Teknoloji son sürat ilerliyor. Bugün geldiğimiz noktayı, bırakın elli-altmış yıl evvel, neredeyse on yıl önce bile beklemiyorduk. Fütürizme merak salmış düşünürler ve bilim insanları, şimdilerde eriştiğimiz hız ve bunu aşma ihtimali yüzünden, yakın ve uzak gelecekte neler olabileceğini kestirmekte zorlanıyor.
Yakın geçmişte pek çok filozof, akıl çağının ve aklı yüceltmenin insanı bir buhrana sürükleyeceğini, öyle tahmin edildiği gibi her şeyin ölçülebilir olmayacağını ve hızın ölümcül sonuçlar doğurabileceğini söylemişti. Kısmen haklı çıktılar. Dahası, ölümsüzlüğü aramanın bu hızla birleşmesi hâlinde aklın sınırlarını aşan olaylar yaşanabileceğini ve insan ötesi bir zamana geçilebileceğini de belirtmişlerdi.
Cory Doctorow, Harika Güzel Yarınlar başlıklı romanında böyle insan-ötesi bir dönem kurguluyor. İlkgençlik yıllarını yaşayan üst-insan Jimmy ile Lacey’nin hikâyesi, romanın ana ekseni. Doctorow’un resmettiği karamsar gelecek, “İlerlemenin sınırı nedir?” sorusunu uyandırıyor zihinlerde.
Yeni bir gelecek için mücadele
Doctorow, bir Disney dünyası tasvir ediyor Harika Güzel Yarınlar’da. Bu dünyada, Wumpus adlı makineler Jimmy’nin evini yerle bir ediyor. Bir örümceği andıran, kırbaca benzer dokungaçlarıyla değdiği her şeyi parçalayan bu makineler Jimmy’yi yerinden yurdundan ediyor. Doctorow, bu noktadan itibaren ölümsüzlüğünün üstesinden gelmeye uğraşan, Wumpuslara karşı savaş veren ve yeni bir gelecek kurmaya çalışan Jimmy’yle buluşturuyor bizi.
Babası tarafından ölümsüz bir üst-insan olarak tasarlanan Jimmy; bilim insanlarının ürettiği robotlar ve insan görünümlü makinelerin ortalığı yakıp yıkarak âdeta terör estirdiği, bunlara karşı savaşanların da yer aldığı bir ortamda bulunuyor. Babasının umudu, Jimmy’nin bu kaosu zamanı geldiğinde, daha doğrusu şartlar olgunlaştığında bitirmesi.
Teknolojinin ve bilimin rayından çıkarak hemen herkesi bir felaket çağına sürüklediği ortamda, bir grup çevreci, şehirleri ve doğayı korumaya, doğal olmayan her şeyi yok etmeye çabalıyor. İşte bu uğraş, Wumpusların geliştirilmesini sağlıyor fakat onlar, insanlara da zarar veriyor. Kimseyi öldürmüyorlar ancak ele geçirdikleri herkesi belleklerine kaydediyorlar. Buna karşılık geliştirilen ve Jimmy’nin de sahip olduğu makineler ise Mekalar. İki grup arasındaki savaşın temelinde, zihinlerin ve duyguların ele geçirilmesi yer alıyor.
Medeniyetin atıklarını toplayan bir üst-insan
Ölümsüzlüğünü bir lanet diye niteleyen Jimmy’nin bir başka sorunu ise sıradan bir insan olan; çocukluktan ergenliğe geçerek büyüyen sevgilisi karşısındaki farklılığı.
Jimmy’nin etrafını çevreleyen bu olaylar silsilesi, apokaliptik bir evren tasavvuru aslında ve Doctorow, bir bakıma uzak geleceğe dair tahminlerde bulunurken bir distopya kuruyor ve insanın düşme ihtimali bulunan bataklığa gönderme yapıyor. Ortadan kalkma olasılığı bulunan medeniyete ve geride neler kalabileceğine de…
Jimmy’nin sözleri bu anlamda bir ipucu verebilir: “Hayatım artık bundan ibaretti işte: Silinen medeniyetimizin atıklarını topluyordum. Bir montaj heykeltıraşı tanıyordum, bunlara işlenmiş mısır gevreği, şeker ve etrafımızda büyüyen bütün o ütopik bitkilerden elde edilmesi neredeyse imkânsız şeylere ödeme yapıyordu. Evet, çayınıza koyabileceğiniz yenilebilir tatlı çiçekler ya da tam tahıllı ekmek tadında mantar yaprakları vardı ama mesela Twinkie ya da sigara ağacı filan yoktu.”
Doctorow, Harika Güzel Yarınlar’da; bilim ve insan-ötesi bir zamana, eski günlerin izlerini silen teknolojik atılımlara ve buna karşı mücadele verenlerin bulunduğu bir dünyanın kapılarını açıyor okura. Bunlar uzak birer ihtimal mi? Kim bilir…
Kaynak: Harika Güzel Yarınlar, Cory Doctorow, Çeviren: Seda Deniz Karali, Ayrıntı Yayınları, 158 s.
edebiyathaber.net (12 Kasım 2021)