Bolano’nun “2666”sı birbirini tamamlar nitelikte beş ayrı kitap | Onur Uludoğan

Haziran 9, 2012

Bolano’nun “2666”sı birbirini tamamlar nitelikte beş ayrı kitap | Onur Uludoğan

I

Roberto Bolano, 15 Temmuz 2003’te öldüğünde ardında dokuz tanesi yayımlanmış on üç roman; üç tanesi yayımlanmış, dört öykü kitabı ve iki tane de şiir kitabı bırakmıştı.

Bolano’nun yaşamından geriye, bu edebi ürünlerin yanında, sonradan birçok şehir efsanesine konu olacak tantanalı bir yaşam öyküsü de kalmıştı.

Bu yaşam öyküsünü özetlemek,  pek çok doğruyla birlikte  yanlış bilgiye de yer vermek demektir.

Bunun böyle olmasına, bizzat Bolano’nun kendisi karar vermiş gibidir. Yaşarken, ortaya, bir kısmı doğru olan pek çok bilgiyi saçmış ve devamında da kenara çekilerek ortaya saçtığı bilgilerin dağılışını izlemiştir.

Bolano’nun ortaya saçtığı bilgilerden benim derleyebildiklerime göre, Roberto Bolano, 1953’te Şili’de doğmuş, on beş yaşında ailesiyle beraber Meksika’ya taşınmıştır.

1970’te Salvador Allende’nin iktidara gelmesiyle Bolano da Şili’deki sol yükselişe destek vermek amacıyla Şili’ye geçer. Ancak, 1973’te Pinochet, darbeyle iktidarı ele geçirince tutuklanır. Tutukluyken, çeşitli tesadüflerin sonucunda serbest kalır ve tekrar Meksika’ya döner.

Bolano, tüm bu süreç boyunca şiir yazmaktadır.

Şiire olan tutkusu, Şili’den Meksika’ya yaptığı ikinci yolculuktan sonra daha farklı bir hâl alır ve Mario Santiago Papasquiaro ile beraber, “Fransız sürrealizmi ile Meksika usulü Dadaizmin tuhaf bir karışımı” olarak tarif edilen, İnfrarealist Şiir Hareketi’ni başlatır.

Bolano, kısa bir süre sonra Meksika’yı terk ederek dünyayı dolaşmaya başlar ve romanlarında da kullanacağı pek çok iş tecrübesi edinerek yaşamını sürdürür.

Eroin bağımlılığı da bu dönemlerde başlar.

80’li yıllarda dünyayı gezmeyi bırakır ve İspanya’nın Katalonya bölgesinde yer alan Blanes’e yerleşir. Burada evlenir, çocukları olur ve eroin bağımlılığından kurtulmaya çalışır.

Bolano’nun edebi anlamdaki üretimi de bu dönemde artar. Şiir yerine daha çok öykü ve roman yazmaya başlar. Bu dönemde yazdığı, Los detectives Salvages (Vahşi Hafiyeler, Metis Yayınları, 2007)  ile dünya çapında tanınan bir yazar haline gelir. Bu eseriyle İspanyol dilinde yazan yazarlara verilen, en önemli ödül olan Romulo Gallegos ödülüne layık görülür.

Ancak bu dönemde sağlığı da hızla bozulmaya başlar ve karaciğeri iflas eder. Karaciğer nakli için sıra beklediği günlerde de vefat eder.

Son yıllarını, adeta ölümle yarışırcasına geçirir ve artık başyapıtı olarak kabul edilen 2666’yı neredeyse tamamlar.

Burada “neredeyse tamamlar” ifadesini kullanıyorum çünkü ölümünün ardından yapılan yorumlarda, eğer Bolano yaşasaydı, 2666’da biçimsel bazı düzeltmeler yapardı, görüşü dile getirilmektedir.

2666, yazarının ölümünün ardından 2004 yılında İspanya’da, 2008’de İngilizce ’ye çevrilerek ABD’de ve 2009’da da İngiltere’de yayımlanır.

Bu tarihten sonra da Bolano ve 2666 adeta bir efsaneye dönüşür.

2666, 21. Yüzyılın ilk başyapıtı olarak adlandırılır.

Kitabın,  Türkçe ’ye kazandırılıp yayımlanması ise, Şubat 2012’de gerçekleşir.

2666’yı, Zeynep Heyzen Ateş dilimize kazandırır. Ateş, Roberto Bolano’ya hayranlığını hemen her fırsatta dile getiren bir çevirmen olarak, bu son derece zor olan kitabı, ciddi bir emek harcayarak iki yılda çevirebilmiş. Kitabın sonuna koyduğu sonsöze bakarsak, Bolano’nun dil ve anlatım özelliklerine sadık kalarak yapmış çevirisini.

 II

2666’yı eline alan bir okurun ilk düşüneceği şey, doğal olarak, kitabın adının neden 2666 olduğudur.

Elimizde 2666’nın bir tarih olduğu dışında pek bir bilgi yok. 2666, Bolano’nun kullanmayı sevdiği bir rakam olmalı ki daha önce yazdığı eserlerinde de bu rakamı kullanmış.

Örneğin,

Türkçe ‘ye çevrilmeyen Amulet’te, Guerrero Caddesi’ni, 2666 yılındaki bir mezarlığa benzetir.

Vahşi Hafiyeler’de ise, “Cesárea 2600 civarında bir yıldan bahsediyordu; iki bin altı yüz bir şey…” cümlesi yer alır.

Romanın, ilk baskısına önsöz yazan, Ignachio Echevarria, Bolano’nun 2666’yı yazarken aldığı notlarda kitapta gözle görülmeyen, gizli bir odak noktasından bahsettiğini, dile getirir ve 2666 yılının bu gizli odak noktası olabileceği savını ileri sürer.

 III

2666, birbirini tamamlar nitelikte ama ayrı ayrı da okunabilecek beş ayrı kitaptan oluşur.

Bunlar:

I. Eleştirmenlerle İlgili Bölüm  (13-198 arası; toplam, 185 sayfa)

II. Amalfitano’yla İlgili Bölüm (199-276 arası; toplam, 77 sayfa)

III. Fate’le İlgili Bölüm (279- 414 arsı; toplam, 135 sayfa)

IV. Suçlarla İlgili Bölüm (415-709 arası; toplam, 294 sayfa)

V. Archimboldi’yle İlgili Bölüm (711-985 arası; toplam, 274 sayfa )

 Kitabın, birinci bölümünde, kim olduğu tam olarak bilinmeyen Benno von Archimboldi isimli bir yazarı arayan Avrupalı dört akademisyenin hikâyesi anlatılır.

Kitabın ikinci bölümünde ise, ilk bölümdeki dört akademisyenin Santa Teresa’da tanıştıkları bir diğer akademisyen olan Amalfitano’nun hikâyesi anlatılır.

Kitabın üçüncü bölümünde, ABD’den Santa Teresa’ya bir boks maçının haberini yapmak üzere giden Oscar Fate isimli bir gazetecinin hikâyesi anlatılır.

Dördüncü bölüm, Santa Teresa’ya bir kâbus gibi çöken ve uzun yıllar boyunca devam eden cinayetleri konu alır.

Son bölümde ise, Benno von Archimboldi’nin hikâyesi ile beraber, diğer bölümlerde ucu açık bırakılan kimi noktalar aydınlığa kavuşturulur.

Yukarıda dört paragrafla yapmaya çalıştığım özet, kuşkusuz yaklaşık bin sayfalık bir kitabın yanında karikatür düzeyinde kalmaktadır.

Çünkü Bolano, kitabını adeta bir ağ gibi örmüştür ve bu ağın başlangıç ya da bitiş noktasının olduğunu varsaymak mümkün değildir.

2666’nın odak noktasını Santa Teresa’da işlenen cinayetler ve Benno von Archimboldi oluşturur.

Suçlar, kitabın tüm bölümlerinin adeta oluşturucu ögesi gibidir. Bir yandan kitabın her bir bölümünün merkezini oluşturan olaylar anlatılırken diğer yandan da cinayetler art arda işlenmeye devam eder.

Kitabın dördüncü bölümünün merkezini de zaten bu cinayetler oluşturur. Bu bölümde yüzlerce kadının hayat öyküleriyle beraber ölümleri de bize titiz bir polisiye yazarının kurgusuyla sunulur.

Kitabın beşinci bölümünde de Benno von Archimboldi’nin yaşamı tüm detaylarıyla okura anlatılır.

Ancak, tüm bu anlatılanlar ekseninde kitabın okurlarının akıllarındaki tüm sorulara cevap bulduklarını söyleyemeyiz. Bolano, kasıtlı olarak tüm bölümlerin ucunu açıkta tutar ve bir kuyumcu titizliğiyle işlediği romanının tamamlanmasını okurların zihnine bırakır.

2666 bu yönüyle okurların “Katharsis” (arınma ya da rahatlama) duygusu yaşayabilecekleri bir roman değildir.

2666’da, Avrupalı dört akademisyenin ve Benno von Archimboldi’nin yanında, Amalfitano, Fate, Juan De Dios Martinez, Harry Magana, Klaus Hans, Hans Reiter, Ansky, Ivanov, Bubis, Barones Von Zumpe, Lotte Reiter gibi ana karakterlerle beraber yaklaşık üç yüz kadar karakterin öykülerini okuruz.

Bolano’nun dehası da bu karakterlerin bize sunulması sırasında ortaya çıkar.

Bolano, 2666’da bize yalnızca kahramanlar anlatmaz, olaylar, Londra, İspanya, İtalya, Fransa, New York, Almanya, Rusya, Romanya ve tabi ki Santa Teresa gibi şehir ve ülkelerde yaşanır. Kitap boyunca bu şehirler ve ülkeler de adeta canlı birer varlık olarak bize sunulurlar.

Bolano, 2666’da yarattığı yüzlerce karakterin yanına onları tamamlayan kitaplar da ekler.

2666’da, benim tespit edebildiğim, yirmi beş kadar kitaptan bahsedilir. Bu kitapların yirmi kadarı Benno von Archimboldi’ye aitken, diğerleri öyküsü anlatılan kahramanların yaşamlarında derin izler bırakan eserler olarak bizlere sunulur.

2666’nın bölümlerini kronolojik olarak incelediğimizde,  tüm anlatıyı kapsayan bölümün beşinci bölüm olduğunu görürüz.

Beşinci bölümde olaylar,  Benno von Archimboldi’nin yaşamına paralel olarak neredeyse tüm yirminci yüzyılı kapsayacak şekilde anlatılır.

Kitabın dördüncü bölümü ise, on yıllara yayılan cinayetlerle beraber, kitabın en geniş zaman aralığına sahip ikinci bölümüdür.

Kitabın, birinci, ikinci ve üçüncü bölümleri ise 2666’nın zaman çizelgesindeki diğer boşlukları doldurmamıza yetecek şekilde yazılmışlardır.

 IV

Yukarıda, Bolano’nun adeta alternatif bir evren gibi tasarladığı romanıyla ilgili genel bilgiler vermeye çalıştım. Kuşkusuz, bu bilgilerin sınırlarını biraz daha genişletebilirim fakat bunu yapmam halinde kitabı edinmeye hazırlanan okurların, okuma zevklerinin zedelenmesine neden olacak ipuçlarını ortaya serme riski doğabilir.

Son olarak, zor gibi görünen ancak, yeterli vaktin ayrılmasıyla inanılmaz bir okuma zevki vaat eden 2666’yı, tüm okurlara öneriyorum.

 

Ek: Türkçede Roberto Bolano

Vahşi Hafiyeler, Roman, Çeviren: Peral Beyaz CHARUM, Metis Yayınları, 2007, 632 sayfa

Uzak Yıldız, Roman, Çeviren: Zerrin YANIKKAYA, Metis Yayınları, 2008, 136 sayfa

Katil Orospular, Öykü, Çeviren: Peral Bayaz CHARUM, Metis Yayınları, 2010, 200 sayfa

2666, Roman, Çeviren: Zeynep Heyzen ATEŞ, Pegasus Yayınları, 2012, 992 sayfa

 Onur Uludoğan – edebiyathaber.net (9 Haziran 2012)

Yorum yapın