Başak Duru’nun yeni romanı “Kimse Tek Başına Delirmiyor” raflarda

Ağustos 15, 2024

Başak Duru’nun yeni romanı “Kimse Tek Başına Delirmiyor” raflarda

Başak Duru’nun yeni romanı Kimse Tek Başına Delirmiyor Masa Kitap tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Kendine hikâye bulmayı, gerekirse bir şekilde o hikâyeyi yaratmayı seven bir yazardır Sarp. Yanı sıra ne kadar çekici olursa olsun ilişkilerinde bir türlü dikiş tutturamayan beceriksiz bir adamdır. Avrupa’daki yaşamını bir kenara bırakıp Firuzağa’ya yerleşen Sarp’ın en keyifli aktivitesi evinin altındaki kafede oturup arkadaşı Selim’le muhabbet etmek ve etraftaki insanları gözlemleyerek not alıp onlara yeni bir hikâye uydurmaktır. Günün birinde kedisi Dante konuşur, ertesi gün Sarp’ın öleceğini söyler. Bu andan sonra Sarp’ın kendi hikâyesi tekrar gözlerinin önünden geçecektir.

Başak Duru’nun bir erkeğin gözünden mizahi dille kaleme aldığı romanı Kimse Tek Başına Delirmiyor Masa Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Başak Duru, ilişkiler konusunda kafası karışan, geçmişten kopamayan, düşüncelerinde boğulan, beklenti içinde olan veya ideali aramaktan bitap düşen nice insanın bu trajik ya da trajikomik hallerini Sarp üzerinden anlatır, Sarp’la birlikte gözlemler ve sorgular. Sarp’ın kadınlarla yaşadıkları, onlarla birlikte değişimi, bazen kendine dönemediğinden başka hırslara büründüğü ya da bir savunma biçimi olarak vurdumduymazlığını kullandığı aşikârdır. Yazar da bunu kullanarak esasında bu konularda takılan veya takılmaya meyilli olan okuyucusuna “hayat devam ediyor” mesajını verir. Okura çeşitli önermelerde bulunan yazar, deliliğin bu işlerin kanununda yazdığını da söylemekten geri durmaz.

KİTAPTAN BİRKAÇ ALINTI

“İnsan içindeyken vaziyet tahlili yapma ehliyetini kaybediyor. Hiç bitmeyecekmiş gibi sanıp kendini kaosun içine bırakıyor. Kötüsünü düşünüp şükredelim demiyorum. İyisini düşünüp iyi şeyler yapmak lazım. Bu dünya ne kötülükler gördü, iyiliğe çok ihtiyacı var!”

“Keşke aynı dünyada yaşamayı, sadece insan olduğumuzu kabul edebilmeyi, birbirimizi tüm farklarımıza rağmen sevebilmeyi öğrenebilseydik.”

“Herkesin yazma sebebi farklıdır, benimki hatırlama dürtüsünden… Yaşadıklarımı, hayallerimi yazmazsam unuturum diye ödüm patlıyor. Bu korkuyu daha basit ifade edemezdim. Hayatın durdur/oynat tuşu olsaydı, belki de kaydetmeye gerek kalmazdı.”

ARKA KAPAK YAZISI

Kimse tek başına delirmiyor. Kitleler halinde oluyor delirmeler, tıpkı devrim gibi. Kimin neden delirdiğini, kimin ne kadar delirdiğini sorgulamak saçma.  

Aşk acısı çekenler bir yanda, parasal sorunlarla boğuşanlar diğer yanda. Aidiyet duygusunu kaybedenler bir yanda, hepten kaybedenler diğer yanda. Sistemin çarklarında oldum olası ezilenler bir yanda, toplumsal cinnetin kıyısında kol gezenler diğer yanda. Anlaşılmadığını düşünenler bir yanda, neden dünyada olduğuna anlam veremeyenler diğer yanda. Öyle değilmiş gibi yapanlar bir yanda, acının üzerine gidenler diğer yanda. Tüm saflar tutulmuşsa ve yanlarımız ağrır olmuşsa önce sola, sonra sağa ve sonra tekrar sola bakıp karşıya geçelim mi artık? 

Ve siz, hâlâ safını bulamayan akıllı deli… Ortaya karışık bir hal bekleyişindeyseniz şayet, önce adınızın önündeki akıllı sıfatını atın da aramıza hoş gelin!

 Hangi yana geçtiğinizin önemi yok. Safi delilikse niyetiniz, bir yandasınızdır siz de. Zamanlaması önemli değil, ister yavaş yavaş ister bir kerede delirin ama neden delirdiğinizi bilin. Hatta bildiğiniz sadece bu olsun, tadından yenmesin, olsun bitsin. Günün sonunda delirmek de akıl işi. Fazlasını atın da gelin, birlikte saf tutalım.

edebiyathaber.net (15 Ağustos 2024)

Yorum yapın