Bir kayboluşun ve kendini buluşun romanı | Barış Akkurt

Kasım 27, 2024

Bir kayboluşun ve kendini buluşun romanı | Barış Akkurt

Türkiye Polisiye Yazarları Birliği, Kristal Kelepçe Ödülleri ile polisiye edebiyata katkı sunmayı sürdürüyor. 2017 yılında kurulan POYABİR’in bu sene düzenlediği yarışmada Yılın Polisiye Roman Ödülü, ‘Baba’ adlı romanıyla Günay Gafur’un oldu.

2024 tarihinde yayımlanan “Baba” Günay Gafur’un dördüncü romanı. Bu kitap da diğerleri gibi Fantastik Kitap sayesinde okuyucusuyla buluşmuş. Günay Gafur’un diğer kitapları, Kuklacı (2012), Kâhin (2016) ve Yargıç (2019) isimlerini taşıyor.

Yazar, ödüllü romanında gerilimi diri tutmayı ve tırmandırmayı başarmış. Merak uyandırıcı bir roman. Bölümler arası geçişler ustalıkla örülmüş. Verilen ipuçları nereye bağlanacak merakı sürükleyip götürüyor okuyucuyu. Vivaldi’nin La Follia (İtalyanca ‘delilik’ anlamına geliyormuş) isimli bestesi birkaç yerde geçiyor. Romanı okurken fonda bu parçayı dinleyerek alacağınız hazzı yükseltebilirsiniz. Bununla birlikte yazarın pozitif bilimlerden oldukça yararlandığı görülüyor. Fizik bilgisi, temelde kuantum, neredeyse arka planı oluşturmanın yanında genel havanın da belirleyicisi. Yazar, ciddi bir birikim sergiliyor. Fizik, kimya, biyoloji anlatımları sürükleyici. Bilimin sınırlarında geziniyorsunuz. Psikolojik açıklamalar da bir hayli güçlü.

Baba katili ve evlat katili çerçevesini güçlü tutan yazar fantastik bir evren yaratmış. Düşdünya ve Öteki dünya sanal gerçeklik projeleri bir süre sonra ‘gerçek dünya’ algısını yerle bir ediyor. Zihni çatlatan, yeniden organize eden bir anlatı var. Bir vampiri bile anlaşılabilir bulabiliyoruz. Evrenler birbirinden ilham alıyor işte. Roman Yusuf’un anlatımı üzerinden ilerliyor. Belki de Baba’nın. Kim bilir?

Kutu gibi bir roman bir yanıyla. Dallanıp budaklanıyor, ama sonunda düğümler çözülüyor ve derli toplu bir anlatıma dönüşüyor. Yazar bunu ustalıkla yapıyor. Soru işaretleri bir bir ortadan kalkıyor. Yeni sorulara ve yeni cevaplara açık bitimsiz bir dizge sergiliyor roman.

Roman, zamanda geçmiş ve gelecek arasında gidip geliyor. Aşk, korku, ihanet, sadakat, güven, bilim belirgin izlekleri oluşturuyor. Romanın kahramanları için ölüm bir yok oluş değil. Ölümü ne kadar normalleştirirlerse kendilerini o kadar özgür hissediyorlar. Bu durumu şuna benzer cümlelerde kendini gösteriyor: “Sağız evelallah amma ölümden de korkmayız.”

Romanın can alıcı bir cümlesiyle bitirelim: “Porfiria Kutanea Tarda”

Ne anlama mı geliyor? Bu ve daha fazlasının cevabı romanda gizli. Büyük bir serüven sizi bekliyor. Kaçırmayın derim.

Arka Kapak:

Kaleciyi her zaman ters köşeye yatırmayı seven bir forvet Günay Gafur. Onun romanlarını okurken seyircinin zekâsına saygı duyan, bulmacalar çözdüren, sofistike kurguya sahip, esaslı bir senaryo okuyor gibi oluyorum. Hem sinemasal düşünüyor, hem de edebi lezzeti ve derinliği kısmıyor. “Baba” romanı da bunun en güzel örneklerinden biri olmuş. – Ferhat Ergün / Senarist

“Kuklacı”, “Kâhin” ve “Yargıç” romanlarıyla polisiye edebiyatımıza yeni bir soluk getiren Günay Gafur’dan heyecan dolu bir suç ve gizem romanı daha. Yer yer ürpertiyle yer yer hüzünle ama ilk sayfasından son sayfasına kadar delice bir merakla okuyacağınız “Baba”, size esrarengiz ve unutulmaz bir serüven vaat ediyor. Koltuklarınıza kurulun, kemerlerinizi bağlayın ve bu baş döndürücü yolculuğun tadını çıkarın. Koğuş arkadaşlarım Profesör, Cello, Doktor, Zargana ve diğerleri gibi artık ben de bir mahkûmum. Oyundan çıkarılmış, çiğnenip hayatın dışına tükürülmüş bir katil. Burası da yeni yuvam: “İmkânsız Olasılıklar Koğuşu.” Bu mahpushanede zaman başka akar, devran başka döner. Burada fizik yasaları değil Baba’nın kuralları işler. Buraya düşenin ensesinde gizemli bir ürperti dolanır geceleri. Hortlak gibi, soğuk bir nefes gibi. Bunun adını ölüm sanır kimileri. Değil! Bu korkunun adıdır ‘Baba’. Baba. Olanaksızı mümkün kılan, sevdiklerinin hayır duasını, sevmediklerinin canını alan; dişlerinden kan, pençelerinden ölüm damlayan, âleme korku salan bir koğuş ağası. Kanlı canlı bir insan evladı olduğundan bile şüphelenir bazısı. Kimi iblis der ona, kimi intikam meleği. Rivayet edilir ki geceleri bir hayalet gibi duvarlardan geçip dışarı çıkar, pelerinli bir katile dönüşüp canlar alır, dudaklarında kanla geri döner mahpus damına. Kimse bilmez gerçekte ne olduğunu, kim olduğunu. Ama ben öğreneceğim. Madem bana “Kâşif” dedi, sırrını keşfedeceğim. Şimdilik bildiğim tek şey var: O bir kara delik, biz de yuttuklarıyız…

Günay Gafur, BABA, Fantastik Kitap, 2024, 415 syf.

Yorum yapın