Orhan Pamuk, her zaman kitaplarının tanıtımına önem vermiş bir yazardır. Yayın tanıtımı açısından Türkiye’de birçok ilk de onun öncülüğünde gerçekleşmiştir. Örneğin Kar romanının tanıtımı için büyük bir reklam ajansı ile çalışmasını, tüm durakların afişleri ile donanmasını, reklam filmlerini anımsayacaksınız.
Orhan Pamuk kişiliği ile değil eserleri ile bilinen bir yazar. Pop yazarlar gibi davranmıyor, fotoğrafını değil romanını satıyor, okutuyor. Nobelli bir yazar olmasını da düşünerek daha da ağır başlı davranmasını, kitabı yayımlandıktan sonra geleneksel tanıtımlarla, kitap eklerinde yayımlanan ilanlar ve birkaç söyleşi ile yetinmesini bekleyen çok okuru olduğunu biliyoruz. Hatta tanıtımda bu kadar atak olmasını garipseyen okurları da var. Ama onlar azınlıkta, çünkü Orhan Pamuk en az 300 bin okura ulaşmak istiyor. Veba Geceleri’nin ilk baskı sayısı hedefin kitabın bestseller olması olduğunu gösteriyor. Bestseller yazarı olacaksanız da oyunu kurallarına göre oynamanız, tanıtımı gereğince yapmanız gerekiyor. Ben kitabımı yazdım, o okurunu bulur, diyemezsiniz.
Orhan Pamuk da bunun bilincinde. Bestseller kitaplarda adettir, ön kapağa, kitabın adının üzerine “Newyork Times Bestseller”i yazılır. Neyse ki Veba Geceleri’nde öyle bir ibare yok. Belki de henüz İngilizcesi çıkmadığı ve ABD’de çok satmadığı için yok. Ama kitabın arka kapağında bir bestseller adayı romanla karşılaştığınızı anlıyorsunuz. Le Point, The New York Times ve Independent’ten alınmış cümleler var. “Pamuk yaşayan en büyük yazar.”, “O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci. Orhan Pamuk büyük bir romancı.” ve belki de son üç kitapta yoğunlaşan eleştirilere cevap da olsun diye; “Pamuk, en iyi kitaplarını Nobel’den sonra yazan eşsiz bir yazar.”
Salgın koşulları yazarın okurla yüz yüze buluşmasını olanaksız hale getirdi. Geniş salonlarda söyleşiler, uzun kuyruklu imza günleri hayal oldu. Dergilere, gazetelere, kitap eklerine verilecek ilanlar ise artık demode. Bu yolla okura ulaşmak mümkün görünmüyor, çünkü kitap okurunun esasını oluşturan gençler dergi, gazete almıyor, haber ihtiyacını dijital kanallardan, esas olarak sosyal medyadan sağlıyor.
Veba Geceleri’nin tanıtımı için geleneksel medya ihmal edilmedi. Orhan Pamuk söyleşilerle gazete ve kitap eklerinde yer aldı. İlanlar verildi. Kadıköy meydanında olduğu gibi dev billboardlarla duyurular da yapıldı.
Esas duyurunun ise dijital ortamda yapılması gerektiği kuşkusuz biliniyordu. Yayınevleri uzun bir zamandır dijital ortamı tanıtım için kullanıyor ve iyi sonuçlar da alıyor. Çünkü, dediğim gibi kitap okuruna en kolay dijital ortamdan ulaşılıyor. Açık ve gizli tanıtım kampanyaları bu nedenle dijital ortama kaydı. Hala kağıda basılı kitap üretseler de geleneksel, kağıda basılı medyayı hiç kullanmayan yayınevleri de var.
Orhan Pamuk’un tanıtımda öncü misyonuyla bu gelişmelerden uzak durması beklenemezdi. Ama ilk bakışta dijital ortamda kişi olarak Orhan Pamuk’un olduğunu da söyleyemeyiz. Kitap okurlarının yoğun olarak kullandığı mecralarda, twitter’da, facebook’da, instagram’da resmi hesapları yok. Orhanpamuk.com adresinde “official” yani resmi, İngilizce bir internet sitesi var ama onun da çoktandır güncellenmediği anlaşılıyor. Yine facebook’da 525 bin takipçili bir resmi Orhan Pamuk sayfası var ama o da İngilizce ve bir yıldır hiç paylaşım yapılmamış.
Dijital ortamdaki tanıtım işlerinde esas olarak Yapı Kredi Yayınları’nın hesapları kullanılıyor. Okura doğrudan ulaşmak için Instagram üzerinden yapılan canlı yayınların tercih edildiği anlaşılıyor. Yeni moda olan Clubhouse henüz bir mecra olarak değerlendirilmemiş. Youtube’da da bir canlı yayın yapılmamış gördüğüm kadarıyla.
Veba Geceleri’nin tanıtımında yenilik olarak Orhan Pamuk’un çektiği videolar var. Yazar ve kitap tanıtımında videolar, youtube’u kullanmak yeni bir yöntem değil. Orhan Pamuk’un farkı romanını 12 video ile tanıtacak olması. Bu yazıyı yazdığım sırada dördüncü video yayındaydı. 2,5 ila 4 dakika arasında videolar bunlar. Yani Orhan Pamuk bir youtuber olarak karşımıza çıkıyor.
Videolar sadece tanıtım ya da reklam amacıyla hazırlanmamış. Orhan Pamuk, kitabının tanıtılmasına önem verdiği kadar romanlarının kendi belirlediği şekilde anlaşılmasını da ister, bunu sağlamaya çalışır. Önceki romanları hakkında verdiği uzun röportajlarda “spolier” verdiği için okurlarca eleştirildiğini anımsayacaksınız. Bu videolarda romanını nasıl yazdığını, romanın geçtiği yeri nasıl planladığını, kahramanlarını resmederek tanımlamasını anlatıyor. Orhan Pamuk’un anlatımından gerçeğe çok sadık bir romancı olduğunu anlıyoruz. Tarihi bir roman yazdığı için bu gerçeklik, inandırıcılık arzusu iyice ağır basmış gibi. Neyse ki pek spolier vermiyor. Tabii gelecek 8 videoda neler anlatacak bilemiyoruz.
Peki youtube’a özel içerik ürettiği için rahatlıkla youtuber olarak niteleyebileceğimiz Orhan Pamuk başarılı mı? İzlenme sayıları bir bilgi verecektir. İlk video 12 Martta yayınlanmış 16.924 kez izlenmiş, 15 mart tarihli ikinci videonun izleyici sayısı 10.799, 19 mart tarihli üçüncü video 5.258, 26 mart tarihli dördüncü video 2351 kez izlenmiş (12 Nisan tarihi itibariyle).
Bana rakamlar biraz düşük geldi. Bunda birçok unsur etkili olmuş olabilir. Orhan Pamuk’un kendi izleyicisini oluşturmaması en önemlisi sanırım. Videolar Orhan Pamuk’un hesabından değil YKY’nin 10,300 aboneli youtube hesabından yayımlanıyor. Yani özel bir izleyici kitlesi oluşturulmadan bu işe girişilmiş. Oysa Facebook’daki paylaşım yapılmayan sayfadaki 525 bin takipçiye bakarsak youtube’da özel bir Orhan Pamuk hesabının da çok yüksek sayıda bir abone sayısı olabileceğini tahmin edebiliriz. Tabii abone olunca da yeni yayımlanan videoların bilgisi onlara otomatik olarak gelecek ve sayı gittikçe düşmeyecekti. İkinci kural yayın tarihlerinin düzenli olması. Orhan Pamuk videolarında belli bir periyot yok, aksine videoların yayın araları gittikçe uzuyor. İlk video ile ikinci arasında 3 gün varken, ikinci ile üçüncü arasında dört, üçüncü ve dördüncü arasında 5 gün var. Beşinci video ise 17 gündür yayımlanmamış. Yani izleyici sayılarının düşmesi şaşırtıcı değil. Ne gün yayınlanacağı bilinmeyen videoların takibi zorlaşmış, zaman içinde de ilgi dağılmış. Belki de Netflix gibi yapıp tüm videoları aynı gün yayına koymak daha doğruydu. Ama üç günde bir yeni video yayımlamak da bir seçim olabilirdi. Dijital ortamda tanıtım ve youtube’un doğru kullanımı konusunda uzmanların çok söyleyeceği olacaktır kuşkusuz. Ama kullanıcı gözüyle bile henüz Orhan Pamuk’un youtuber’lığın kurallarını yerine getiremediğini söyleyebiliriz.
Diyeceksiniz ki Orhan Pamuk gibi büyük bir romancının işi mi yok, youtuber olsun! Haklısınız ama eğer romanınızı videolarla tanıtma yolunu seçmişseniz ve 12 video çekmişseniz, işin hakkını da vermeniz gerekir. Ben, Orhan Pamuk’un ne yapsa mükemmel yapmak istediğini düşünenlerdenim. Veba Geceleri videolarını izlerseniz Orhan Pamuk’un roman yazarken ne kadar titiz davrandığını anlayıp bana hak vereceksiniz.
Metin Celâl – edebiyathaber.net (14 Nisan 2021)