Ülkemizde yaratıcı yazarlık alanında kaleme alınmış en eski kitaplardan biri olan Büyübozumu, onuncu yaşını, genişletilmiş ve gözden geçirilmiş onuncu baskısıyla kutluyor.
Murat Gülsoy tarafından 2004 yılında kaleme alınan Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, bu alandaki kitaplar arasında, en çok okura ulaşan kitap unvanıyla, yine Can Yayınları etiketiyle yeni okurlarla buluşmayı sürdürüyor. Kitabın onuncu yılına özel hazırlanan onuncu baskısı, eklenen yeni metinlerle raflardaki yerini aldı.
Kitabın ilk yayımlanışından bugüne, geçen on yılı ve bu özel baskıya hazırlık sürecini, On Yıl Sonra Büyübozumu başlıklı önsözünde şöyle anlatıyor Gülsoy: “Büyübozumu’nun ilk baskısı 2004’te yayımlanmıştı. ‘Yaratıcı Yazarlık’, on yıl önce oldukça yeni sayılabilecek bir alandı. Hemen hemen katıldığım tüm söyleşilerde “Yazarlık öğrenilir mi?” diye başlayan bir dizi soruya muhatap oldum. İlk zamanlarda kuşku ve güvensizlikle yaklaşılan “yaratıcı yazarlık” meselesi atölye katılımcılarının edebiyat dünyasında gösterdikleri varlıkla büyük ölçüde silindi. Kendilerine buradan teşekkür etmek isterim. On yıl boyunca çok sayıda yaratıcı yazarlık atölye katılımcısı ve yazar arkadaşımla bu kitapta sözünü ettiğim konuları tartışma fırsatı buldum. Elbette bu konularla ilgili yeni yazılar yayımladım. Sevgili yazar dostum Ayfer Tunç’un, Büyübozumu’nun gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni bir baskısını yayına hazırlamam konusunda beni yüreklendirmesi sonucunda elinizde tuttuğunuz kitap ortaya çıktı. Bu yüzden Ayfer Tunç’a da teşekkürü borç bilirim.”
Murat Gülsoy, ‘Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık’ adlı kitabıyla, yazı serüveninin en başından beri attığı tüm adımlara basarak geri dönüyor, yalnızca kitapları değil dünyanın kendisini de bir metin olarak olarak okuyan bir edebiyat geleneğinin izini sürüyor. Bir süredir vermekte olduğu yaratıcı yazarlık derslerinden yola çıkarak, gerçekliği yazı yoluyla yeniden kurmanın araçlarını, yöntemlerini sorguluyor. Gülsoy, kurmacanın bilinen sınırlarıyla ihlâl edilebilir kurallarını açımlarken, bir büyüyü bozuyor ve okuyanla yazan arasındaki sessiz anlaşmanın kurallarını alt üst ediyor. Sözün kısası, anlatacak bir hikayesi olanlara ‘okunaklı’ bir anlatı kurmanın yollarını işaret ediyor. Yolları çatallanan yazı bahçesinde kaybolmasınlar diye…
edebiyathaber.net (21 Kasım 2014)