gitmeye. Kimsenin benimle ilgilenmesini istemiyordum. Yazmayı ölümden kaçmak için kullanmadım. Önümde üç ihtimal vardı. Ya intihar edecektim ya yazacaktım ya da hayatın akışına uyup başıma gelen kazayı kabullenecektim, beynimi günün harala gürelesi içinde eritecektim. Yazmayı hayatın akışına kapılmamak için seçtim.”
edebiyathaber.net (28 Kasım 2013)