ELEŞTİRİ, şöyle yazın/böyle yazın demek olmadığına göre; edebiyata da kalıpları olan bir tanım getirmek zordur.
Geçmişte, “iyi ve güzel duyguların anlatımı” denilerek sığ bir tanım getirilmişse de; günümüzde artık edebiyat çok farklı anlamlar/tanımlar içermektedir.
Hatta öyle ki; her yazan yazdıklarıyla, edebiyata yeni bir tanım getirebilir.
Aynı dönemde yazan, ihtimal, birbirlerini de dikkatle okuyan Virginia Woolf ile James Joyce’u aynı edebî bakış içinde anmak güçtür.
İki farklı duruş, iki farklı kanonik anlayış yaratmışlardır.
Buradan hareketle şunu da öne sürebiliriz; Borges neredeyse çağdaşı olmuş nice Latin Amerikalı yazarca bilinir/okunur, hatta öncü kabul edilir. Ama onu ne Cortázar’a, ne Márquez’e ne de Octavio Paz’a yakın bulursunuz.
Yazdıklarının sınırı yalnızca dilleri değil, kendi edebî anlayışları ve getirdikleri edebiyat tanımı/bakışıdır da.
“İyi yazar”lığı, “özgünlüğü” burada aramak gerekir.
Yazar, dil duygusunu yakalayabilmiş; bununla yeni/farklı özgün bir şey anlatabilmişse ve bir meselesi varsa edebî olanı kurmuş demektir. Bunun ne/nasıl olduğuna ise okur ile eleştirmen karar verebilir. Ama bunu da yargılama olarak almamak gerekir.
“Edebiyat”ı bir üst başlık, şemsiye olarak adlandırırsak eğer; işimiz kolaylaşır.
Romanı, anlatıdan pekâlâ ayırabiliriz. Öyküyü de hikâye etmeden, şiiri de aforizmadan.
Her birini “yazı”nın/”yazılı anlatı/m”ın birer ürünü olarak gördüğümüze göre; anlatımı paylaşım-tür’le bağlamak niye?
Günümüzde “melez anlatı”, “melez tür” kavramlarından söz edebildiğimize göre…
Her anlatının “kendine özgü” niteliği yeni tanımlar getirmektedir ister istemez.
Eğer “edebiyata ait olan/olmayan” diye bir ayrım/tanım getireceksek; bunun da yazılı anlatımdan yola çıkarak yapılması gerekir.
Metnin doğasını tanımak/tanımlamak
Metnin aidiyetini belirleyen KONU/ANLATIM biçimidir elbette.
Kurmaca anlatılar Kurmaca olmayan anlatılar
* Roman * Şiir
* Öykü * Destan
* Oyun * Masal
* Deneme * Hikâye
* Eleştiri
“Yeni edebiyat ideası” yaratmak için edebî olanı olmayanı ayrı ayrı değerlendirmek gerektiği kanısındayım.
Feridun Andaç – edebiyathaber.net (20 Eylül 2016)