Gelmiş geçmiş en büyük heavy metal grupları arasında tartışmasız kafaya oynayan Iron Maiden’ın “frontman”i Bruce Dickinson’ın yazdığı “Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?”, bir rock yıldızının hayatının teferruatlı ve büyük olaylarla dolu bir anlatımından ziyade, Dickinson’ın kendisinin de “bizden” biri olduğuna dair “insanî” anlarını, zamanlarını ve enteresan anekdotlarını içeren bir otobiyografi kitabı.
Heavy metalin yaşayan efsanesi Iron Maiden’ın 1975 yılında Lonra’da kuruluşunun üzerinden yaklaşık 28 yıl geçti. Grup bu zaman zarfında 16 stüdyo albümü çıkarttı. 11 canlı albüm yayınladı. Bunların yanına da 7 derleme ve 4 EP sığdırdı. 38 albümlük bir diskografiden söz ediyoruz. Ve net olmamakla beraber 2000 civarında konserle 100 milyonun üzerinde albüm satışı. Iron Maiden gibi bir devi rakamlarla ifade etmek gereksiz ama tüm dünyada kaç kişinin kulağının pasını aldığını, almaya da devam ettiğini anlamak için bunlara ihtiyaç var. Sebebi girizgâhımız İthaki Yayınları’ndan Ergin Özler çevirisiyle yayınlanan “Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?” kitabı. Bu, herhangi bir kitabın ismi olabilirdi ancak değil. Iron Maiden’ın “frontman”i Bruce Dickinson’ın otobiyografisi. “Herhangi bir kitap olmaması” da sadece Bruce Dickinson’ın muhteşem bir müzik adamı olmasının yanında hayatını en dipteyken en tepede, en tepedeyken de en dipte yaşayıp, bu kaotik sınırlar içinde hiçbir zaman yılmadan mücadele eden bir insan olmasında yatıyor.
“Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?”u bir Bruce Dikconson kronolojisi şeklinde yazmayacağım. Ama şunu başta dile getirmekte fayda var: Otobiyografi yazmak, “sıradan” bir insan için “mahremiyet” devreye girdiğinden başlı başına zor bir iş iken, bir rock yıldızı olarak hayatında ne var ne yok ortaya saçıp dökmek, onu bağrına basmış dinleyicilerinin hayallerindeki kişinin aslında “O” olmadığını göstermek ya da en kötü zamanında kulaklığında son sesle bağırarak kendisine gaz vermiş, onun gözünde, kulağında, gönlünde taht kurmuş bir “ilahın” da bir “fani” olduğunu bizzat anlatmak cesaret isteyen bir iş. Fakat Bruce Dickinson’ın “Bu Düğme Ne İşe Yarıyor?”da böyle durumlarda ortaya çıkan ego savaşını kazanarak bu durumu elinin tersiyle ittiğini söyleyebiliriz. Zira hayatını çoğu zaman makaraya alarak ya da belki “rockstar”lığın getirdiği farklı tecrübeyle “güleriz ağlanacak halimize” şeklinde anlatmış, kendisinin de karşısındakinden bir farkı olmadığını açık sözlülükle dile getirmiş Dickinson. Kitabı kaleme alırken hassas davrandığı tek konu doğumlar, evlilikleri ve boşanmalarıyla ilgili olmuş. Bir anlamda kitabın yazılış öyküsü de sayılabilecek mevzuyla ilgili şunları söylüyor Dickinson: “Otobiyografi tuhaf ve asi bir canavardır. Alışveriş listesi gibi sıralanmış olay mı oluşturur bir yaşam öyküsünü? Yoksa o zamanlar komik görünen şakalardan bir seçki mi? İnsanın hayatını yazması beyhude bir uğraş mıdır, bilhassa da beşinci yeniden yazımı yeni bitirdiyseniz ve sadece 25 yaşındaysanız? Bu saydıklarımın hiçbirini yapmak istemiyordum. Güzel bir hikâye anlatmak dışında bir arzum yoktu. Yüz atmış binden fazla kelime yazdım ama geriye yüz on binden azı kaldı. Pek çok anekdot kitaba giremedi çünkü anlatımın ilerleyişine bir katkıları yoktu. Evet, bir yerlerde anekdotlardan oluşan bir defterim var ama içeriği ahenkli, tutarlı bir öykü oluşturmuyor. Zeplinleri, eşleri, boşanmaları, çocukları ve girişimcilik faaliyetlerini dâhil etseydim bu otobiyografi sekiz yüz sayfayı bulur, cinayet silahı veya Londra otobüslerinin lastiklerini değiştirmek için takoz olarak kullanılabilecek bir kitap, okunmayan bir Noel hediyesi olurdu. Yazmaya başladığımda idari bir karar aldım. Doğumlar, evlilikler, boşanmalar hakkında hiçbir şey yazmayacaktım. Ne benim ne başka birinin…”
“Bu Düğme Ne İşi Yarar?” için yukarıda kendisinin de belirttiği gibi Bruce Dickinson’ın hayatının bir “özeti” diyebiliriz. Böyle olması daha iyi çünkü gereksiz ayrıntı şecere tutmaya girer ki; bu da had safhada sıkıcılığa neden olur. Ama buradan Dickinson’ın “hakkında bilinmesi gerekenler” gibi bir sonuç da çıkmasın. Çünkü kitapta onunla ilgili bilinmeyen tonla şey var. “Düğme”ye basmanız yeterli…
edebiyathaber.net (26 Aralık 2022)