Söyleşi: Hasan Sadi Bakar
Begüm Yardımcı ile Bordo Siyah Yayınlarından çıkan ilk kitabı “Mavi Kan” üzerine söyleştik.
Mavi Kan ilk romanınız… Romanınıza gelmeden önce yazarlık serüveniniz hakkında konuşmak isterim. Genç bir yazarsınız. Yazar olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?
Aslında yazar olmaya karar verdiğim kesin bir andan bahsedemem, kendimi bildim bileli hikayeler yazardım. İlk küçük kitabımı 3. sınıfta yazmıştım mesela, ailemin evdeki hallerini başka karakterler üzerinden aktarıp, onlara sinir olduğum zamanlar karakterlerine cezalar verirdim. Kitaplar ve hikayeler her zaman benim için bir kaçış yöntemi olmuştur, ne kadar bunalırsam o kadar okurdum küçüklüğümde de. 6. sınıfta bir öğretmenim benim yazdığım bir hikayeyi görmüş, okulun bir şenliğinde dağıtmak için bastırmıştı. O sıralarda da hikaye yarışmalarına katılıyordum. Lise yıllarıma geçerken hikayelerden biraz daha uzaklaşıp, bir roman yazmak istedim. Sonrasında da Bordo Siyah Yayınlarına ulaştık. Beni çok desteklediler, kitaba çok güvendiler, böylece ilk kitabım raflarda yerini aldı.
Yazdıklarınızı ilk önce kime okutursunuz?
Biraz korkarım açıkçası yazdıklarımı birine okuturken, sanki kimseyle paylaşmak istemediğim sırlarımı öğreniyorlarmış gibi gelir. O nedenle paragraf paragraf okutmaktan ziyade konuyu paylaşırım önce. Özellikle benim gibi fantastik hikayelerle büyümüş arkadaşlarımdan bir okur gözüyle konular ve ayrıntılar hakkında yorum da alırım, böylece hikayeye dış bir gözle bakılmış olur. Sonra tabii editörlerime kalır söz.
Mavi Kan fantastik bir roman. Bu tür ile ilgili neler düşünüyorsunuz. Dünyada yetkin örnekleri var ama ülkemizde bu türde eserler yeni yeni yazılıyor sanırım değil mi?
Fantastik türü, bana göre bir çocuğun hayal gücünü en çok geliştiren tür. Çocuklar o dünyaya yolculuk ettiklerinde mutlu oluyorlar, kısa süreliğine de olsa uzaklaşıyorlar. Dünyayı sallayan yazarlar var bu türde; en bilinenlerini J.R.R. Tolkien, J.K. Rowling, George R.R. Martin, Ursula K. le Guin… Türkiye’de ise yazarları yeni çıkan ama okur kitlesi geniş olan bir tür. Fantastik öğeler aslında edebiyatımızda eskiden beri var ama bu yeni gelişen “farklı bir dünyaya yolculuk” tarzı fantastik ve bilimkurgu romanlar piyasaya yeni yeni geliyorlar. Bizde de Barış Müstecaplıoğlu, Orkun Uçar gibi başarılı yazarlar var tabii, ancak dediğiniz gibi bizim okurlarımız için biraz daha yabancı kalıyor.
Romanınızı ne kadar sürede yazdınız, yazarken nasıl çalıştınız? Mesela bazı yazarlar sessizlik arar, bazıları her ortamda yazabilir. Sizin yazma ritüelleriniz neler?
Bu romanımı yazmam yaklaşık iki yıl sürdü. Önce aynı karakterlerle, bu konuya yakın ama başka bir konu üzerinden gidiyordum, sonrasında konu içime sinmediği için neredeyse yarısına geldiğim romanı silip, baştan başladım. Yeni kitabı yazmak, birkaç editörden fikir almak, tekrar tekrar okuyup düzeltmeleri yapmak derken 17 yaşıma girmeden son hali elimdeydi. Ben daha çok, yazarken sessizlik sevenlerdenim galiba ama masamda oturup yazamam. Nedense hep hikayenin devamı veya kilit noktaları tam uyumak üzereyken, yoldayken, kafedeyken, birilerini dinlerken gelir. Sonra sessiz bir yere çekilip onu romana aktarırım.
Mavi Kan, sürükleyici bir roman. Sonunda öğreniyoruz ki, bir seri olacak. Devam kitaplarını yazmaya başladınız mı, kısaca serinin devamında nelerle karşılaşacağımızdan bahsedebilir misiniz?
Devam kitaplarının genel hatları belli ancak kitaplar şimdilik bölüm bölüm onlarca sahne sadece. Hikayenin devamında Ian’ın ve arkadaşlarının yaptıklarının akademideki herkesi nasıl etkilediğini, annesi sayesinde elde ettikleri bilgiyi araştırmaya başlamalarını izleyeceğiz. Böylece sadece mavi kanlıların dünyasını değil, diğer dünyaları da içeren bir macera başlayacak.
Sizi besleyen kaynaklar neler, kimleri okursunuz? Mesela yazarken okumaya devam eder misiniz, yoksa etkilenmemek için kurmaca okumaz mısınız bu süreçte.
Beni fantastik türünde yazmaya iten yazar Rick Riordan’dı. Onun serisi “Percy Jackson ve Olimposlular” küçüklüğüm boyunca tekrar tekrar okuduğum kitaplardı, her yere yanımda götürürdüm. Ama açıkçası her sahnenin amacı için başka yazarlardan etkilenirim. Özellikle ilk gençlik dönemlerine hitap eden bir kitapta, okura verilmek istenen mesajı iletmek için daha farklı bir yazım şekli gerekir, bunu mesela bizim yazarlarımızdan İpek Ongun çok güzel yapıyor bence. Bunun gibi kimisinin betimlemelerini, kimisinin diyaloglarını incelerim. Yazarken okumaya devam ederim ama özellikle fantastik ve bilimkurgu türüne bulaşmam. Filmlerini, dizilerini seyretmem, etkilenmek istemediğim için.
Önünüzde uzun bir kariyer var, bu kariyer fantastik roman yazarı olarak mı inşa etmek istiyorsunuz. Yoksa başka türlerde yazdıklarınızı da okuyacak mıyız ilerleyen zamanlarda?
Kitaplarını elimden düşürmediğim, onlarla büyüdüğüm bir tür olduğu için belki de fantastik türünde yazmaya önem verdim. Benim hoşuma gittiği kadar başka gençlerin da hoşuna gitsin, birçok çocuğa ve gence ulaşıp onların da dünyasını birazcık da olsa genişletsin istiyorum. O yüzden de ilk planda bu seriyi bitirmek var. İlerleyen zamanlarda başka türlerde de yazmak istiyorum, özellikle de şimdi yazdıklarımın tam tersi gerçeği anlatan çalışmalar da yapmak istiyorum. Ancak o türler biraz tecrübe gerektiriyorlar, onu da zamanla kazanacağımı düşünüyorum.
edebiyathaber.net (28 Eylül 2020)