Paul Stephenson’un biyografi kitabı “Büyük Konstantin” Gürkan Ergin çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Bugünkü İstanbul’un kurucusu, yenilmez imparator Büyük Konstantin’in biyografisi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Dünyaya Yön Verenler Dizisi’nin 34. kitabı olarak raflardaki yerini aldı.
Bölünmüş Roma İmparatorluğu’nu yöneten dört imparatordan biri olan Büyük Konstantin’in (sal. 306 – 337) mutlak iktidarı elde etme süreci, imparatorluktaki Hristiyanların sayısının hızla artarak birkaç milyondan onlarca milyona ulaştığı döneme denk gelir. Konstantin, bu toplumsal enerjiyi iktidar mücadelesinin en önemli unsuru haline getirmeyi başarır. Sonuçta 324 yılında Roma İmparatorluğu’nun tek hâkimi ve ilk Hristiyan imparatoru olur.
Büyük Konstantin, Hristiyanlığa yönelik baskı ve zulmü sona erdirerek bu dini devlet nezdinde kabul gören inançlar arasına sokan kişidir. Özellikle iktidarın temeli olan orduda teşvik ettiği Hristiyanlık, askerler arasında hızla taraftar kazanmış, bu askerlerin terhis olmasıyla Roma coğrafyasının dört bir yanına dağılmıştır. Din içindeki farklı fikir ve akımları uzlaştırmak amacıyla başta 325 yılında İznik Konsili olmak üzere birçok konsil toplayan İmparator, din ve devlet arasında, etkisi bugün hâlâ süren kurallar ve gelenekler oluşmasını sağlamıştır. Devletin başı sıfatıyla din üzerinde egemenlik kurduğuna, başta piskoposlar olmak üzere ruhban kesimi bürokratik hiyerarşiye dâhil ettiğine yönelik eleştirilere karşın, bir dünya dinine dönüşmesini sağladığı Hıristiyanlığın mensupları tarafından hâlâ çok sevilmekte ve bir aziz kabul edilmektedir.
Bugünkü İstanbul’un kurucusu olan Konstantin, antik ticaret kolonisi Byzantium’u, bir Roma başkentine yakışır bina ve anıtlarla donatarak 330 yılında resmen payitaht yapmıştır. Şehir, on beş asır boyunca onun adıyla, Konstantinopolis olarak anılmıştır. Erken Bizans uzmanı olan tarihçi Prof. Paul Stephenson, kitabında son derece önemli bir iddia ortaya atarak Konstantin’in, paganlar dâhil şehrin tüm ahalisinin ibadetini yerine getirebileceği kilise ve tapınaklar yaptırdığını, yani bilinenin tersine, Konstantinopolis’i salt bir Hıristiyan şehri olarak kurmadığını dile getirmektedir. Eser, tarih severler için aydınlatıcı bir kaynak niteliğinde.
edebiyathaber.net (24 Mayıs 2016)