Çocukluk dönemlerinde hemen herkes hayaller kurar. Nedir bu hayallerin konusu? Ya bir süper kahramanın yerine geçilir, ya sevilen bir futbolcunun yerine ya da bir yarışçının… Sonra yaş ilerledikçe ve yetişkin sınıfına geçince hayallerin konusu değişir. İçinde yaşanılan dünya değişmiştir çünkü. Daha gerçekçi bakılır olaylara. Yaşamın acımasızlığı ile mücadele ederken gerçek bir süper kahraman da olmuşuzdur aslında!
Türkiye öykücülüğünün usta ismi Cemil Kavukçu, “Berk’in Gizli Gücü”nde çocukların hayal dünyasından bir kesit sunuyor bizlere. Anne ve babasının boşanmasıyla gerçek yaşamın tüm ağırlığını iliklerinde hisseden Berk’in, o çocuk masumluğu ile kendi dünyasındaki hayali arkadaşları ile yaşadıklarının öyküsü bu kitap.
“Denizler, içinde yaşayan canlıları biliyor mudur?” diye sorar Berk annesine. Bu soru okuyucusunu da içine alır kitabın ve Berk’in deniz canlıları ile olan öyküsü başlar bu noktada.
Berk, anne ve babası ayrıldıktan sonra annesi ile birlikte Bodrum’da yaşamaya başlamıştır. Yaşamındaki eksikliği hissettirmemeye çalışan annesi, oğlu ile “pembe cumartesiler” düzenler. O günlerde Berk gönlünce, dilediği şekilde yaşar. Her istediğini yapabilir. Fakat bir gün annesi “pembe çarşamba” yaşatarak bir sürpriz gerçekleştirir. Bu sürpriz günün sonunda Berk edindiği kitabın içerisinde yer alan deniz canlıları ile dostluk kurar ve rüyalarında onlarla yaşamaya başlar. Günler ilerledikçe Berk rüyalarında daha sık, deniz canlıları ile birlikte zaman geçirmeye başlamıştır. Ve bir gün sıkıntılı bir anında bu canlılardan Lu’nun sesini duyar: “Senin de güçlerin var akıllım. İncin ne güne duruyor?” Bu sesin ardından Berk masasının çekmecesinden küçük makası alıp istiridye resmini dikkatlice oyup kâğıttan ayırır. Bu resmi hep yanında taşıyacaktır. Artık Berk’in gizli bir gücü vardır! Bu gizli güç sayesinde neler mi yaptı? Onu da burada yazarsam kitabın heyecanı kalmaz. Ama şu kadarını söyleyebilirim. Sekiz yaşında bir çocuk gizli bir güce sahip olduğunda ne yapmak isterse onu yaptı elbette.
“Berk’in Gizli Gücü” yaz tatilinde olup da denizde fazlaca zaman geçirebilen çocuklar tarafından bugünlerde keyifle okunacaktır. Kim bilir denizin derinliklerinde Ahtapot Lu’yu, Yoko’yu onlar da görebilirler belki.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (21 Temmuz 2014)