Büyümek belalı ve zorlu bir süreç. Her yaş dönemi insanın karşısına başka bir engeli ve bölüm sonu canavarını çıkarıyor. Canavarlar aşılıyor, engeller geride bırakılıyor ama her aşamada yeni zorluklar insanın tam karşısına dikilebiliyor. En nihayetinde hayat böyle bir şey… Jetonlar bitene kadar oyuna devam. Cihan Kılıç’ın geçtiğimiz aylarda İthaki Yayınları tarafından okuyucuyla buluşan “Ama Arkadaşlar İyidir” isimli çizgi roman kitabı, merkezine tam da bu mevzuyu alıyor.
Ergenlik ve gençlik arasına sıkışmış, akrep ve yelkovan arası ne kadar açılırsa o kadar derinleşen sorunların ortasında yolunu arayan bir genç karikatüristin hayatından kesitlere tanık oluyoruz kitap boyunca. Cihan Kılıç, kendi hikâyesinden yola çıkarak anlatıyor öykülerini. Her iyi bir hikâye anlatıcısı gibi kurgu ve gerçek olanın arasında ustalıkla geziniyor bence Cihan Kılıç. Özellikle, karakterin karikatürist olarak seçtiği yolun zorlukları, belirsizlikleri çok içeriden bir sesle anlatılırken, gündelik hayatta hepimizin başına gelen olaylar aynı ölçüde anlatıcının başına gelebiliyor. Apartman toplantısı sorunları, askerlik, diploma, mesleki sorunlar, yalnızlık, başarısız ilişkiler, kıskançlıklar, dostluklar, ayrılıklar, gelecek kaygısı, aile ve akrabaların bitmeyen yargılayıcı muhabbetleriyle kısa bir Türkiye halleri içerisinde dolaşıyoruz. Kılıç, tüm bu detayları esaslı bir sosyolog gibi anların mikro fotokopilerini çekerek ince detaylarına varana kadar sunuyor bizlere. Tatile gidip, taşra sıkıntısını dibine kadar yaşayabiliyor mesela. Disko, kızlar, deniz, güneş, kum hayalleriyle sıcak denizlere inen kahramanımız saplantılı organik dünya fantezisi içinde yaşayanların arasında bulabiliyor bir anda veya memur bir ailenin çocuğu olarak atari arzulayan ve bu isteği üzerinden hem azar işitip hem de zorlukla onu göz yaşları içinde aldırabiliyor. “En büyük asker bizim asker!” etkinliklerinde bulunabildiği gibi âşık olduğu için dersleri zerre sallamıyor mesela. Kadınlar karakterimizi, karakterimiz kadınları bir türlü anlayamıyor. Halbuki onlar istediği için saçını tuhaf şekillerde kestirmişti. Neyi yanlış yapıyordu ki? Kadınlar hayatına girdiği gibi son sürat aynı hızla çıkabiliyor. 30 küsur yaşına geldiğinde bir mesleğinin olmaması gerçeğiyle yüzleşebiliyor. Kendisinden küçük zıpır, enerji dolu kocaman harflerle doldurdukları CV’lerle iş başvuruları arasında geriye düşebiliyor… Pardon, çizerlik ve karikatüristlik meslekten sayılmıyor muydu? Bize yanlış mı öğretmişlerdi. Loş ışığın altında tek başına doğum günü pastası üfleyecekken, hayatı şahane devam etmiş lanet lise arkadaşı onu Feysten bulup, “harika” hayatını anlatıp, yalnızlığına sağlam bir çizgi daha çizebiliyor. MSN’den sabahlara kadar yazışılabiliyor…
Cihan Kılıç, esasında gündelik hayatın mitine sahici bir bakış atıp, sıradanlığın komedisini çıkarmaya çalışmış. Türkiye tarihinin en kafası karışık ve en arafta kalmış kalmış kuşağı 1980 ve sonrası gençliğin inişli çıkışlı hayatını resmetmeye çalışmış. Analog bir dünyada sürüklenirken buluğ çağında internet denilen hadisenin en ilkel halini deneyimleyip sonraki yeni çağa giriş yapan, ekonomik krizi, siyasi istikrarsızlıkları, sonrasında gelen rejim değişikliğini tam da “hayatımız rayına oturuyor” derken yaşayan insanların hikâyesini anlatıyor. İnce mizahı, slogana kaçmayan, duygusunu, hissiyatını ince ince yediren bir dille bizlere resmediyor bir anlamda.
Uykusuz’da yayımlanan hikâyelerin toplamı olan bu kitapta Cihan Kılıç’ın kareleri sade olduğu kadar derinlikli ve detaylı olabiliyor. Örneğin bazı hikâyeler, siyah font üzerine karakterlerin öne çıktığı bantlardan oluşuyor bazıları da arka planın ince ince detaylara gömüldüğü kesitlere dönüşebiliyor. Çizerin her bir tercihinin kitapta sırıtmadığını aksine hikâyeye hizmet ettiğini söyleyebiliriz.
“Ama Arkadaşlar İyidir” bir dönemin, dostlukların, ergenlik ve yetişkinlik arası o lanet ve bilinmezliklerle dolu hayat kesitinden çarpıcı bir manzara sunuyor. Büyümek zor. Türkiye’de ise bu duble zor. Üstelik karikatürist olarak hayatınızı kazanmaya çalışıyorsanız sıkıntılar hiyerarşisinde söz size bir türlü gelemeyebiliyor. Dergiler pat diye kapanıyor, çizerler şak diye işsiz kalabiliyor. Yaşam sonu gelmeyen bir deneyim. Her yaş ayrı bir zorluk. İnsan kolaylıkla “Oh be Dünya varmış” diyemiyor kendine. Lakin 20 ve 30 insanın yolunu en kolay kaybedip, en çok hata yaptığı yaş dönemi olsa gerek. Cihan Kılıç bize tüm bu muammayı içeriden bir sesle anlatmış.
edebiyathaber.net (22 Ağustos 2024)