Bolonya Kitap Fuarı’nın ardından | Rıza Oylum

Nisan 20, 2017

Bolonya Kitap Fuarı’nın ardından | Rıza Oylum

İtalya’nın Bolonya şehri, 1963’ten beri her yıl çocuk kitapları fuarına ev sahipliği yapıyor. Dünyanın dört bir yanından binlerde katılımcı bu fuarda bir araya geliyor. Ben de bu yıl 3-6 Nisan tarihleri arasında yapılan fuardan önemli deneyimler kazanarak döndüm.

bolonya logoÇocuk kitaplarının, illüstrasyon dünyasının, çocuklara yönelik teknolojik her türlü materyalin mabedi olan Bolonya Kitap Fuarı’nda; yeni trendleri, farklı projeleri, alternatif baskı imkânlarını ve tabi ki dünyanın farklı yerlerinden katılan çocuk yayıncılarını görmek mümkün. Dünyada farklı yayıncılık fuarları var. Sözgelimi Frankfurt Kitap Fuarı ve Londra Kitap Fuarı dünya yayıncılığının lokomotif fuarları… Ancak çocuk kitapları özelinde dünyadaki en önemli fuar Bolonya Çocuk Kitapları Fuarı’dır.

Ülkeler Bolonya’da boy gösteriyor

Fuarda yayınevleri kadar ülkelerin stantları da oldukça önemli bir çekim merkezi oluşturuyor. Bu yıl özellikle Güney Kore, adeta Bolonya’ya çıkartma yapmış haldeydi. Oldukça geniş stantları ve çok sayıda çekici kitaplarıyla Koreliler çocuk yayıncılığında birkaç adım önde olduklarını gösteriyorlar. Genel olarak çok sayıda Uzakdoğu ülkesi vatandaşını fuarda görmek olası. Japonlar da birçok yayıneviyle fuarda temsil ediliyorken ülke stantları oldukça mütevazıydı. Çin merkezli stantlarsa kitap projelerinden ziyade çoğunlukla matbaa hizmetleriyle kendilerini ifade ediyorlardı. Hong Kong standındaki çeşitliliği de belirtmekte fayda var. Tayvan ülke standı da Çin anakarasından farklı olarak orijinal kitap projeleri ve çeşitli teknolojik ürünlerle meraklılarını bekliyordu. Orta Avrupa ve Balkan ülkelerinin stantları mütevazı, küçük bölümlerde kendilerini temsil etmişler. Avrupa ülkelerinin stantlarında en ilgi çekeni kuşkusuz İspanya’nın Katalan bölgesini temsil eden Books in Catalan standıydı. Birçok ülkenin ekonomi yaparak bez çanta dağıtmadığı bu yıl Katalanlar kızıl ve üstünde kocaman Catalan yazan çantaları katılımcılara dağıttılar. Nordik ülkeleri standı da özellikle yenilikçi çizimleriyle göz dolduran yayınevlerine ev sahipliği yapıyordu.  Türkiye standı ise belli yayınevlerine angaje olmuş bir görünüm veriyordu.  Çeşitlilikten yoksundu.

Yayıncı-illüstratör buluşmaları

Kitap karakterleri, özgün afişler ve çok çeşitli tasarlanmış yayınevi stantlarıyla Bolonya yaratıcılığın endüstriyle buluştuğu bir fuar. Bu çeşitlilik içinde ülke stantlarından daha büyük cazibeyi yayınevi stantları oluşturuyor. Fuarda gördüğüm en güzel yayınevi tasarımı İngiltere’nin köklü çocuk kitapları yayıncılarından Usborne Publishing’in ağacın dalları olarak tasarlanmış standıydı.

Bolonya Kitap Fuarı’nın en orijinal tarafı çizerler için de önemli bir fırsat sunuyor olması. Özellikle genç çizerler yayınevlerinin belirlediği saatler arasında kendi portfolyolarını yayınevi yetkililerine doğrudan sunabiliyorlar. Birçok yayınevinin önünde illüstratörlerin oluşturduğu uzun kuyrukları görmek olasıydı. Ayrıca fuar girişinde yer alan duvarlarda da illüstratörlerin çizim örneklerini ve iletişim bilgilerini görebiliyorsunuz. Ayrıca yapılan yarışmalarda ödül alan çizimler de çok sayıda fuar bölgesinde sergilenerek farklı çizim yaklaşımları görülebiliyor. Fuar sayesinde dünya yayıncılığının çocuk kitapları için nereye doğru evirildiğini, nasıl çizimlerin daha fazla tercih edildiğini görmek mümkün.

Açık salonlar, ferah holler

Konferans ve yazar söyleşileri de kalabalıktan uzak kapalı odalarda değil, salon geçişlerinde hazırlanmış açık ortamlarda yapılıyor. Böylece farklı bir salona geçerken yeni bir yazara kulak kabartabiliyor ya da farklı bir konunun tartışmasına konuk olabiliyorsunuz.

Önceden alınmış randevularla bir koşuşturma içinde görüşmeler yapılıyor olsa bile salonlarda dolaşılırken gözünüze takılan bir kitap için de yayınevi yetkilileriyle hemen oracıkta görüşme yapma imkânınız var. Böylece dünyanın bir ucundaki bir projeyi ülkenize getirme şansı elde ediyorsunuz.

Son yıllarda çocuk kitaplarında özellikle matbaa olanaklarının da gelişmesiyle belli yerleri kesilerek çeşitli figürler elde edilen kitapların ve telefonlar için üretilen aplikasyon çalışmalarının hız kazandığını söylemek mümkün.

Ortaçağ’dan kalma masalsı bir şehir

Bolonya, Frankfurt gibi iş dünyası üstüne oluşmuş bir şehir değil. Ortaçağ’dan kalan bozulmamış bir mimariye sahip. Fuar dışında sokaklarını keşfe çıkmak da son derece keyifli… Heybetli binalar, geniş caddeler, alabildiğine büyük meydanlar ve her bir köşede sizi bekleyen heykeller Bolonya’nın karakteristik özelliği haline gelmiş durumda. Sokakların dört bir yayında park edilmiş bisikletlerse İtalyanların pizza ve makarnayla beslendiği halde neden çoğunun zayıf ve sağlıklı göründüğünün kanıtı gibi.

Bütün caddelerde irili ufaklı yayılmış olan kitabevlerinden de bahsetmek gerekiyor. Kitapevlerinin hayatımızdan silinmeye yüz tuttuğu şu zaman aralığında özellikle İstiklal Caddesi’nde kaybolan kitabevlerini de hatırladıkça kitabın hayatın içinde nefes aldığı coğrafyaları gördükçe tarifi zor bir hüzün çöküyor insana. Muhafaza etmenin, ranttan, para hırsından ziyade yaşam kültürünü önemsemenin, cisimleşmiş hali olan Bolonya görülmesi gereken bir şehir. Kitap fuarı gibi keyifli ve bol koşuşturmalı bir zamanda olsa bile görmek ufuk açıcı.

Rıza Oylum – edebiyathaber.net (20 Nisan 2017)

Yorum yapın