Salt Galata, son dönemin en iyi sergilerinden birine, Modern Zamanların Göçebe Ressamı: Mihri sergisine ev sahipliği yapıyor. 9 Haziran’da sona erecek olan sergi; Türk resim tarihine öncülük etmiş bir muazzam kadını tanımamızı, sanatını hayatının her zerresine nasıl yaydığını anlamamızı ve yakından tanıklık etmemizi sağlıyor.
‘Çerkes Prens Açba’nın soyundan gelen aristokrat bir aileye mensup Rasim Paşa’nın kızı Mihri Hanım, 1904’te peçesini çıkararak İstanbul’dan kaçmıştı. Henüz 14 yaşındaydı. Ne parası vardı ne de babasının rızası. Gitmek için tek bir mazerete sahipti ve onu nasıl dile getireceğini bilmiyordu; resim yapmak istiyordu.’ Dönemin gazetelerinden birinde böyle bahsediliyor Mihri’den. Bugün sıkça sorulan ‘sanatla bir ömür mümkün mü?’ sorusunu yüzyıl önce yanıtlayan gerçek bir sanatçı Mihri, evet sanatla bir ömür mümkün olabilir diyerek, yaşamıyla cevaplıyor.
13 Aralık 1885’te İstanbul Ahmet Rasim Paşa Konağı’nda doğan Mihri’nin hayatı, ailesinden gelen ayrıcalıklı bir çevrede büyümesiyle başlıyor. O hayalimizde tasavvur ettiğimiz, yabancı hocalarla, piyano çalarak eğitimine devam eden kesimin hayatlarından biraz farklı bir hayat yaşıyor ve pek tabii seçkin bir aileden gelmenin iyi yanlarını kişiliğine aktarıyor. Bir süre İtalyan ressam Fausto Zonaro’dan ders alarak eğitimine Avrupa’da devam ediyor. Aldığı eğitimleri ve yeteneğini daha da geliştirmeyi ve büyütmeyi amaçlayan Mihri, henüz 29 yaşında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşunu sağlıyor ve akademi çalışmalarına öncülük ediyor. Kadınların sanat aracılığıyla yaşama karışmasını ve kendilerini geliştirmelerini önemsiyor. Aralarında Nazlı Ecevit, Fahrelnissa Zeid gibi sanatçıların çalışmalarının görünürlük kazanmasına destek veriyor.
1922 yılında Avrupa’ya taşınan Mihri Müşfik, bir süre Roma’da yaşıyor. 1923 sonrasında ise Londra, Madrid ve Viyana’ya ziyaretler gerçekleştiriyor. 1927 yılında, temelli New York’a yerleşerek hayatını burada sürdürüyor. Mihri’yi farklı ülkelerde yaşadığı için değil, bu yolculuklarda yaşadığı çarpışmalarla sanatını nasıl geliştirdiğini de görüyoruz; bu da Mihri’nin göçebe ressam kimliğine başka bir yerden bakmamızı sağlıyor. Batı’da öğrenimini sürdürmek üzere, Galata limanından bir gemiye binen Mihri, önce Roma, ardından Paris’e geçiyor. Louvre Müzesi’nde, Hollanda Altın Çağı ressamlarından Frans Hals’ın 1628 tarihli La Bohemienne (Çingene Kızı) reprodüksiyonunu yapıyor ve bu çalışmasıyla Fortin d’lvry ödülüne layık görülüyor.
Mustafa Kemal’in portresini de çizen sanatçı, Türkiye’de dönemin farklı sanatçılarıyla da dostluklar kuruyor. Mihri için ‘bana beni anlatan sanatçı’ diyen Tevfik Fikret’in de bir portresini yapıyor. Mütareke döneminde, Avrupa’da olduğu yıllarda, İtalyan gazeteci yazar ve şair Gabriele d’Annunzio’yla yolu kesişiyor. Roma’da güzel sanatlar eğitimi verecek bir Türk okulu kurulması önerisini Mustafa Kemal’in onayına sunan Mihri, burada çalışmalarına başlıyor. Dünya basınında da büyük yankı uyandıran bu gelişmeleri, mucit Thomas Edison ve şair Edwin Markham gibi önemli şahsiyetlerin portrelerini resmederek devam ediyor.
Kadın hakları konusunda da Amerika’da konferanslara ve dernek çalışmalarına katılan Mihri’nin bu alandaki mücadelesi de sanatçı kişiliğine yeni bir kimlik daha kazandırıyor. Türkiye’de yankı bulan bu yanıyla da tüm kadınlara örnek oluyor. Toplumun her kesiminden insanların, özellikle de kadınların ve çocukların portrelerini resmeden Mihri’nin, sanatın gelişmesine katkısının yanı sıra kadınların hayata katılmalarını sağlaması da onun sanatını daha da anlamlı kılıyor. Portreleri üzerinden bir tarih okuması da yapmamızı sağlayan Mihri’nin yaşamına, bugünü ve dünü iyi anlayabilmek adına yakından bakabilmemiz şart. Tıpkı Millî Mücadele döneminde, fikirleri ve cesaretiyle Türk kadınını dönüştüren Halide Edip’in, “fikir, kafadan kafaya, devirden devire atlar geçer ve kendini gösterir” sözlerinde olduğu gibi, çağın ilerisinde düşünebilmek ve yenilikçi fikirleri yaymak için omuz omuza mücadele etmek gerekiyor. 100 yıl önceden gelen bu aydınlık seslere ve bu ahenge kulak vererek sanata ve yaşama sımsıkı sarılmamız gerektiğini de yine bizlere sanat söylüyor.
“Modern Zamanların Göçebe Ressamı: Mihri” Sergisi 9 Haziran’a kadar Salt Galata’da görülebilir.
edebiyathaber.net (24 Mayıs 2019)