47 yıllık bir evliliğin beklenmedik bir şekilde eşlerden birinin ölümüyle sonlanması. İstem dışı bir sonlanma. Simbiyotik bir birlikteliğin kopması. Artık kopma değil de parçalanma diyebiliriz. Yıllar boyunca birbirinin içine işlemiş, iç içe geçmiş parçaların yırtılarak ayrılması. Geride kalan için her ilişkinin dinamiğine göre farklılaşan çok yaralı bereli hüzünlü bir dönem. Dul Kadının Öyküsü. Roman tadında otobiyografik bir anlatı. Joyce Carol Oates eşinin ölümünden sonraki bir yıl içinde olan biteni ve neler hissettiğini çok samimi bir dil ile anlatmış. Gecesinin ve gündüzünün birbirine karıştığı, intihar teşebbüsü ve depresyon sarmalında geçirdiği yas günleri…Kitabı okurken duyguların ve olayların anlatısında abartı olduğunu düşünseniz hatta ara sıra bu depresif anlatıdan sıkılsanız bile kitap bittikten sonra sizi alıyor bir düşünce: Uzun süreli ilişkilerde bağlılık ve bağımlılık üzerine… Bu iki kavram kişilerin psikolojisine, yaşanan sürece, ilişkinin dinamiğine göre her kişiye, her ilişkiye göre değişebilir. Ne kadarı bağımlılık? Ne kadarı bağlılık? Ayrılığın boşanma veya terk etme/terkedilme ile değil de ölüm gibi asla geri gelemeyecek bir şekilde sonlanması. Aslında dünya üzerinde milyonlarca kişinin yaşadığı ancak yaşayan için ilk ve yaşayana özel olan dul kavramı.
Şenay /Şerif Yüzbaşıoğlu veya Göksel Kortay/ Kerem Yılmazer çiftlerinin benzer hikayelerini hatırlattı bir arkadaşım kitap hakkında konuşurken. Bu haberler kamuya mal olduğundan buraya yazmakta bir sakınca görmüyorum. Bazı uzun süreli yakınlıklarda beyinsel olarak daha derin bağlantıların oluştuğu ve tarafların bilinçlerinin senkronize olduğuna dair hipotezler var. (Limbik Rezonans) Bu ortak senfoninin aniden durması hayatta kalan için ciddi tahribat oluşturuyor. Sinemada da Kieslowski, Üç Renk: Mavi’de benzer bir konuyu farklı bir atmosferde işlemiştir. Çocuğunu ve eşini bir trafik kazasında kaybeden bir kadının içine düştüğü bu derin çaresizlikten kurtulma çabası.
Kitap, derin bir yas dönemini anlattığı gibi okuyucunun kendi ilişkilerini de sorgulatıyor hali ile. Uzun süreli iyi giden bir ilişki de kişiler birbirini ne kadar tanıyabilir? Bu uzun süreli ilişkilerin bir sırrı var mıdır? İyi ilişki nedir? Bir birliktelikte ne kadar kendimiz olabiliriz? Böyle bir ani bitişle iç hesaplaşmalarımız? Bütün bu sorular ikili ilişkilerdeki evrensel sorular. Cevapları da çok öznel olacaktır. Kitapta da öznel bir cevap buluyoruz ve kendi öznel cevabımızı da düşünüyoruz haliyle.
Joyce Carol Oates’in yazdığı bu anı /romanın sonunda ne oldu dersiniz? Yazarımız yas sürecini geçirdikten sonra bir başkasıyla evlenmeye karar verdi. Çünkü hayat devam ediyordu. Joyce Carol Oates Amerikalı bir yazar, halen yaşıyor ve 83 yaşında. Elli sekiz roman, bir dizi oyun ve roman ve birçok kısa öykü, şiir ve bu okuduğum anı romanı yayınlanmış.
İyi bir kalemden samimi bir dil ile bir kadının öz yaşam öyküsünden bir kesite şahit olmak her okura özellikle kadınlara iyi gelecektir.
edebiyathaber.net (24 Ağustos 2021)