Bienal Türkçede “yılaşırı” yani iki yılda bir anlamına geliyor. Bienaller tanım olaraksa iki yılda bir düzenlenen etkinliklere verilen addır. Her konuda olabilirler. Yani sanatla sınırlı değildirler. Sanatın bir dalıyla hiç sınırlı değildirler. Ama bizde İKSV’nin iki yılda bir görsel sanatlar alanında yaptığı etkinlikleri “Bienal” diye adlandırması ile terimin anlamı sınırlanmış oldu. 1987’den beri düzenlenen bienallerin küratörleri esas olarak görsellik üzerine kurdular ve sergilemeyi öne aldılar. Sergilenemeyen (ya da öyle zannedilen) sanat dalları, örneğin şiir onların ilgi alanına girmedi. Görsellik temel prensibine ve dışlama çabalarına rağmen İstanbul Bienalleri’nin tarihçesine baktığımızda şiirin hep bir yerlerden bienale sızdığını söyleyebiliriz. 2003’te küratör Dan Cameron “Şiirsel Adalet” başlığını kullanmış. 2013’de Küratör Fulya Erdemci Lale Müldür’ün denemeler kitabının adını “Anne, ben barbar mıyım?”ı başlık olarak almış. O yıl bienali protesto edenlerin sloganı da Kavafis’ten alınmıştı: “Barbarları Beklerken”. O bienalde Lale Müldür’le çekilmiş uzun bir video da yer alıyordu.
Covid salgını sırasında bir yıl zorunlu aradan sonra bu yıl gerçekleştirilecek 17. İstanbul Bienali’nin küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh “Bienal bir gazete olabilir mi? Yeniden tasarlanmış bir arşiv olabilir mi? Su gibi herkesin içinden akan bir duyurular denizi olabilir mi? Eski şarkılardan, kuşlardan, çimenlerden, balıklardan, mandalardan edinilen içgörülerin paylaşıldığı bir buluşma olabilir mi?” gibi sorularla yola çıkmışlar. Artçı Düşünceler başlıklı bienalde mevcut sergi mekânlarının yanı sıra farklı şekillerde de izleyiciyle buluşmayı hedeflemişler. 17. İstanbul Bienali’ni Süreyyya Evren’in danışmanlığında gerçekleştirilen Şiir Hattı projesiyle şehre yaymaya karar vermişler. Yani yazılı sanatların atası şiir bienalde yer alacak ama yine görsel bir yanı olacak ortaya çıkacak projenin.
İstanbul Bienali daveti üzerine Mehmet Said Aydın, Donat Bayer, Zeliha B. Cenkci, Sevil Çalhanoğlu, Cevat Çapan, Ersun Çıplak, Devrim Dirlikyapan, Haydar Ergülen, Mehmet Erte, Cem Kurtuluş, Bejan Matur, Mustafa Erdem Özler, Gonca Özmen, Anita Sezgener ve Neşe Yaşın 2021’in Ocak ayından başlayarak tam bir yıl boyunca her ay yeni bir şiir yazmış. 17. İstanbul Bienali sergilerinin Eylül 2021’de açılması öngörülüyormuş. Dolayısıyla Şiir Hattı programının bienal sergilerinden bir süre önce başlayıp bir süre sonra sona ermesi planlanmış. Derken pandemi dolayısıyla Bienal sergileri Eylül 2022’ye ertelenmiş ve planlar değişmiş. Sonuçta ortaya 15 şairin 12 ayda yazdığı 180 yeni şiir çıkmış.
180 şiirle İstanbul’un içinde bir Şiir Hattı kurulmuş. Şiirlerin kentin farklı noktalarında, sahafların, kitabevlerinin, restoranların, kafelerin camlarında ve duvarlarında görülebilmesi hedeflenmiş. Ayrıca katılımcı şairlerin şiir okumaları, podcast serileri, düzenli radyo programları gibi farklı mecralarda gerçekleşecek söyleşiler ve etkinliklerle kentin şiirle buluşması güçlendirmeyi düşünmüşler.
Şiir Hattı’nın merkez garı yani ana mekânı Pangaltı’daki Nostalji Kitap Cafe. Şiir afişleri ise başta sahaflar olmak üzere birçok mekâna asılmış. Bakırköy Mamati Sahaf, Beşiktaş İnat Sahaf, Beyoğlu Turkuaz Sahaf, Zeyrek Zeyrek Kitabevi, Kadıköy Sahaf Rengin, Kartal Kitap Borsası Sahaf, Yeniköy Yeniköy Kitapçısı diye liste uzuyor. Heybeliada’daki Heybeliada Sahaf’a dek varıyor. İBB’nin 10 İstanbul kitapçısı ve 35 Halk Kütüphanesi de şiir hattında yer alıyor, hatta hat Diyarbakır’a kadar ulaşıyor.
Sahafların, kitabevlerinin sergi mekânı olarak seçilmesi etkileyici. Kitapseverler şiirle, şiir görmeye gidenler kitapla buluşacak. Ana mekân Nostalji Kitap Cafe’de hem 15 şairin 12 ayda yazdığı 180 şiirin yer aldığı defterler sergileniyor hem de bir dizi söyleşi yapılıyor.
Şiir Hattı’nın 15 şairden şiirlerin yer aldığı bir kitabı da var. Yani şiir alışıldık medyasında kâğıda basılı olarak da okunabilecek. Kitap internette de yayınlansa iyi olur. En azından Bienal’in sitesinde e-kitap olarak paylaşıma açılabilir. Zira herkesin antoloji niteliğindeki kitaba ulaşması mümkün olmayabilir.
Nostalji Kitap Cafe’de sergilenen defterler ise buruk bir sürpriz oldu. Çünkü ben şairlerin 12 aylık şiir yolculukları sırasında bu defterleri kullandıklarını, şiirlerini defterlere yazdıklarını umuyordum. Defterler sonradan hazırlanmış. Bir örnek sarı defterlerdeki güzel el yazıları bir an yanıltsa da şairlerin değil görevlilerin el yazısı bunlar.
İlk etkinlik 14 Eylül 2022’de “Faiz Ahmad Faiz ve Nâzım Hikmet” adıyla yapılmış. Yani şiirsel bir hamleyle proje daha ilk ayağında kapsam dışına çıkıvermiş. Bu hamle “Program ayrıca, bugün hayatta olmayan geçmişten iki büyük şairi, Urdu ve Pencap dilinde yazan Pakistan’ın büyük şairi Faiz Ahmad Faiz (1911–1984) ile Türkçenin büyük şairi Nâzım Hikmet’i (1902–1963) günün şairleriyle buluşturarak zamanı esnetmeyi deniyor” diye açıklanıyor. Süreyyya Evren’in yönettiği Amar Kanwar, Salima Hashmi, Shahnaz Rouse’un katıldığı etkinliğin dili İngilizce’ydi. Paneli izleyemedim. Umarım amacına ulaşmıştır.
Urdu ve Pencap dilinde yazan Pakistan’ın büyük şairi Faiz Ahmad Faiz’i pek tanıdığımız söylenemez. Faiz’i tanıtma fikrinin sahibi panele de konuşmacı olarak katılan küratörlerden Amar Kanwar olabilir diye düşünüyorum.
Yaşam öyküsüne bakınca Faiz Ahmad Faiz’le Nâzım Hikmet eşleştirmesi doğru bir seçim olarak görünüyor. Faiz Ahmad Faiz de hem şiirde öncü hem de siyasi tavır olarak ilerici bir çizgide. Siyasi eylemleri nedeniyle hapis cezası da almış, dört yıl hapis yatmış. Ülkesini terk edip sürgünde yaşamış. Nâzım Hikmet’ten tek farkı ülkesine dönebilmiş olması. Şiir Hattı sayesinde Faiz Ahmad Faiz’i ve şiirlerini tanımış olacağız. Şiir Hattı kitabında usta şairden çeviriler de yer alıyor.
Bienal görsel temelli bir etkinlik olduğuna göre bir de 15 şairin katılacağı ve yazdıkları şiirlerden örnekler sunacağı şiir gecesi yapılsaymış iyi olurmuş. Tabii ki önerinin sonu yok, “biraraya gelemeyiz” diyorlarsa birer video hazırlayabilirlerdi. Çağımız görsellik çağı. Bunun yerini doldurabilir mi bilmiyorum ama Şiir Okuma Performansları da izlenmeye çalışılmalı. Çalışılmalı diyorum çünkü Performistanbul ile işbirliğinden doğmuş bu performansların, önceden anons edilmemiş canlı okumalar formunda, şiirin gündelik hayatla açık karşılaşmalarına bir alan açacağını düşünüyorlar. “Şiir böylece kentte başka bir dolaşma sahasına kavuşacak, okumalarla birlikte yer değiştirecek, belirecek ve sonra başka bir formda başka bir yerde tekrar belirecek” diyor Süreyyya Evren. Yani rastlarsanız izleyebilirsiniz. İstanbul gibi büyük bir metropolde bu performanslara rastlamak piyangoda büyük ikramiye kazanmak gibi bir şey olsa gerek.
Süreyyya Evren, “biz hep öznelliği yaydık yani şiirleri başkaları okuyor (performistanbul), defterlere başkaları geçirdi, hatta panellerin de hepsini biz düzenlemiyoruz Buzdokuz, Natama ve Bu Çağ dergilerinin Şiir Hattı için düzenleyeceği panelleri duyuracağız” diye yanıtlıyor eleştirilerimi.
İstanbul Bienal’inde şiirin böyle geniş bir programla yer alabilmiş olması heyecan verici bir şey. Bienal’i düzenleyen İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) geçmiş 50 yılında şiirin hemen hiç yer almadığı, neredeyse tüm sanat dallarında festivaller düzenlenirken dünyada en yaygın sanatsal etkinlik olan Şiir Festival’lerine İstanbul’u da güçlü bir biçimde katmak önerilerine İKSV yönetimince sıcak bakılmadığı düşünülürse yarım yüz yıllık kurum için büyük bir dönüşüm olarak da değerlendirebiliriz Şiir Hattı projesini. Umarım Şiir Hattı gelecek yıllarda bienalden bağımsızlaşıp İKSV’nin festivallerinden biri halini alır.
Tek tehlike şiir çevrelerinden Şiir Hattı’na gelecek eleştirilere gereğinden fazla kulak vermek olacaktır. Biz şairler her şeyi, özellikle şiirle ilgili etkinlik ve çabaları kıyasıya eleştirmeyi severiz. Şiir Hattı da seçilen şairlerden başlayarak bir dizi yıkıcı eleştiriye maruz kalacaktır. Tabii ki şairlere şiir ısmarlanması, bu ısmarlama şiirlerin niteliği de tartışılacak konulardan. Dileğim İKSV yönetiminin bu tepkileri şiir etkinliklerinden vazgeçmek için gerekçe olarak değerlendirmemesi ve eleştirileri gelecekteki Şiir Hattı festivalleri için yapıcı öneriler olarak algılaması, dersler çıkararak şiir yolunda ilerlemesidir.
Şiir Hattı programı çerçevesindeki diğer etkinlikler şöyle;
“Şiir ve Baskı” 1 Ekim 2022, Cumartesi, 17.00-19.00 Nostalji Kitap & Kahve
Moderatör: Süreyyya Evren Konuşmacılar: Mehmet Said Aydın, Mehmet Erte, Anita Sezgener
“Şiir ve Kuşku” 5 Kasım 2022, Cumartesi, 17.00-19.00 Nostalji Kitap & Kahve
Moderatör: Süreyyya Evren Konuşmacılar: Devrim Dirlikyapan, Haydar Ergülen, Bejan Matur
“Şiir ve Deney” 20 Ekim 2022, Perşembe, 19.00-21.00, Çevrimiçi panel,
Moderatör: Süreyyya Evren. Konuşmacılar: Donat Bayer, Sevinç Çalhanoğlu, Zeliha Cenkçi, Cem Kurtuluş.
edebiyathaber.net (21 Eylül 2022)