Bilimin sık sık Antik Yunan’da başladığı iddia edilir. Peki bu ne anlama geliyor? Acaba, “kökeni” olan bir bilimden bahsetmek mümkün mü? Antik bilim üzerine yazan araştırmacıların çoğu bunun mümkün olduğunu düşünüyor. Oysa Antik Yunanların inançlarına göre, yıldırımdan Zeus, depremlerden Poseidon sorumluydu ve Atlas da Dünya’yı omuzlarında taşıyordu. Ne oldu da Yunanistan birdenbire felsefe ve bilimin doğduğu yer hâline geldi?
Felsefenin Antik Yunan’da Thales ile başlatılması elbette sebepsiz değildi. Onun fikirleri eski inançların yavaş yavaş terk edildiğine ve yeni bir dönemin başladığına işaret ediyordu. Thales, evreni meydana getiren ana maddeyi dinsel hikâyeler ve mitlerden bağımsız olarak fiziksel evrenin kendi içinde aramaya başladı. Bu adım, kendisi için küçük ama insanlık için çok büyük bir adımdı. Aslında, Thales başta olmak üzere ilk filozoflar evrenin tanrılarla dolu olduğuna inanıyorlardı. Ama doğa üzerine yaptıkları açıklamalarda doğaüstü güçlere neredeyse hiç yer vermediler. Bilim ile mitoloji arasındaki bu kırılma, felsefenin neden Yunan’da ortaya çıktığına ve bilimin yine bu coğrafyada kıymet kazandığına dair pek çok sorunun da cevabı niteliğinde.
G. E. R. Lloyd, Eski Yunan’da Bilim adlı eserinde, Thales’ten Hıristiyanlığın doğuşuna kadarki zamansal süreçte bilimin kat ettiği mesafeyi, dönemin toplumsal olaylarıyla; öne çıkan düşünürleri ve bilim insanları üzerinden kaleme alıyor. Kitap iki ciltten oluşuyor. İlk cildinde Llyod, Yunan biliminin doğuşundaki ilk isim olarak andığı Thales’ten başlayıp Aristoteles’e kadarki erken Yunan biliminin izlerini sürüyor. İkinci cilt, Aristoteles sonrası Yunan biliminin, Aristoteles’in ölümünü (MÖ 322) izleyen iki yüzyıl içinde yapılan çalışmalarla ne düzeyde ilerlediğini konu ediniyor. Helenistik bilimin sosyal arka planı; bu dönemin matematiği, astronomisi, biyoloji ve tıbbı; Epikürcüler ve Stoacılar; ardılı dönemin önemli düşünürleri olan Batlamyus ve Galen’in çalışmaları ele alınıyor. Lloyd’un bu değerli çalışması, Yunan bilim ve felsefesinin Helenistik dönemle birlikte gerilemeye başladığına ilişkin ayrıntılı çözümlemelerle sona eriyor.
Bir çemberin içine dik üçgen çizmeyi ilk akıl eden kişi Thales’ti ve onun yaratmış olduğu Thales teoremi bugün hâlâ geçerliliğini korumakta. Ayrıca Thales, depremlerin, su üstünde yüzmekte olan dünyanın sallandığı zamanlarda meydana geldiğini insanlığa açıkladı. Benzer şekilde Anaksimandros, yıldırımlara rüzgârın neden olduğunu ve bulutların ikiye bölünmesiyle de şimşeğin oluştuğunu öne sürdü. Yine de erken dönem Yunan filozofları, bizim literatürümüzde genellikle sadece felsefi görüşleriyle tanınırlar. Oysa onlar sadece felsefi yönleriyle değil, çok yönlü oluşlarıyla da meşhurdurlar. Birçoğu aynı zamanda birer matematikçi, astronom, biyolog, botanikçi veya siyasetçi.
Lloyd’un kitabı, bu filozofların felsefi düşüncelerinden ziyade bilimsel yönlerine dikkat çekmekte. Lloyd, felsefi düşünce evvela materyalist olarak başladığı için, felsefenin emekleme dönemlerinde bilimle nasıl iç içe geçtiğini de göz önüne seriyor. Sokrates’e kadar, düşüncenin en büyük ilgisi göklere yönelik oldu; ancak Sokrates ile başlayan dönem felsefeyi göklerden alıp yere indirdi ve felsefecileri pozitif bilimlerle daha yakından ilgilenmeye sevk etti. Eski Yunan’da Bilim, her yaştan okuru çağdaş bilimin yüzlerce yıl önce atılan temellerine doğru benzersiz bir yolculuğa davet ediyor. İyi okumalar.
edebiyathaber.net (3 Haziran 2022)