*Yılların eskitemediği o enfes şarkıdan.
“Geçen sene, evimizin önünden geçen yolda ölü bir kuş buldum. Genç bir saksağan, rengi gri beyaz. Başı bir yanda, bir kanadı açık, diğeri kendi gövdesinin altında ezilmiş, yüzüstü yatıyordu. Yere çömeldim, dizlerimi göğsüme bastırdım ve baktım. Rüzgâr kuşun göğsündeki minik tüyleri okşuyordu, bacakları siyah, incecik dallar gibi çıkıntı yapıyordu ve ensesi batan güneşin ışığında pembe pembe parlıyordu.”
Havanın sıcaklığından mı yoksa yaşamın bana sunduğu tüm güzel olanakların etkisinden mi bilemiyorum, bu aralar okuma düzenimden, enerjimden memnun değilim. Belki de okuduğum kitaplar vasat, keyif vermiyorlar. Ama ben öyle bir ruh halindeyim ki olumsuz konuşmak, düşünmek ve yazmak istemiyorum. Böylesi bir durumu her zaman yaşayamadığımdan olsa gerek biraz tadını çıkarmak istiyorum. Güzel bir kafaymış bu. 🙂
Alıntıladığım paragraf Peter Carnavas’ın “Abim Benjamin” adlı kitabının giriş kısmı. Son dönemde böylesi bir giriş okuduğumu anımsamıyorum. Çok etkilendim. Bunu da açıkça ifade etmeliyim.
Peter Carnavas’ı “Fil” adlı kitabından tanıyor ve biliyoruz. Bir çocuğun babasının depresyonuna bilgelikle meydan okuyuşunu anlatıyordu o kitabında. Okuyanlar hemen anımsamıştır, Olive’in babası sabah işe giderken fil de onunla birlikte giderdi. Akşam eve döndüğünde de fil yanındaydı. Ağır ve sessiz, üzüntüden bir gölge gibi babasının peşindeydi. Olive, dedesi ve yakın arkadaşı Arthur’un yardımıyla ailesini bu filden kurtarmak için plan yapmıştı fakat mutluluk da o kadar kolay değildi. Bunu bilen birisi olarak da söyledim az önce içinden geçtiğim sürecin tadını çıkarayım diye.
‘Abim Benjamin’de de Luke ve abisi Benjamin’i tanıyoruz. Yaz tatillerini Lahana Ağacı Körfezi kıyılarında geçiriyorlar. Küçük kardeş Luke kuşları gözlemleyip resimlerini çiziyor. Okur kitabın sayfalarında buna tanıklık ediyor zaten. Maceraperest abi Benjamin ise Atlama Ağacından suya dalış yapıyor. İki kardeş birbirinden çok farklı olsalar da sonuçta kardeşler ve aralarında özel bir bağ var. Okulların açılma zamanı gelip de abinin liseye başlaması, iki kardeşin hayatına alışılmadık değişiklikler getirmiştir. Hazırlanmaları gereken yerel bir yarışma da vardır fakat bu uzaklaşmayla nasıl gelecek beklenen başarı?
Carnavas, satır aralarında etkileyici biçimde işliyor abi-kardeşin ayakta kalmaya çalışan dostluğunu. Bu arada yazarın notları arasında Lahana Ağacı Körfezi’nin gerçek bir isim olduğunu okuyoruz. Okura sempatik gelsin diye yazarın bulduğu bir isim değilmiş. Kulağına hoş geldiği için de değiştirmemiş bu adı.
Can Çocuk tarafından yayımlanan ve Elif Ersavcı tarafından dilimize kazandırılan kitabın sonuna doğru altını çizdiğim satırlarda da şunları diyor yazar: “… İşler her zaman yolunda gitmez. (…) Kuşlar olduğu müddetçe umut var demektir.”
O halde enseyi karartmayalım, umudu yitirmeyelim. Mutluluk bir gün mutlaka geliyor, gelir, gelecektir.
edebiyathaber.net (21 Ağustos 2023)