Bir belediyenin kitaplar yayınlayabileceğini çoğu okur gibi Hilmi Yavuz’un İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkan’ı olduğunda fark etmiştim. Nurettin Sözen’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde, 1989’dan itibaren Hilmi Yavuz beş yıl görev yaptı. Bu sürede birçok nitelikli kitap yayınladı. Cahit Kayra’nın “İstanbul’un Yokuş ve Merdivenleri”, Turgut Çeviker’in “İbret Albümü 1908”, Cahit Kayra ve Erol Üyepazarcı’nın “İkinci Mahmut’un İstanbul’u, Bostancıbaşı Sicilleri”, Mehmet Rebii ve Hatemi Baraz’ın iki büyük ciltlik “Beylerbeyi”, Cahit Kayra’nın “Eski İstanbul’un Eski Haritaları”, Ahmet Eken’in “Kartpostallarla İstanbul”, Gündağ Kayaoğlu’nun “Eski İstanbul’da Gündelik Hayat” gibi kitapları hemen anımsıyorum.
Kuşkusuz İstanbul Belediyesi’nin yayıncılık geçmişi çok daha eskilere dayanıyor ama ne yazık ki bu konuda yapılmış bir çalışmaya ulaşamadım. İBB’nin Atatürk Kitaplığı kataloğuna bakarsak 1924 yılından itibaren yayınlanan İstanbul Şehremaneti Mecmuası belediye yayıncılığının ilk örneklerinden olsa gerek. (Yayınlarımız – Atatürk Kitaplığı (ibb.gov.tr)).
1920’lerden itibaren talimatnameler, istatistikler, faaliyet raporları yayınlamışlar. 1934’te yayınlanan “İstanbul Şehir Rehberi” halen sahaflarda çok aranan yayınlardandır. Tabii İstanbul Belediyesi’nin Şehir Tiyatroları yayınları önemli bir gelenek oluşturuyor. Belediye yayıncılığı içinde ayrı bir yerleri var. 1940’larda İstanbul Belediyesi Neşriyat ve İstatistik Müdürlüğü kurulmuş. Abidin Daver’in “Güzelleşen İstanbul”, “Dünkü bugünkü yarınki İstanbul” gibi kitaplarında yayıncı olarak bu müdürlüğün adını görüyoruz. Ama bu müdürlük görevine devam etmemiş sanırım. Kitaplarda ismi kaybolmuş. Süheyl Ünver’in “Fatih’in oğlu Bayezid’in su yolu haritası dolayısıyla 140 sene önceki İstanbul” kitabı 1945’te yayınlanmış. İstanbul Fethinin 500. Yıldönümü Kutlama Yayınlarından kitaplar çıkmış izleyen yıllarda. İSKİ’nin İstanbul Çeşmeleri ile ilgili bir dizi kitabı var. İstanbul Belediyesi Şehir Operası varmış ve 1960’ta bir kitabın yayıncısı olarak görülüyor. 1988’de, Bedrettin Dalan döneminde “Şairlerin İstanbul’u” Selahattin Yıldırım ve Cevat Çapan editörlüğünde yayınlanmış.
Hilmi Yavuz’dan sonra göreve gelen Şenol Demiröz, Abdurrahman Şen gibi genel müdürler de bu yayıncılık misyonunu sürdürdü. 1989’da kurulan İBB Kültür AŞ’nin yayıncılık görevini üstlenmesi ile de İBB’nin yayıncılığı düzene kavuştu. Nevzat Bayhan döneminden itibaren iyice hız kazandı.
Hilmi Yavuz’un biçim ve içerikte temellerini attığı yayıncılık anlayışı başta İBB olmak üzere belediyelere örnek oldu. Belediyeler esas olarak “prestij kitap” ya da “coffee table book” denilen türde yayın yapıyorlar onlarca yıldır.
“Coffee table book”, tasarımına önem verilmiş, bol görselli, gösterişli kapakları ve büyük ebatlarıyla kuşe kâğıda basılı kitaplardır. Bu kitaplar genellikle sehpa ya da kahve masası üzerinde sergilendikleri için bu adla adlandırılırlar ve dekorasyon unsuru olarak da kullanılırlar. Okunma amacından çok bakılmak için edinilirler.
Wikipedia’dan özetlediğim bu nitelikleri belediye yayınlarından çoğunda görüyoruz. Yani İBB yayınlarının, Hilmi Yavuz’un yayıncılık anlayışının içeriğini değil biçimini aldılar. Çoğunun biçimleri albenili, adları çekici ve ciddi, ne yazık ki içerikleri “boş”tur. Yayın ağırlığının da daha çok Osmanlı dönemine ilişkin olduğu görülür. “Osmanlı kaynaklarında” diye başlayan birçok il ve ilçe belediyesine ait kitap bulabiliriz. Diğer yanda da tek taraflı görüşlerin yansıtıldığı propaganda amaçlı yayınlar vardır. Tarafsızlık diye bir dert yoktur. Sanki bu yayınlar sadece kendilerine oy veren seçmen için hazırlanmış gibidir. İçerik zayıf olduğu gibi editörlük de yok gibidir. Çünkü bu kitaplar işlerini ehli yayıncılara, editörlere değil kitap yayınından nemalanmak için kurulmuş “ajans” adı altında faaliyet gösteren yandaş ya da eş dost şirketlerine hazırlatılır.
Belediye yayınlarının tasarımı, görselleri eleştirilere açıktır. Çünkü “mış gibi” yapılmaktadır. Aynı zamanda belediye yayınlarının büyük bir bölümü “prestij kitap mış gibi”dir. Yani “coffee table book”ların kötü birer taklididir.
Belediye yayınlarının en önemli özelliği “bulunamaz” olmalarıdır. Çünkü bu kitaplar halka ulaştırılmak amacıyla yayınlanmaz ya da bu amaçta olunsa bile ilgili okur arayıp bulamaz çünkü satış kanalları yoktur. Çoğunlukla ulaşılması da istenmez. Eşe dosta, milletvekillerine, hatırlı kişilere dağıtmakla yetinilir. Nitelikli okurun, konunun ilgililerinin görmemesi tercih edilir. Meraklısı ancak sahaflardan ulaşabilir bu kitaplara.
İyi örnekler yok mu, diyeceksiniz? Tabii ki var. Örneğin Zeytinburnu Belediyesi yayınları hem biçim hem içerik açısında hem de erişilebilirliğiyle verilebilecek iyi bir örnek (Kültür Yayınları | Zeytinburnu Belediyesi). Geçtiğimiz yıl duayen editörlerden Raşit Çavaş’ın yönetiminde yayın hayatına iddialı bir biçimde yeniden giren İzmir Büyükşehir Belediyesi yayınları da önemli bir boşluğu dolduracak ve örnek olacak gibi görünüyor (İZBB Yayınları (izbbyayinlari.com). Tabii aynı anlayış ve bakış açısıyla yayınlarına devam ederse.
Çünkü belediye yayıncılığının en önemli sorunlarından biri de sürekliliktir. Belediye başkanlarının değişmesi ile belediyelerde her şey gibi yayıncılık anlayışları da değişir. Yeni başkanın önceki başkanla aynı partiden olması bile bu değişimi önleyemez ve çoğunlukla gelen gideni aratır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları, öncü olmasının yanında kalıcı ve erişilebilir de olmayı başardı. Belediye başkanları değişimlerinden olabildiğince az etkilendi ve 1989’da sürekli hale gelen yayıncılığını 25 yıldır da çıtayı sürekli yükselterek sürdürüyor.
İyi yayıncılık yapabilmek için öncelikle iyi ekip kurmak gerekiyor. Belediye bile olsanız yayıncılık yapacaksanız ilk şart bu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları’nın künyesinde İBB Yayınlar Koordinatörü; Cengiz Özkarabekir, Yayın Yönetmeni: Ahmet Bozkurt, İçerik ve Yayın danışmanı. Vahit Uysal görünüyor. Yayıncılık sektörünün tanıdığı, deneyimli isimler. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Klinik Psikolog İpek Kerestecioğlu, Prof. Dr. Baki Asiltürk, Sinan Meydan, Alper Çeker ve avukat Ahmet Ece’den oluşan bir danışma kurulu da var. Ekrem İmamoğlu’nun belediye başkanlığının ilk beş yıllık döneminde 150 kitap, 17 sayı İST dergisi yayınlamışlar ve yetmişten fazla kitapları yeniden baskı yapmış.
İBB Yayınları hem içerik hem de biçim olarak iyi kitaplar yayınlıyor. İBB Yayınları başta İstanbul hakkında olmak üzere araştırma-inceleme, Türkiye ve Cumhuriyet Tarihi, Osmanlı Tarihi, gezi, önemli olaylar, biyografi gibi birçok konu ve kategoride her biri alanında uzman araştırmacı ve yazarların eserlerini yayınlıyor. Tercihleri birden çok yazarlı kitaplar yayınlamak yönünde sanıyorum. Bir konuyu birçok yazarın farklı çalışmalarıyla değerlendirmeyi tercih ediyorlar, tabii tek yazarlı kitapları da var. (İBB Yayınları Kitapları – İstanbul Kitapçısı (istanbulkitapcisi.com). Kitap listesini incelediğinizde çok etkileyici ve kalıcı eserler yayınladıklarını göreceksiniz. Tüm emeği geçenleri kutluyorum.
İçerik ve biçim açısından iyi kitaplar yayınlamak yetmiyor. Kitapları okura da ulaştırmak, en azından okurun erişebilmesini sağlamak da gerekiyor demiştim. İBB Kültür AŞ’nin İstanbul Kitapçısı 1999’da göreve gelen Cengiz Özdemir’in genel müdürlüğü zamanında, benim de naçizane önerimle açılmıştı ve amacı başta belediyenin kitapları olmak üzere İstanbul hakkında yayınlanan kitapları okurlara ulaştırmaktı. Sonraki genel müdürler zamanında bu kitapçıların sayısı artırıldı. 22 mağazaya ulaşmışlar.
İstanbul Kitapçısı şubeleri günümüzün kitapçılık anlayışına uygun olarak içlerindeki kafeleriyle okuru çeken mekanlar. Çalışanları da günümüz kitapçılarında pek rastlanmayan şekilde ilgili ve bilgili. İnternet üzerinden de satışları var. Diğer kitapçılarda da yayınları satılıyor. Yani İBB Yayınları’na erişmek açısından sorun yok.
İBB Yayınları pahada ağır kitaplar değil. Örnek vermek gerekirse Ahmet Bozkurt’un yayına hazırladığı “Cumhuriyet`in 100. Yılında Türk Edebiyatı” kitabı 912 sayfa, ciltli, mat kuşe kâğıda basılmış. 21.5×26 cm ebadında ve fiyatı 1,125 TL. Bence gayet uygun bir fiyat.
Ama başka internet kitapçılarında 962.50 TL’ye de bulmak mümkün, diyeceksiniz. “İstanbul Kitapçısı, kendi kurumunun kitaplarını neden en uygun fiyata satmıyor?” sorusuna verilecek cevap çoktur. Ama ne kadar haklı gerekçeler olursa olsun, en uygun fiyata satmak İstanbul Kitapçısı’nın ilk görevi olmalı. Çünkü belediyeler halkı kitapla buluşturmayı bir görev olarak kabul ediyorlar. Halkın bugün en büyük arayışı da en uygun fiyatı bulmak. Boşuna Halk Ekmek, Kent Lokantası kuyruklarına girilmiyor. Aynı şekilde okur da en uygun fiyatla kitap edinmek istiyor. Bunun en iyi ve ucuz yolu tabii ki kütüphaneleri kullanmak. İstanbul Belediyesi son dönemde açtığı kütüphanelerle bu hizmette çok yol aldı. Ama sınavlara hazırlanan öğrencilerin doldurduğu kütüphaneler yerine kitapları evde okumak ve kendi kitaplıklarında bulundurmak isteyenler için de çözüm bulmak gerekiyor.
Tekrar edeyim, İstanbul Kitapçısı’ndan bile alsanız 912 sayfa büyük boy “prestij” bir kitap 1.125 TL’ye pahalı değil. Ama okur çoğunluğu için “pahalı”, çünkü bir emeklinin aylığının onda birinden daha yüksek bu kitabın fiyatı. Daha da uygun fiyat koymak gerekiyor. Üstelik bu “prestij” kitaplar bir masanın üzerinde okumak ve bakılmak için icat edildikleri için aslında içerik açısından çok zengin ve kaynak olarak kullanılabilecek İBB Yayınları için pek uygun değil. Üstelik yükte de ağırlar, örneğin “Cumhuriyet`in 100. Yılında Türk Edebiyatı” yanlış tartmadıysam 2 kilo 300 gram ağırlığında. Elinizde tutmak, koltuğa oturup, yatağa uzanıp okumak mümkün değil, mutlaka bir masa ya da sehpaya koymak gerekiyor.
Yayıncılığın gelişkin olduğu ABD, Almanya gibi ülkelerde “sert kapak”, “yumuşak kapak” uygulaması vardır. Büyük yayıncılar kitaplarını önce ciltli, iyi kâğıda basılmış olarak “sert kapak” çıkarırlar, bir süre sonrada daha az görselle, daha küçük boyutta ve daha ince kağıtla daha ekonomik baskılarını üretirler. Benim de önerim İBB Yayınları’nın bu iki formatta üretilmesi. Önce her zamanki “prestij” formatta yayınlanan kitaplar bir süre sonra normal kitap boyunda basılıp çok daha uygun fiyatla satılmalı. Kitap fiyatlarından yakınıldığı bir dönemde Ekrem İmamoğlu’na ve İBB Yayınları’na böyle bir girişim yakışacaktır.
edebiyathaber.net (15 Mayıs 2024)