Marge Piercy’nin “Benim Bedenim Benim Hayatım” adlı kitabı, Elif Zeynep Yıldırım çevirisiyle Düşbaz tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Kendisini “sosyalist-anarşist-feminist” olarak tanımlayan ödüllü yazar Marge Piercy, Benim Hayatım, Benim Bedenim adını verdiği kitabında denemelerini, şiirlerini, anılarını, söyleşilerini, inişlerini çıkışlarını okurları için bir araya getiriyor. İşçi sınıfına ait bir feminist olarak kendisinin gelişim hikâyesini, TV kültürünün artılarını eksilerini, bir yazarın hayatındaki ego danslarını, evsizleri ve ev kadınlarını, Allen Ginsberg’i ve Marilyn Monroe’yu, feminist ütopyaları, kurmacanın neden fizik olmadığını ve elbette ki şöhreti, seksi, parayı –tam olarak bu sırayla olmasa da– tartışıyor. Kişisel olduğu kadar politik olan bu çalışmayla Piercy, okurlarını feminist ve politik aktivizmin derin kuyularına götürüyor, susuz getirmiyor.
“Marge Piercy çağımızın politik romancılarından biri. Daha da fazlası: O vicdanın ta kendisi.”
Marilyn French
“Piercy’nin kalemi her zamanki gibi tutkulu, kolay anlaşılır, aydınlatıcı ve dikkat dolu bir canlılıkta.”
Publishers Weekly
Amerikalı şair ve yazar Marge Piercy Yahudi bir anne ve Galli bir babanın kızı olarak 1936’da, Detroit’in işçi sınıfı mahallelerinden birinde doğdu. Burslu öğrenci olarak Michigan Üniversitesi’ne devam ettikten sonra Chicago’daki Nortwestern Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamladı. Kendisi gibi yazar olan kocası Ira Wood’la birlikte Wellfeet’te oturmaktadır. Piercy okul yıllarında radikal bir gençlik örgütü olan Demokratik Öğrenci Derneği’ne katılarak başladığı aktif siyasal yaşamını daha sonra Kadın Hareketi, Yeni Sol ve silahsızlanma hareketlerinde de yer alarak sürdürdü.
Piercy daha çok, kişisel potansiyellerini gerçekleştirmek için kendilerini sınırlayan toplumsal rollerden kaçmaya uğraşan bireyler üzerinde odaklanan yapıtlar yazmış önde gelen feminist yazarlardan biridir. Gündelik konuşma diline yaslanan ve polemik bir içerik taşıyan şiirlerinde zengin bir imge dağarcığı kullanarak cinsiyetçilik, kapitalizm ve doğa kirliliğini şiddetle eleştirir. Piercy’nin yine bu kaygıları içeren romanları Amerikan toplumunun bir kenara iterek marjinalliğe mahkûm ettiği lezbiyenler, işçi sınıfı kökenli Yahudiler, Latin Amerika ve Afrika kökenli göçmenler gibi çeşitli azınlıklardan bireyler üzerinde yoğunlaşır. Piercy’nin sefaleti betimleme biçimi genellikle acımasız denecek ölçüde gerçekçidir; ama yine de yapıtlarında siyasal eylemlerle ifade edilen kolektif iradenin gücüne iyimser bir gözle bakar.
Piercy’nin ilk şiir kitapları gibi ilk romanları da açıkça siyasal bir içerik taşır; bu romanların karakterleri genellikle ırkçılık, cinsiyetçilik ve militarizme kurban düşmüş kişilerdir. Bilimkurgu alanındaki ilk denemesi olan Dance the Eagle to Sleep (1971; Kartalı Dansla Uyut) bir anti-ütopyadır. Bir feminist roman denemesi olan Small Changes’de (1973; Küçük Değişimler, Çev. İrem Sağlamer, Ayrıntı Yay., 1988) iki kadın evliliğe ve çekirdek ailedeki erkek egemenliğine karşı çıkarlar.
Piercy’nin en beğenilen romanı olan Zamanın Kıyısındaki Kadın, birçok üniversitede yeni kurulan Kadın konulu kürsülerde ders kitabı olarak okutulmuştur. Yazarın en çok otobiyografik öğeler içeren Braided Lives (1982; Örülmüş Hayatlar) adlı romanında kahramanın yazar olma mücadelesi anlatılır.
DİĞER YAPITLARI: Going Down Fast (1969; Hızlı İniş), The High Cost of Living (1978; Yaşam Pahası), Vida (1980), Fly Away Home (1984; Yuvadan Uçmak), Gone to Soldiers (1987; Askere Gidiş) ve Summer People (1989; Yaz İnsanları) yazarın diğer romanlarıdır. Şiirlerini topladığı birçok kitabından yapılan bir seçme Circles on The Water (1982; Sudaki Halkalar) başlığı altında yayımlanmıştır.
edebiyathaber.net (19 Kasım 2021)