Süreya Köle’nin derlediği, “Şehir Söner Biz Yanarız-Pavyon Öyküleri” adlı kitap kitap h2o kitap’tan çıktı.
Tanıtım bülteninden:
Bir masa, diğerlerinden farksız; loş ışıklar altında gizlisiz saklısız. Bir erkek kadınsız, bir kadın erkeksiz; bir masa…
Bir mekân burası herkesin herkesi dışarıda bıraktığı, kimsesizliğin sohbete kavuşturulduğu. Kahkahanın tasaya çerez, müziğin efkâra meze olduğu bir mekân.
Bir âlem burası. Geceleri yaşanan bir âlem. Gündüz insan gece yalan olanların âlemi. Erkeklerin gerçek olamayacak kadar dost, sevgili, koca olduğu; kadınların evdeki eş olamayacakları kadar gerçek oldukları bir âlem.
Bir sahne burası. Müşterilerinden konsomatrislerine herkesin rol kestiği bir sahne. Her gece başroldekilerin baştan çıkarma oyunu sergiledikleri bir sahne. Vaatlerin Keşan, rüyaların pavyon dublesinde boğulduğu bir sahne.
Burası bir eğlence, bir kültür; burası bir parçası hayatın. Erkeklerin dertlerini dinleyen, kederlerine sünger çeken “gece psikologu” kadınların şenlendirdiği bir hayatın.
Konsomatrislerin dinlenmediği; onlardan daha kurnaz, daha çakal, daha yalan olan; onlar için gözyaşı dökemeyecek kadar sevgili, karısına dönecek kadar koca olan erkeklerin eşiğini aşındırdığı bir kapı burası.
Burası hayatın arka kapısı…
* * *
23 kadından Pavyon Öyküleri…
Pavyon kadınlara “yasaklı” bir mekân, tabii orada çalışan kadınlar dışındakilere. Ama buna rağmen bir kültürel alan olarak pavyon aynı zamanda bir eğlence dükkânı; eğlenenler de her zaman için erkekler.
Süreyya Köle ne mahalle baskısı ne de erkek sultası dinlememiş bir grup kadın yazar arkadaşıyla eğlenmek üzere pavyonun kapısına dayanmış. Yedikleri içtikleri onlara kalmış ama sonuçta eğlenmenin ötesinde pavyon öyküleri yazmaya karar vermişler ve 23 kadın yazarın katılımıyla bir pavyon öyküleri kitabı Şehir Söner Biz Yanarız ortaya çıkmış.
Öyküler elbette pavyon hayatından kesitleri yansıtıyor ve kahramanlar tamamen hayatın içinden. Ancak bilindiği varsayılan, önyargılara dayalı, oluşturulmuş algıların ötesinde bir hayatı betimliyorlar. Kısacası bildiğimiz pavyon öyküleri değil bunlar, gerçekçiler. Pavyon gerçeğini aktarmak için bir sürpriz söyleşi de yapılmış: Evet, biz istersek “sahnelerin yıldızı” diyelim istersek sadece bir pavyon çalışanı; sonuçta yaptığı işi ve bu işte kendisini maharetle tanımlayan, tarif eden bir kadın var karşımızda: İzmirli Burcu…
Konsomatrisleri “gece psikologu,” pavyonu ise “halkla ilişkiler merkezi” olarak tanımlayan bu yirmi üç yaşındaki genç kadın “Bu bir iş” diyor, “bizim işimiz de eğlendirmek.”
“Pavyona düşülmez” diyen konsomatrisler, bu kez öykülerdeki başrolleriyle yine eğlendiriyorlar.
* * *
Zeynep Aliye, Kevser Ruhi, Fulya Bayraktar, Tuba Aksu, Zerrin Saral, Şirvan Erciyes, Dursaliye Şahan, Gül Parlak, Ayşe Nilay Özkan, Ayşegül Daylan, Adalet Temürtürkan, Seyhan Arman, Gamze Güller, Handan Gökçek, Semrin Şahin, Süreyya Köle, Nalan Çelik, Ayten Kaya Görgün, Dilek Üstündağ, Duygu Terim, Kafiye Müftüoğlu, Şule Temel, Bilge Fatma Akbaş öyküleriyle ve İzmirli Burcu.
edebiyathaber.net (12 Nisan 2021)