Bernard Malamud’un “Tamirci” yapıtı ya da Yakov’un trajedisi üstüne | Sedat Sezgin

Şubat 12, 2020

Bernard Malamud’un “Tamirci” yapıtı ya da Yakov’un trajedisi üstüne | Sedat Sezgin

Devlet nedir? Her türlü zulmü insanlarına reva gören bir güç müdür, yoksa aksine insanların güvenliğini sağlayıp onların refahı için gerekli koşulları oluşturan bir yapı mıdır? Devlet vatandaşları arasında ayırım yapabilir mi? Bu bendendir, öbürü de onlardandır diyebilir mi? Ya da öbürü dediği insanlara her türlü haksızlığı uygun bulup ve hatta bu insanların sayısını dengede tutmak veya sayılarını azaltmak için binbir türlü hileye başvurup işi kıyımlara kadar vardırabilir mi? Devlet sahiden bu kadar zalim olabilir mi?  Devleti yönetenler veya devletin temsil ettiği kişiler devletin her türlü imkânlarını arkalarına alarak vatandaşım dediği insanlara bu kadar gaddarca davranabilir mi?         

Aslında devlet bunları doğrudan yapmak zorunda da değil. Azınlığı çoğunluğun insafına bıraktığı takdirde sonuç aynı kapıya çıkar, nitekim tarihteki birçok kıyımın yöntemi de böyledir. Çoğunluk, içindeki azınlıktan bir şekilde kurtulmak istemiştir. Zira azınlık çoğunluğun gözünde çoğunluğun bekasını tehdit eden bir unsur olmuştur çoğu defa. Burada da milliyetçilik duygularının tavan yaptığını ve çoğunluğun kenetlenmek için en fazla bu duygudan faydalandığını ya da faydalanmaya çalıştığını bilmem hatırlatmama gerek var mı, en azından Bernard Malamud’unTamirci yapıtında buna sıkça rastlarız, öyle ki milliyetçilik duyguları gerçek suçluları bile hiç tereddüt etmeden saklamaya çalışır, hem de adaleti sağlamakla görevli kişiler tarafından.

Daha da ileriye gidelim ve soralım: Peki ya devlet bu suçu doğrudan yapmak istiyorsa? Yani devlet dediğimiz yapı bu korkunç emellerini hayata geçirmek istiyorsa, bunu nasıl yapacak, hangi yolu ya da yolları deneyecek veya deneyebilir?

Malamud’un kahramanı Tamirci Yakov’un hikâyesini okurken adeta insanın içi parçalanır. Romanın konusu Rusya’nın son çarının devrilmesinden önce, Kiev’de geçer. Kentin her yerinde Yahudi düşmanlığı kol gezmektedir. Yoksul ve çaresiz Yakov’un elle tutulur tek suçu ise Yahudi olmaktır, ama okur için buradaki asıl meselenin Yahudilikle ilgili olmadığını-olmaması gerektiğini hatırlatmalıyım, çoğunluğun içindeki azınlık… Hıristiyanlar en küçük bir olayda bile peygamberlerini çarmıha germiş olduğuna inandıkları Yahudileri suçlamakta, yapıttan bahsediyorum bu arada. Akıldan ve bilimden uzak hurafeler almış başını gidiyor, en azından Yahudilerle ilgili kısımlar böyle. Çoğunluk, içindeki azınlığı her taraftan sarmış durumda ve onları kıskaçları arasında soluklanmadan sıkıştırmaya çalışıyor.

Zincire vurulmuş Tamirci Yakov karanlık hücresinde sayıklar: “Mantık nerede? Adalet nerede? Spinoza ne der? İnsanın günlük işlerini yapabilmesi için gerekli huzur ve güveni sağlamak devletin görevidir. İnsanın kısa ömrünü yaşamasına, koşullara dayanmasına, hastalıkla ve evrenin korkularıyla başa çıkmasına yardım etmek devletin görevidir.”

Ancak devlet tam da bu sırada Yakov’un hücresinde bir işkenceciye dönüşmüştür. Amacı bir itiraf almak, masuma işlemediği bir suçu kabul ettirmek, aslında devletin kendisi de en az başkaları kadar Yakov’un bahsi geçen bu suçtan masum olduğunu biliyor, ancak milliyetçilik burada da kendini haklı buluyor, azınlık olmak burada kendi başına bir suçtur zaten.

Devletin temsilcisi savcı Grubeşov: “Bir hükümet kendini korumak zorundadır, ikna yoluyla olmazsa güç kullanarak.”

Doğal olarak Yakov “Adalet nerede?” diye sorarken haklıdır, aleyhinde yeterli delil toplanamadığından iddianamesi de bir tür Josef K’nın davasına dönüşür. Devleti devlet yapan mekanizmanın “Adalet” olduğunu Tamirci’de biliyor ve bu mekanizma bozulduğunda gerçek suçlunun devletin en aşağısından tutup en tepesine kadar yayıldığını görebiliyor. Elbette “Adalet bugün senin için yarın benim için gerekli olacak” diyenler de yok değil, ancak Malamud’un yapıtında çoğunluğun kanlı elleri tarafından bunlarda nasibini alıyor.

Hiç kuşkusuz Tamirci adalet kavramının hiçe sayıldığı durumlarda neler yaşanabileceğini göstermesi bakımından değerli bir yapıt. Adaleti ayakları altında ezen çarın sonunu ise sanırım her okur az çok biliyor.

Kaynak: Tamirci, Bernard Malamud, Çev: Başak Yenici, Kafka Kitap

Sedat Sezgin – edebiyathaber.net (12 Şubat 2020)

Yorum yapın