Tayfun Pirselimoğlu’nun yeni romanı Berber, geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Böylece, Pirselimoğlu’nun kendine has konulara sahip romanlarına bir yenisi daha eklenmiş oldu.
Berber görünürde polisiye nitelikler taşımasına rağmen kapısını okura yavaş yavaş aralayarak bambaşka bir dünya sunuyor. Kitabın mekân ve zamanını oluşturan atmosfer çok tanıdık olsa da isimsiz kahramanlar, belirtilmeyen zamanlar, umulmadık bir sis perdesiyle karşılıyor okuru. Haliyle okuyucuya o perdeyi aralamak için satırların büyüsüne kapılıp sayfaları çevirmek kalıyor.
Kitabın ana kahramanı romanın adıyla müsemma bir berber. Bunun yanında berber dışındaki diğer pek çok kahraman da isimsiz. Bu isimsizlik elbette “Berber”in merak yoksunluğundan da kaynaklanıyor. Bütün bu isimsiz ancak tanıdık kahramanlara kar yağışlarının egemen olduğu soğuk bir iklim de ekleniyor ve muğlâk bir romanın içerisine dalıyoruz.
Okudukça çözülen bu düğümün içerisine girebildiğimizde okurun karşısına; iktidar uğruna nelerin feda edildiği ve düşünülmeden işlenen cinayetlerin bedeli çıkıyor. Tabii, tüm bunlar bir toplumdan bağımsız yaşanmıyor. Bu toplumda muhalif ya da yanlı insanların yaşadığı trajediler olabilecek en açık haliyle önümüze seriliyor. Bu bir bakıma toplum eleştirisi, yazarın distopik özellikler de barındıran, kara mizaha yatkın dili ile harmanlanıyor…
Tevatürlerin egemenliğindeki bir toplumu irdelemek gerekirse; karşımıza seçilmiş kişiymişçesine lider olan kahramanlar ve taraftarları, yaşanan ufak olayları “kıyamet” alameti olarak gören insanlar ve bunun yanı sıra aslında korkunun yıldırıcılığıyla karşılaşmış bireylerin hurafelere inanışı çıkıyor. Oysa yazar bize anlattığı olaylarda gösteriyor ki, korku uyandıran her durumun arkasında buna sebep olan mantıklı planlar yatar…
Ana kahramanımız, bütün bu olayların içinde olduğu kadar, bir o kadar da dışındaymışçasına yaşamını sürdürüyor. Okurlar yaşanılanları, hem olayları kökten değiştirebilecek hem de durup kendini karın manzarasına kaptırabilecek bir kahramanla beraber izliyor. Onun merak ettiği kadarını öğrenip, yazarın izin verdiği kadarını çözümlüyor. Aslında çözümlemekten de öte ironik bir hikâyenin içinde gerçek dışı bir yolculuğa çıkıyoruz, diyebiliriz. “Yola çıktık ama nereye gidiyoruz?” sorusunu bir kenara bırakırsak Tayfun Pirselimoğlu’nun dilinden keyif almanız ve ilginç karakterlerle tanışmanız mümkün.
Önce de belirttiğimiz gibi Tayfun Pirselimoğlu bu kitabında dilin geniş imkânlarını okurundan sakınmamış. Bunun da etkisiyle okurken farklı bir deneyim edinebileceğiniz ve kitap bittiğinde kafanızda oluşmuş o resme bakıp tebessüm edebileceğiniz bir eser ortaya çıkartmış. Polisiye diye başlayıp diğer temalardan çok da uzaklaşmayan bir çeşitlilik arıyorsanız, size eşlik edecek doğru kitap Berber olabilir.
Burcu Demirer – edebiyathaber.net (1 Aralık 2016)