Bu hikâyenin masumu kim? – Paranoyak  | Caner Almaz

Nisan 12, 2025

Bu hikâyenin masumu kim? – Paranoyak  | Caner Almaz

Nicola Sanders’ın kaleme aldığı Paranoyak, psikolojik gerilim türünün klasik öğelerini barındıran beklenmedik dönüşleriyle okuyucuyu şaşırtmayı başaran bir eser.

Son dönemde dijital platformların sıklıkla yatırım yaptığı türlerden birisi psikolojik gerilim ve bu gerilimden doğan polisiye temelli hikâyeler olduğun yadsıyamayız. Özellikle Nordic polisiyelerinin tüm dünyaca sevildiği ve bu tarzda benzer işlerin üretilmeye başlandığını da gözlemliyoruz. Netflix’in Harlan Coben romanlarını mini diziler olarak uyarlaması, bu türe yönelen ilginin en belirgin göstergesi, diye düşünüyorum. Hal böyle olunca kaleme alınan yeni kurmacalarda da psikolojik gerilim türü yadsınamaz bir dayanak oluyor.

Nicola Sandlers’in kaleme aldığı Paranoyak da bu türde bir hikâyeyi önümüze getiriyor. Son dönemin sıklıkla dillendirilen ve işlenen bir başka koşunu olan gaslihting de karakter temellendirilmesinde kullanılmış halde. Üstelik saplantılı karakterin bunu kullanışı okurun sinirlerini hoplatacak derecede iyi işlenmiş.

Romanın merkezinde, yeni doğum yapmış Joanne ve kızı Evie ile birlikte kırsal bir malikanede yaşayan mükemmel görünen bir aile var. Richard ile mutlu bir evlilik sürdüren Joanne’nin hayatı, kocasının eski evliliğinden olan kızı Chloe’nin aniden çıkagelmesiyle alt üst oluyor.

Hikaye günümüzden bir açılış sekansıyla başlıyor: Joanne, bebeği Evie ile bir şeyden kaçarken görülüyor. Bu sahne, okuyucunun aklında “neden kaçıyorlar?” sorusunu uyandırarak merak duygusunu harekete geçiriyor. Sanders, sonrasında bizi üç hafta öncesine götürerek olayların nasıl bu noktaya geldiğini anlatmaya başlıyor.

Hemen sonrasında karakterlerimizin tanışma hikâyesini okuyoruz. Joanne ve Richard’ın nasıl bir araya geldiğini öğreniyoruz. Emlakçı olan Joanne, nişanlısıyla beraber ev gösterdiği Richard’ı zamanla yakından tanıyor. Nişanlısının olmadığı bir ev ziyaretinde bodrumda kapalı kalan ikili, Richard’ın kahramanca tavrıyla kurtuluyorlar ve bu ikili arasında bir ortaklık ve yakınlık doğuruyor.

Telefonlaşıyorlar, görüşmeye başlıyorlar, yemeğe çıkılıyor, Richard nişanlısından ayrılıyor. Aralarındaki yaş farkına rağmen Joanne evliliğe ikna oluyor. Hatta bir çocukları oluyor. Evie, kırsalda, şehir hayatından oldukça uzak bir kır evinde doğuyor. Joanne çocuğuyla ne yapacağını bilmez vaziyette, her şeyden ve herkesten uzak bir yaşamın içinde adeta hapsolmuş bir halde buluyor kendini.

Kitap ilerledikçe Joanne’nın annesiyle olan bağını da görüyoruz. Annesinin onun doğumu sonrasında aşırı ama çok aşırı korumacı tavrından haberdar oluyoruz.

Yarı zamanlı olarak işe başlama fikri Joanne’ı heyecanlandırıyor, hemen bakıcı bulma arayışına giriyor ancak Richard’ın önceki evliliğinden olan kızı Chloe çıkageliyor. Yolladığı mektup halihazırda Joanne’ı huzursuz etmişken bir de onlarda kalmaya gelmesi ve bakıcı yerine Evie’ye bakma teklifi Richard tarafından büyük bir mutlulukla karşılık buluyor. Joanne ne derse sesini duyuramıyor. Kendi evindeki hapisliği başına bir gardiyanla taçlandırılmış oluyor.

Biraz önce bahsettiğim gibi gaslighting konusu ustaca işlenmiş. Chloe, babasının yanındayken tatlı ve masum davranırken, yalnız kaldıklarında Joanne’e karşı tehditkar ve küçümseyici bir tavır sergiliyor. Bu çifte kişilik, Joanne’i yavaş yavaş kendi akıl sağlığından şüphe duymaya itiyor. Ancak romanın ilerleyen bölümlerinde asıl gaslighting’in sadece Chloe tarafından değil, Richard tarafından da yapıldığını fark ediyoruz. Richard, Joanne’i kırsal kesimde izole bir hayat sürmeye ikna eden, çalışma fikrini desteklemeyen ve kızı Chloe geldiğinde neredeyse her konuda onun tarafını tutan manipülatif bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Sanders, Joanne’nin geçmişine dair ipuçları vererek karakterin güvenilirliğini de sorgulamamızı sağlıyor. Joanne’nin annesinin aşırı korumacı davranışları nedeniyle akıl sağlığı sorunları yaşadığını öğrenmemiz, onun algılarının ne kadar güvenilir olduğu konusunda şüphe uyandırıyor. Bu da romanın en büyük gizemi haline geliyor: Chloe gerçekten tehlikeli bir karakter mi, yoksa Joanne annesinin izinden giderek paranoyak mı oluyor?

Paranoyak’taki karakterlerin derinliği açısından bazı ufak eleştiriler yapmak aşırı olmayacaktır. Joanne zeki bir karakter olarak kurgulanmasına rağmen, zaman zaman mantıksız kararlar alıyor ve bu durum karakterle empati kurmayı zorlaştırıyor. Chloe ise çoğunlukla tek boyutlu bir kötü karakter olarak resmediliyor ki bu, psikolojik gerilim türünün karmaşık karakter yapılarına olan ihtiyacını tam olarak karşılamıyor. Richard’ın konumu ve karakteriyse, okur nezdinde en büyük payeyi alacak yerde sanırım. Ağır konuşabilirim, konuşmuyorum.

Kitabın sonlarına doğru hikâyenin aldığı ivme, okurunu ele geçirmeyi başarıyor. Gerilim, psikolojik gerilim seviyorsanız etkilenmemeniz mümkün değil. Sürükleyice ve gayet görsel bir anlatım var romanda, adeta bir film izliyormuş hissi veriyor ve tekrar dönüp okumak isteyeceğiniz türden bir hikaye sunuyor.

Paranoyak, klişeler barındırsa da (ki klişe, çalıştığı ve okuru hikâyeye adapte ettiği için bence dozunda kullanılmalıdır) heyecan verici bir psikolojik gerilim romanı. Okuması kolay, gerilmeniz garanti ve sürükleyici bir okuma deneyimi yaşamak isteyenler için ideal. Sanders, gaslighting temasını başarıyla ele alırken, psikolojik gerilim severlerin beklentilerini karşılayan ve yer yer aşan bir hikaye anlatmayı başarıyor.

edebiyathaber.net (12 Nisan 2025)

Yorum yapın