Anna Williamson’ın “Kaygıyla Başa Çıkmak” adlı kitabı Timaş Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Anna Williamson dışarıdan bakanların hayranlıkla izlediği, başarılı bir TV programcısı iken bir gece o anda sebebini bilmediği bir panik atak krizi geçirir ve hayatında yeni bir dönem başlar.
Kalp çarpıntıları, sırılsıklam avuç içleri, bunaltı, nefes darlığı ve pek çok fiziksel ve psikolojik semptomla ilerleyen süreç bugün çok sayıda insanın bu türden sıkıntılarına derman olan bir kimliğe dönüşür.
Kaygıyla Başa Çıkmak işte böyle bir kitap. Tam bir damdan düşenin halinden anlama hikâyesi.
Terapist Anna Williamson, klinik psikolog Dr. Reetta Newell’in de katkılarıyla, çeşitli kaygılardan ve panik ataklardan mustarip kişilere uygulaması kolay bir rehber sunuyor. Sık sık kendi anksiyete öyküsüne yaptığı atıflarla empati ve ümit düzeyi son derece yüksek bir bakış açısı ortaya koyuyor.
Anksiyetenin ilk belirtilerinden başlayarak panik atakla ya da sosyal fobiyle mücadelede her adımda yanınızda olacak pratik önerilerle nasıl daha iyi bir hayat sürebileceğinizi ve panik atak kapınızı çaldığında özgüveninizi nasıl geri kazanabileceğinizi öğrenmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız.
Kitaptan Alıntılar
* Bu kitap benim ruhsal sıkıntıların utanç verici olduğu düşüncesine başkaldırım, bu konuların açıkça konuşulabileceğini gösterme ve herkesi kendi ruh sağlığını ciddiye almaları konusunda cesaretlendirme girişimimdir. Umuyorum ki siz de bu satırların arasında yardım, tavsiye, destek ve kabuller bulacaksınız.
*Anksiyete bozukluğu yaşamamış olsaydım, şimdi olduğum kadar mutlu ve yaşadıklarımdan hoşnut olamayacağımı düşünüyorum.
* O GÜN, bir yandan uykusuzluk ve anksiyete ile başa çıkmaya çalışırken bir yandan da adeta bıçak gibi göğsüme saplanan ağrılar ve bulanık zihnim yüzünden yorgun düşmüştüm. Adeta sürünerek kendimi yeni bir çekim için güç bela stüdyoya attığımı hatırlıyorum, derken içimde bir patırtı koptu ve aylardır içimde tutmak için savaş verdiğim gözyaşlarım adeta bir su bendini kırıp taştı. Birdenbire ağlamaya başladım, öylece durmaksızın ağlıyordum. Bu rahatlama anının yaşanması için ise yanımdan geçen bir iş arkadaşımın endişeli bir ifadeyle, ‘Anna, sen iyi misin?’ diye sorması yeterli olmuştu. Bu küçücük soru cümlesiyle birlikte adeta bir anahtar, aylardır içimde tuttuğum endişelerimin, üzüntülerimin, içimde yeşerttiğim kuşkularımın ve kaygılarımın kilidini açıvermişti. Aman Tanrım! Tüm bu duyguların ortaya saçılmasına izin vermek bana gerçekten iyi gelmişti…
* Anksiyete ile başa çıkmaya çalışıyorsanız, kendinizi tükenmiş hissedersiniz, şalteriniz atmak üzere demektir. İşin kötüsü, bu anlık bir duygu durumu da değildir, sürer gider… Böyle hissederken, önemli bir okumaya odaklanmak, işinize devam etmek gerçekten çok zordur. Böyle zamanlarda sadece size yardımcı olacak destek sözcüklerini duymak istersiniz. Aslında ihtiyaç duyduğunuz, anksiyetenin uyandırdığı berbat ve insanı güçsüzleştiren duyguları tecrübe etmek ve bunları hafifletmek için birkaç ipucu ve tekniktir. Anlaşıldığınızı, dinlendiğinizi ama her şeyden önce ‘normal’ olduğunuzu hissetmeye ihtiyacınız vardır…* Kendinize her gün şu soruyu sorun: ‘Bugün nasıl hissediyorum?’… Ve içinizdeki oto pilot bu soruya ‘İyiyim!’ cevabını yapıştırmadan önce siz kontrolü ele alın ve olabildiğince dürüstçe ve içtenlikle cevap verin.
* Hislerimizin farkına varıp onları anlamaya başladığımızda, hayatımızda neyi nasıl değiştirebileceğimizi ya da kendimizi en tepeye yaklaştırmak için neyi, nasıl farklı bir gözle görmemiz gerektiğini keşfetmeye başlarız.
edebiyathaber.net (4 Mayıs 2021)