Şiirimizde İkinci Yeni akımının en önemli şairlerinden biri olan Ece Ayhan’ın, şiir dışında ürün verdiği edebiyat alanlarından biri de günceleridir. Şairin, genelde sadece kendisi için aldığı belli olan notlarından oluşan ve bu yönüyle diğer güncelerden ayrılan kitabına verdiği isim ise Başıbozuk Günceler’dir.
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan ve ilk baskısı 1993 yılında yani Ece Ayhan hayattayken yapılan kitapta notların yoğunlaştığı üç ayrı yer ve dönem görülür. Bunların ilki, şairin tedavi için gittiği İsviçre’de 1974 yılında tutmaya başladığı günlüklerdir. Sağ kulağının arkasındaki tümör sebebiyle ameliyat olan Ece Ayhan, doktoru Gazi Yaşargil başta olmak üzere tedavi sürecinde iletişim halinde olduğu kişileri ve iyileşme sürecini ayrıntılarıyla anlatır.
“Yoğun bakım odasıymış burası, insanı ameliyattan sonra hep buraya getirirlermiş. Galiba 6 yatak var odada. Genç hemşireler ve genç hastabakıcılar, herhalde iki-üç vardiya çalışıyorlar. Burada tehlikeyi, -ben ‘varta’ diyorum- atlatıyorsun demek yani. Ben bu odada 6-7 gün kalmışım.” (s.10)
Şairi İsviçre’de geçirdiği zor günlerde dostları da yalnız bırakmaz. Birçok kişi gerek kendisini ziyaret ederek gerekse de mektup yazarak sağlığıyla yakından ilgilenir. Tezer Özlü, Tuncel Kurtiz, Akşit Göktürk, Füruzan bu isimlerden birkaçıdır. Tedavi masrafları ise dönemin başbakanı Bülent Ecevit aracılığıyla devlet tarafından karşılanır.
“Hastaneden bugün çıkıyorum. Akşam Emine Sevgi’nin yanında Dr. Gazi Yaşargil’e söyledim çıkacağımı. Memnunlukla ve bir gelişme olarak karşıladı ve ‘evet’ dedi. Dr. Gazi Yaşargil müthiş meşgul. Ve Türkiye’den 5000 İsviçre Frank’ı geldiğinden söz açtı, aşağı muhasebeye havale etmiş, Schalter’e. Ecevit göndermiş, başbakan olarak.” (s.24-25)
Sağlığına kavuşan ve Türkiye’deki normal yaşantısına geri dönen Ece Ayhan’ın kaleme aldığı günceleri de bu süreçle birlikte azalır. Günceler, şairin bir başka uzun dönemlik seyahatiyle tekrar yoğunlaşmaya başlar. 1982 yılında bir yıllığına Gümüşlük’e yerleşen Ece Ayhan, burada kendini tamamen okuma ve yazmaya verir.
Burada yazdığı ve güncesinde yer verdiği notlarda en fazla üzerinde durduğu konular Osmanlı tarihi ve divan şiiridir. Sık sık, okuduğu kitaplardan yaptığı kısa alıntılarla kendi fikirlerini harmanlayan şair, okuyucunun ilk başta anlamakta zorlanacağı kendine özgü cümleleriyle birçok farklı konuya değinir.
Güncelerinde kendisinden bahsettiği bölümler ise oldukça azdır. Müftü olan dedesi ile ilgili yazdığı anekdot, bu bakımdan kitabın en ilginç yerlerinden birini oluşturur.
“Babamın dedesi Gelibolu müftüsüymüş, hemen her gece Mekke’ye gider gelirmiş diye anlatılırdı anlatılınca, küçüklüğümde. 1955 yılında Gelibolu’dan İstanbul’a küçük amcama konuk gelen babaannem anlatmıştı; hemen her akşam yüksek duvarlı arka bahçede kafayı çekermiş rakıyla müftü dedemiz, gerçekten az ama çeşidi çok olacak mezeleri severmiş. Eve gelip onu soranlara ise, ‘evde yok’ derlermiş, çarşıda da bulunmuyor, nereye gitmiş olabilir? Bir söylenti çıkar; Mekke’ye gidiyormuş her gece!” (s.181)
1982’den sonra yine azalmaya başlayan günceler, şairin uzun süre Berlin’de kaldığı 1990 yılında tekrar yoğunlaşmaya başlar. Ziyaret Batı ve Doğu Almanya’nın birleşme sürecinde olduğu zamana rastlar. Bir yıl önce yıkılan duvarın satışa çıkarılan parçaları Ece Ayhan’ın dikkatini çeken ayrıntıların başında gelir. Şair, Almanya’daki günlerini daha çok müze ve kütüphane gezileriyle değerlendirir ve notlar tutmaya devam eder.
Berlin’deki günlerinde kendisinin de içinde bulunduğu İkinci Yeni üzerine kaleme aldıkları, kitabın son bölümünün en önemli notlarıdır. İkinci Yeni’yi Sivil Şiir olarak değerlendiren Ece Ayhan, Türkçe’nin vazgeçilmez ve sivil şairleri olarak İlhan Berk, Cemal Süreya ve Turgut Uyar’a özel bir yer verir. Bu üçlü arasında Cemal Süreya’nın yeri ise farklıdır.
“Cemal Süreya bütün cumhuriyetin en cins ve en büyük 1-2 şairinden biridir. Kısacası Cemal Süreya 1955-56’larda Ankara’da Pazar Postası’nda beklenmedik bir biçimde kuyruklu yıldız gibi beliren İkinci Yeni akımının kadın gömleği giymiş bir babasıydı.” (s.236)
Başıbozuk Günceler, kendine özgü şiir tarzıyla edebiyatımızda farklı bir yer edinen Ece Ayhan’ın, yine kendine özgü bir şekilde oluşturduğu günceleriyle, çağdaşı olan yazar ve şairlerin yanında ne denli sıra dışı bir kişiliğe ve meraklara sahip olduğunu göstermesi bakımından ilgi çekici ve etkileyici bir çalışmasıdır.