Bu sıralar kıyıda kalmış yazarların kitapları arasında kayboluyorum diyebilirim. Çok güzel öyküler ve şiirler arasında zaman nasıl geçiyor farkında bile değilim. Burak Bilgehan Özpek’in Ka Kitap’tan çıkan ‘‘Ot’’ isimli öykü kitabı da bahsettiğim türden bir kitap. Bu kitabı okurken henüz tarif edemediğim bir özlem çeşidi ortaya çıktı. Kitapta özellikle Ayşeli öykülerde yaşadığım anın anlamsızlığından mı yoksa geçmişte var olmuş ama şimdi olmayan şeylerden mi bilmiyorum, iç burkan ve can yakan anlar yaşadım.
Kitapta beş farklı öykü yer alırken maziye gideceğiniz öyküler ‘‘fukaralık oyunu’’ isimli öyküyle başlayıp ‘‘Ayşeli öykülerle’’ devam ediyor.
Lojmanda yaşamış çocukların farklı annelerden farklı kardeşleri olur ve akşam ezanı okununcaya kadar o aile çekirdek aile olamaz hiç. Lojman çocukluğu ortak bir kader yaşatır insana. Âşık olmaktan tutun da çocukken başa gelebilecek her şey aynıdır lojmanda. Bu hikâyelerde lojmanın en saf hallerine tanık oluyorsunuz. Kitapta yine dikkat çeken bir ayrıntı daha var geçmişe dair… ‘‘İdare günleri’’ diyorum ben o zamanlara… Fukaralık kelimesi haksızlık olur belki ama herkesin bir şeylerden kıstığı, idare ettiği dönemlere dair güzel cümlelerle ve kısa olaylarla karşılaşıyorsunuz. Hikâyenin bazı bölümlerinde geçen ailenin somyalı, kırlentli evlerine misafir olup televizyon izliyor buluyorsunuz kendinizi kimi zaman…
Tabii lojman dedik, çocukluk dedik ama en az onlar kadar saf duyguların anlatıldığı bir de aşk hikâyeleri var. Özpek, kitabın ismini aldığı ‘‘Ot’’ isimli öyküde de bir bitkinin bir insana ‘‘tutkulu bağlılığını’’ güzel bir kurguyla anlatırken ‘‘Ayşe’nin duvarı’’ isimli öyküyle aşka çok yaklaşıp ama dokunamamayı yaşatıyor. Ara ara dünyadaki politik kırılmaların da serpiştirildiği hikâyelerde geçen ailelerin de tüm mutlu ailelerle benzer özelliklere sahip olduğunu bir kez daha görüyoruz. ‘‘Ayşe’nin Duvarı’’ isimli öyküde veda ettiğiniz çocukluk aşkının ‘‘Ayşe’nin Baharı’’ isimli öyküde yeniden karşınıza çıkmasına sevinseniz de yine iç burkan detaylara şahit oluyorsunuz.
Yazar oldukça akıcı bir dile sahip olmakla birlikte kurgudaki bağlantıyı başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Çok sıradan olayları o kadar usta bir dille anlatıyor ki bir kuru temizleme fişi ile zamanda yolculuğa çıkabiliyorsunuz. Kitap bittiğinde bir tebessümle tarifsiz bir duygu yaşatacak. Öykülerin devamının gelmesi temennisiyle.
‘‘Ot’’ sizleri bekliyor…
Tolga Yüksel – edebiyathaber.net (23 Eylül 2015)