Veri analisti Alejandro Cencerrado’nun kaleme aldığı Mutsuzluğun Savunması, Burcu Genç çevirisi ile Beyaz Baykuş Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
Mutsuzluğun Savunması bir mutluluk reçetesi sunmaktan ziyade okura rehberlik edecek bilimsel bir araç sunuyor. Çalışmalarını istatistik ve veri analizine dayandıran yazar Alejandro Cencerrado, mutsuzluğumuzun sebebini ise doğal seleksiyon sebebiyle konformist olamayan atalarımızdan aldığımız gene bağlıyor.
Memnuniyetsiz olmak için programlandığımızı ve bir şeyin keyfine varabilmemiz için ondan arada sırada yoksun olmamız gerektiğini savunan yazar, büyümekte olan akıl sağlığı bozuklukları, stres ve yalnızlık pandemisi, yeme bozuklukları veya boşanma dalgasına dikkat çekiyor.
Hayaller ve hayal kırıklıkları, sıkıntı ve heyecan, aşk ve üzüntü, mutluluk ve acının el ele olduğunu kendi teknikleriyle okura aktaran Mutsuzluğun Savunması, mutsuzluğun hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olduğunun ve öncelikle bunu kabul etmek zorunda olduğumuzun altını çiziyor.
Arka kapak yazısı:
Mutsuzluk kaçınılmazdır ama hayat her zaman bundan daha fazlasıdır.
Günlük mutluluk üzerine şimdiye dek yapılmış en uzun bilimsel çalışma. Mutluluğu ölçmek imkânsızdır…
Bu cümle size tanıdık gelebilir ancak Kopenhag’daki Mutluluk Araştırma Enstitüsü’nde yaklaşık 20 yıldır yapılan bilimsel bir çalışma mutluluğa dair inançlarınızı altüst edecek.
Veri analisti Alejandro Cencerrado, 18 yaşından itibaren kendi mutluluğunu ölçmeye başladı ve 0’dan 10’a kadar puanlayıp kaydederek gelişmiş istatistiksel cihazlarla analiz etti. Cencerrado, bu zaman diliminde finansal krizlere girip çıktı, üç farklı ülkede yaşadı, Nokia’dan akıllı telefona geçti, Corona virüs salgınına şahitlik etti, evlendi ve hamilelik testinde pozitifi gördü… Peki tüm bunlar olurken mutluluğu nasıl bir seyirde ilerledi?
Mutsuzluğun Savunması, psikoloji, sosyoloji, antropoloji gibi çok yönlü disiplinlerin iç içe geçtiği, bilimsel analizlerle insanlığın en derin özlemine yeni bir bakış açısı kazandıran şaşırtıcı bir kitap. Amaç size bir mutluluk reçetesi sunmak da değil, aksine ele avuca gelmeyen o duygunun aslında nerelerde gizlendiğini göstermek.