“Asıl Orhan Kemal hakkında onun son romanı Avare Yıllar hakkında yazmak için başlamıştım yazıya.” diye başlar 1 Mayıs 1950 tarihli Yaprak dergisinde Melih Cevdet Anday. Fakat fikrini değiştirir yazarken. “…Bizim hikâyeciliğimizde halka doğru köylüye işçi sınıfına doğru bir akım başlamıştı. Önceleri bir heves gibi görünen bu akım sonraları güçlenmeye temellenmeye başladı. Yaman yazarlar yetiştirmeye başladı. Orhan Kemal’i yeni hikâyeciliğimizin en gerçek erlerinden sayıyorum. Orhan Kemal’in bana ilk ağızdan düşündürttüklerini yazdım, yazmaya da devam edeceğim.” diye de bitirir yazısını. Orhan Kemal’in başarısını ise; gerçekçiliğine ve yazarlığı bir iş değil de yaşamın kendisi olarak görmesine bağlar. Gerçekten de toplumu gözlemleyen ve onu duyumsayan bir yazardır Orhan Kemal. On iki yıl boyunca oturduğu bir evde sürekli etrafı gözlemleyip ve otuz roman ve birçok öykü yazmıştır. Onun için halkın sorunlarını dile getirmek sıradan insanın mücadelesini anlatmak her şeyden daha önemlidir. Kendi dertlerini unutup yaşam savaşı veren işçileri emekçileri anlatmak… Abidin Dino’ya 1960’ta yazdığı bir mektupta onların yaşam savaşının yanında kendisinin yaşadıklarının ne kadar anlamsız olduğunu dile getirir. Çünkü asıl haklı olanlar onlardır ona göre… “Unkapanı’nda, daha doğrusu Cibali’de oturuyorum. Bir yanımda tütün fabrikası Tekel’in. Her sabah fabrika borusunun kalın kalın ötüşü ve penceremin önünden kadınlı erkekli işçilerin geçişi. Hele yağmurlu, çamurdan günlerin mor sabahlarında biri kucağında, ikisi yanında, bir lokma ekmek için çabalamaları kendimi, kendi dertlerimi bana unutturuyor. “
Onun kitaplarından içeri giren okur onu görür görmesine de… Ama hiç yalnız yakalayamaz onu. Bir fabrikada işçilerin arasında, karısı ile çocukları ile bir istasyonda, sıranın üstünde, bir vapurun ambarında fakir yolcularla omuz omuzadır hep. Bu yüzden de onun hikâyelerinde işçiler, fakir fukaralar, kadınlı erkekli istif istif dizilmiş halk kafasına üşüşür okurun. “Ben gerçekçi bir yazarım. En iyi bildiğim konuları alırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok.” Emeğin değerini bilen, ezilenlerin yanında, onların savunucusu ve sessizlerin sesidir o.
1948’in sonlarında Mahmut Dikerdem’in Selanik Cadde’sindeki evinde bir dost sohbeti ortamında doğmuştur Yaprak Dergisi. Sahibi ise Orhan Veli’dir. Derginin kadrosunda Abidin Dino, Ceyhun Kansu, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Erol Güney, Suat Taşer, Orhan Kemal, Necati Cumalı, Osman Darıcı, Talip Apaydın, Ziya Osman Saba, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi önemli isimler vardır. Saik Faik’in Mahalle Kahvesi, Orhan Kemal’in Ekmek Kavgası ve Baba Evi, Mahmut Makal’ın Bizim Köy, Âşık Veysel’in Sazımdan Sesler gibi yapıtlarını okurla buluşturmuştur. Yeni çıkan yapıtları okurla buluşturan, yazarların yayın hayatları hakkında bilgi ve eleştiriler yapan, yeni çevirileri edebiyata kazandıran bu dergi tam bir edebi bellektir. Ama ne yazık ki ancak yirmi yedi sayı çıkarabilir dergiyi.
Sanma ki derdim güneşten ötürü;
…
Ah, dostum, derdim başka…
Orhan Veli Kanık
“İnsanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilme çabası adına sanat.” diye açıklar Varlık dergisinde Orhan Kemal yazma amacını. Paltosunu bile satarak dergisini çıkarmaya çalışan Orhan Veli… Kendi sorunları varken başkalarını dert edinen Orhan Kemal… Bir zorunluluk olmuştur onlar için sanat… Anday’ın dediği gibi sanatı yaşadıkları, sanatı hayatlarına karıştırdıkları için de çok başarılıdırlar zaten. İşte bu yüzden de hepimizin gerçekliğini yüzümüze vurabilirler ya… O unuttuğumuz… Görmezden geldiklerimizi… Kendi zamanlarının dışında bile aynı etkiye sahip olan yapıtları ile tüm o acıların, savaşların, haksızlıkların ve sömürünün çirkin yüzünü gösteriler bize… Tüm bunları yaparken Alice gibi aynadan değişerek çıkmamızı umarlar… Çünkü… Hep birlikte ışığa çıkmayı hayal ederler. İnsanlık onurunun o ışığına…
Burada kalın! Ne olursa olsun ayrılmayın sakın! Ancak birlikte olursak kurtulabiliriz.
Borsaları ve şirketleri ve iktidarları
Hepsi halka karşıdır.
Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini.
Bertoll Brecht
Ben de Anday’ın yazısından yetmiş üç yıl sonra yine 1 Mayıs günü kaleme aldığım yazımla edebiyatın tüm emekçilerini anmak ve onlara teşekkür etmek istiyorum.
Gerçekliğimizi sorgulattıkları, başka bir dünyanın mümkün olabileceğini gösterdikleri ve en önemlisi de hayatı anlamlandırmamıza yardımcı oldukları için…
Yaşasın Sanat Yaşasın Emek
Kaynak
Dr. Esma Dumanlı Kadızade, “Yaprak Gazetesi Üzerine Bir Dizin Çalışması”
Yaprak Gazetesi, 25. Sayı
edebiyathaber.net (2 Mayıs 2023)