“Ben bir müzisyenim. Çocukken daktilom ve viyolam en iyi arkadaşlarımdı.” diyor Göknil Genç ve çocuklar için müzikle edebiyatı birbirini besleyen iki nehir gibi birleştirip akıtıyor kitaplarının sıcak sularına.
“Küçük bir böcekken müziğin içinde olabilmeyi hep çok istedim. Sizler gibi çalgıları bu kadar küçük yaşta tek tek tanıyabilme şansım olmadı. Ama size tanıtma şansını kendime, ben yarattım. Siz belki müziği meslek olarak seçmeyebilirsiniz ama müziği hayatınızda tutmaya bakın. Onsuz geçmesin hiçbir gününüz. Çünkü müzik size, sımsıcak bir yaz günü özlediğiniz yağmuru yağdırabilir. Çayırın bir köşesinde dururken yeryüzünün taaa diğer ucundaki bir nehrin sesini duyurabilir. Özlediğiniz büyükannenizin kanat sesini getirir size. Bir dostun şarkısını mırıldanır belki de. Müzik gereklidir. Müzik bunu yapabilir. Sizin için resim de olur, şiir de.”
Böcek Orkestrasının Muhteşem Sınıfı dizisinin bu ikinci kitabında Böcekistan’ın müziğe ve öğrenmeye doyamayan yavru böcekleri her derste farklı bir enstrüman tanımaya devam ediyor. Bu kez de programlarında üflemeli ve vurmalı çalgılar var.
Üstelik yazar meraklı okurlar için her şeyi düşünmüş: kitabın sonunda onları bekleyen bir müzik sözlüğü ve dinleme önerileri bulacaklar.
Göknil Genç’in kendi dilinden…
“Müzik ve edebiyat dolu bir evin içine doğmak ise en büyük şansım. Çocukken en büyük hayalim, kedilerle konuşabilmekti. Bir de uçan süpürgemle dünyayı gezmek. İlk yazdığım masalları anneannemin menekşeleri dinledi. Büyüdüğümde ise yazarlık serüvenim Sihirli Mozart’la başladı. Ardından çocuklar için bir tiyatro oyunu ve Emekli Vagon geldi. Şimdi yazılmayı bekleyen pek çok hikâyem var. Artık okuyucularım yalnızca menekşeler değil. Uçan süpürgem yok ama söylediklerimi anlayan, benimle konuşan, yazdığım sayfaların üzerine serilip yatan Simit isminde kocaman bir kedim var.”
edebiyathaber.net (29 Mayıs 2014)