Hava mı sıcak, yaşam mı zor? Yaşam yorduğu için mi bu kadar sıcak hissediyoruz yoksa sıcak olduğu için mi yaşam bu kadar yoruyor? Birbiriyle bağlantısı vardır mutlaka diye düşünüyorum. Yine de geçmişle kıyaslananınca tüm dünya zor bir dönemden geçiyor gibi. Kendi adıma şunu söyleyeyim ki; bugünü yaşamaktan vazgeçtim bir süredir. Hep yarına odaklıyım. Yaşam denilen payıma düşen bu süreçte bugünümü yitirsem de çocuklarım için yarını düşünmek zorunda hissediyorum. O beklediğim yarınlar son iki buçuk yıldır hiç gelmedi ama illaki gelecektir. Ya da gelmeli!
İki buçuk yıldır tüm olumsuzluklara rağmen hiç düşürmeden devam ettirdiğim okuma-yazma tempom da sekteye uğramaya başladı artık. Her ne kadar yılgınlık yok mücadeleye devamı şiar edinsem de itiraf ediyorum, tükeniyorum artık. Zaman zaman sorguluyorum da tüm bunlar ne için diye. Elbette hepsinin odağında çocuklar(ım) var ama işte o soru geldi kafamın içine oturdu. Tüm bunlar ne için?
Öte yandan da sorular-sorgulamalar bitmez işimize bakalım demekten alamıyorum kendimi. Her ne kadar zorlansam da… Sanırım bu süreçte biraz daha eğlendiren, keyifle okunacak kitaplara ihtiyacım var. Bir süredir rafta bekleyenler arasından buldum onlardan birini. Hayalkurdu tarafından yayımlanan “Sihir Sınavı” beni aldı birkaç saat başka bir aleme götürdü. Dönüp dolaşıp tekrar buraya bağlasa da karakter odaklı bir okumayla zihnimi boşalttı, diyebilirim. “Sihir Sınavı” Norveç Çocuk Edebiyatı’ndan genç olarak tanımlanabilecek bir yazara ait. Elin Viktoria Unstad’a. Yazarın üçüncü ama ilk çocuk kitabı.
Arka kapaktan soruyor kitap; “Hiç sihirli değnek gördün mü?” diye. Devam ediyor sonrasında. “Hayır mı? Henry de görmemişti. Ta ki PUF sesini duyup Vim’le tanışana kadar. Ülkemiz çocukları Vim’le ilk defa tanışacak olsalar da ebeveynlerinden Alaaddin masalını dinleyenler için yadırgatıcı bir karakter olmayacaktır. Sihir Sınavı, haylaz peri Vim’in Valmoriana’daki sihir sınavı ve Henry’nin yapboz yarışmasında verdiği sınavla ilgili olduğu kadar çocuklarının ilgi alanlarını, yeteneklerini keşfetmekte zorlanan ebeveynlerin ebeveynlik sınavıyla da ilgili bir kitap.
Kitabın zamanlaması benim için iyi oldu çünkü bunaldığım bir dönemde yüzümü güldürdü. Genel olarak da bakarsak konu edilmesi için uygun bir zamana denk düştü. Nedeni ise hem ilköğretim hem de ortaöğretim öğrencileri için önemli birer basamak olan bir üst kademe eğitime tercih dönemi. Şu an milyonlarca evde kafalar karışık, yeni dönem için neler yapılacağı ya da yapılması gerektiği düşünülüyor/tartışılıyor. Ebeveynleri tarafından tercih konusunda özgür bırakılanlar rahattır ama ya diğerleri? Geleceği için güç savaşı verenler için durum kötü! Bu tür konular genel olarak çocuk kitaplarında ele alınsa da ebeveynler için rehber niteliğinde kitaplar da olmalı. Ne kadar okunur bilemem ya da okunsa da etkisi olur mu tartışmaya açık bir konu. Biz bu işin eğitimini alan ve de verenler olarak bile kendimizi kontrol etmekte güçlük çekerken…
Sihir Sınavı’nda da Henry’nin böyle bir sınavına tanıklık ediyoruz okurken. O dünya yap-boz şampiyonasını hedeflerken ailesi kayak gezilerine götürmek ve kayak yapmasını istiyor. Onun yap-boz alışkanlığını gereksiz ve zihin geliştirmeyecek bir etkinlik olarak görüyorlar. Okurken şunu da düşündüm açıkçası. Bu tarz davranışlar sadece Türk aile yapısında görülmüyor demek ki. Öyle ya oralarda bu tür sorunlar yoksa neden dert edinip yazsınlar ki?
Henry Bronken’in resimlediği, Ayça Akça Akkoç’un dilimize çevirdiği Sihir Sınavı şu dönem için iyi bir kitap oldu benim için. Eğlendirirken düşündürdü. Ebeveynlik tutumumu yeniden gözden geçirmemi de sağladı ki, sözümü bitirirken şu dönem için zaten bu şekilde davrandığımı da ifade edebilirim rahatlıkla. Yani bu sınavdan geçtik biz.☺
edebiyathaber.net (25 Temmuz 2022)