Ağustos ayında Gümüşlük Akademisi’nde Haydar Ergülen’in Şiir Atölyesi’ne katıldım. Haydar Ergülen Latife Tekin’den bahsederken “Biz onu şair sayıyoruz.” diyor. Ne kadar doğru bir tespit. Yoksulların, doğanın, iktidar karşısında sesini duyamadıklarımızın şairi o. Ormanda Ölüm Yokmuş’un İletişim Yayınları’ndan çıkan 2013 baskısının arka kapağında da Haydar Ergülen’in şu sözlerine yer verilmiş:
“Latife Tekin’e sözcüklerle başlanır. Şiirle okunur. Sessizlikle anlaşılır.”
Ormanda Ölüm Yokmuş, konusu aşk olmayan ama aşkı anlatan bir roman.
“Aşk… İnsanda asla olamayacağı bir şeye dönüşme arzusu yaratıyor…”
Latife Tekin’in diğer romanlarında olduğu gibi, bu romanda da okuyucu, biçim, anlatım, dil, roman yapısı ve karakterler ile farklı bir atmosferin, farklı bir dünyanın kapısından içeri girer ve ilerler. Ormanda Ölüm Yokmuş’tan önce yazdığı Aşk İşaretleri’nde dil ile hesaplaşan ve okuyucu için oldukça zor ve karmaşık bir dil kullanan Latife Tekin, Ormanda Ölüm Yokmuş’ta sanki dille hesaplaşmasını tamamlamış, dingin bir anlatımla sade bir dil kullanmış. Ancak sanılmasın ki bu roman Latife Tekin’in kolay okunur bir romanı. Dil sade, ama bu sefer kitabın karakterlerinin içsel yolculuğu ve anlatılanlar derin, üzerinde düşünülesi, okuru kitabın kahramanları Emin ve Yasemin’in kaygı ve korkularına, sıkıntı ve tedirginliklerine, umut yitimlerine ortak ederek ilerliyor…
Romanın iki ana karakterinden Emin, resim yapmayı bırakmış bir ressam, âşık olduğu kadından ayrı düşmenin sürüklediği yıkıntı içinde ormana sığınmış bir adamdır. Diğer ana karakter Yasemin öyküler yazar, o da aşk acısı çekmektedir, roman boyunca Emin’in iç dünyasında yaptığı yolculuğa dostluğu ile eşlik eder. Emin içine düştüğü karamsarlıkla ormana sığındığı kadar Yasemin’in dostluğuna yaslanır. Emin ve Yasemin’in diyaloglarında yer edinen romanın ikincil karakterleri Yurt, Zümrüt, Gece’den oluşan, bu karakterlere ormanın, rüzgârın, yaprakların katılması ile yaratılan bir dünyaya konuk oluruz. Roman, Emin ve Yasemin’in diyaloglarından oluşur, roman boyunca acılarını, aşklarını, rüyalarını birbirleri ile paylaşırlar.
Latife Tekin romanlarının vazgeçilmez ögesi doğa, bu romanda da tüm varlığı ve büyüsü ile romanı kaplıyor. İnsan, sistem ve kent eleştirisi ile doğadan nasıl uzaklaştığımız, günlük yaşantımızda doğanın eksikliğinin yaşamlarımıza, duygusal ve zihinsel dünyamıza olumsuz etkileri Emin ve Yasemin’in paylaştıkları içsel yolculukları aracılığı ile okuyucuya ulaşıyor. Doğa bu romanda da ruh ve bilinç sahibidir. Yapraklara biçimini veren rüzgârdır. Orman dingin, sessiz ve sonsuzdur. Ölümsüzlüğü çağrıştırır, kitap ismini Emin ve Yasemin arasında bu konuda geçen bir diyalogdan alır. Sadece fiziki değil, ruhsal bir derinliği vardır ormanın. Roman boyunca Emin ve Yasemin iç dünyalarını doğaya yansıtarak ifade ederler.
Ormana sığınan iki dost acılarını paylaştıkları kadar, birbirlerini eleştirirler de. Yasemin’in yazdığı öyküler konusunda aralarında şöyle bir konuşma geçer;
“Bak Yasemin, önemli olan şu, bence fazladan bir şey biliyorsan yaz,”
“Fazladan bir şey nasıl bilinebilirdi ki?”
“İçinde kimselerin çözemediği sırları çözmek gibi bir heves olacak…”
Emin insanlardan kaçıp ormana sığınmıştır, Yasemin insanlardan kaçmanın yanlışlığını, orman ve insanlar arasında bir denge kurması konusunda konuşur sık sık Emin ile. Emin, karamsarlığının en koyu olduğu bir gece, Yasemin’e telefon eder, Yasemin telefonda bir kitap okur Emin’e, kitapta bir bölüm şöyledir;
“… Ölümle bizim aramızda bazen bir tek kişinin kapladığı genişlik vardır sadece. Bu kişi kaldırılsa, sadece ölüm olurdu… Mutlu olmak ne tatsız olurdu!..”
Ormanda Ölüm Yokmuş; içinde herkesin kendinden bir parça bulacağı, doğa ile özdeşliğimizi hatırlatan, aşka, dostluğa ve yaşama dair bir içsel yolculuk hikâyesi.
Şule Tüzül – edebiyathaber.net (28 Eylül 2015)