Mert Arık, yine yeniden çocukların kalbinde taht kuracak bir kitapla okuyucunun karşısında. ‘Benim Zürafam Uçabilir’ ile satış rekorları kıran ve ‘Uzaya Giden Tren’ ile bunu devam ettiren Arık, yeni kitabı ‘Çantamdan Fil Çıktı’ sayesinde de hayallerin ve okuyucunun sınırını zorlayacağa benziyor. Sıcak bir coğrafyadan gönderdiği metinler, çocukların kalbini fazlasıyla ısıtacak! Hadi bakalım şimdi; çantadan ne çıkacak, ona bakalım?
“Çok sıradan bir şeyi hayal kurarak sıra dışı bir şeye dönüştürebiliriz öğretmenim!” Son iki yıldır adından güçlü bir şekilde söz ettiren çocuk kitapları yazarı Mert Arık’ı en iyi özetleyen cümlelerden biri muhakkak birazdan hakkında kelam edeceğimiz ‘Çantamdan Fil Çıktı’ adlı son kitabından alıntıladığımız bu cümle olsa gerek!
Çocukların hayal kurması için yazma serüvenine başlayan Arık, öğretmenliğinin de verdiği kazanımlarla harikalar kumpanyasını minik okurun karşısına çıkarma derdinde. Çok belli. İlk olarak ‘Benim Zürafam Uçabilir’ ile yetişkinlere dahi kendi zürafalarını çizdiren yazar, sonrasında uzaya roket değil tren yolladı. O trene binip uzaya gidenler ve zürafalarını bilinenin ötesinde çizenler burada mı? O zaman şimdi, hadi ses verin! Bir öğretmenin çantasından fil çıkar mı? Cevabı sizde!
Bir çantadan daha ne çıkabilir!
Harika şeyler hep çocuklar için mi olur? Bu kitapla olmuş. Mert Arık, Timaş Çocuk markasıyla raflarda yerini alan yeni kitabı ‘Çantamdan Fil Çıktı’ ile bir öğretmen ve öğrencilerini hayal gücünün sınırını zorlayacak oyunla enfes bir hikayenin içine bırakıyor. Yazarın diğer kitaplarında da karşımıza çıkan öğretmenimiz, sınıfına bu kitapta bir çantayla giriyor. Öğretmenlerin çantasından ne çıkar ki? Defter, kalem, kitap, silgi, makas, cetvel belki ders materyalleri; bir de sınav kağıtları… Hepsi çıkabilir. Bunları biliyoruz. Ya bilmediklerimiz… İşte onlar bizim imgeleme gücümüze bağlı. Yazar, kitabında çocuklara bunu kanıtlamaya çalışıyor. Hayaller dünyasını terk etmediğimiz müddetçe akıllı ve güçlü olabileceğimizi göstermeye çalışıyor. İlk ip ucunu vermiş bulunduk böylece.
Oyuncaksız da oyun olur!
Her türlü oyuncağın bulunduğu bir çağdan oyuncaksız bir çağa da ışınlanmak mümkün bu kurguyla. Kitabın baş kahramanı öğretmenimiz, elindeki mavi çantayı göstererek öğrencilerini bir oyuna davet ediyor evvela, oyuncaksız bir oyun! Herkes çantanın içinden çıkabilecekleri düşünüp kendi oyuncağını düşlüyor, kendi oyununu yine kendi kurguluyor. Üstelik düşlerken çılgınlık yapmak ve hatta ve hatta saçmalamak serbest! Öğretmenlerinin çantasından fil çıkarabilmek gibi… Kocaman bir fil elbette bir çantaya sığmaz. Ama yazarın da öğrencilerine dediği gibi, ‘Her oyun bir hayalle başlar. Hayal kurduğumuzda oyun oynamaya başlarız.’
Ve biliyoruz ki, ‘Ancak çocukça kurulan hayaller gerçekleşir!’
Yazar Mert Arık, hikayesiyle okuruna bu yüzden hayal gücünün zengin bir hazine sandığı olduğunu fısıldıyor. Ve şöyle sesleniyor: “Onun içinde bakmasını bilenlerin görebileceği çok değerli şey gizlidir. Her şey bir hayalle başlar. Arabalar, bilgisayarlar, uçaklar… Bunların hepsi bir hayaldi. İnsanlar önce hayal etti. Sonradan gerçek oldu.”
Moni’nin öğretmeninin çantasından çok tatlı bir fil çıkarıp onunla oynaması gibi… Parola buydu zaten. Herkes çantadan istediğini çıkarıp oyunun konusunu belirleyecekti. Bu aynı zamanda bir ödevdi. Çok eğlenceli bir yıl sonu ödevi! Haliyle öğrenciler bu eğlenceli ödev için işe hemen koyuldular. Hepsi çantadan ne çıkmasını istiyorsa onun rüyasını görmeye başladı. Neler neler yoktu ki çantada? Adını ilk defa duyduğumuz İncinaz Çiçeği, fotokopi makinesi, araba, buzdolabı, kitap, koltuk, kahve makinesi… Çantadan fotokopi makinesini çıkaran Taci, oyununun adını ‘Tacikobi’ koymuştu mesela. ‘Tacikobi’ nasıl bir oyun muydu? Onu, kitabı okurken Taci’den dinleyin mutlaka! Daha keyifli dile getiriyor zira.
‘Senin Çantandan Ne Çıktı?’
Kitabın interaktif bir yönü de var. Öğretmen ve öğrencilerinin hikayesini okurken kendinizi kendi oyununuzu yaratırken bulabilirsiniz. Yazar, hayal kurdururken oyunların büyüleyici dünyasının kapısını da aralıyor böylece. Bir yerde kurduğu şu cümleye bakın ne diyor: “Oyun oynamak için bir şeyleri beklemeye gerek yoktu. Çantalarına bakınca istedikleri oyun başlayabilirdi.” Evet kitabın içindeki öğrencilerin hepsi öğretmenlerinin bu tavsiyesine tutunuyor ve çantadan çıkardıkları oyunlarla günlerini geçiriyorlardı. ‘Topsuz Basketbol Maçı’, ‘Olmayan Niyazi Oyunu’, ‘Susuz Yüzme Yarışı’, ‘Havada Resim Çizme Oyunu’… Ve daha bir sürü oyun. Öyle böyle derken koskoca bir yılı bitirmiş ve ödevlerini teslim etme zamanı gelmişti.
Kitabın sürprizi de bu ya… Hayal olimpiyatları… Öğrenciler kurgunun kahramanı, okur satırların ve işte hikayenin sonu… Eğlenerek ve düşleyerek öğrenmenin keyfine varanlar için yazar soruyor: ‘Senin Çantandan Ne çıktı? Sen Hayal Olimpiyatlarına hangi oyunla katılmak istiyorsun?’ Okuyucunun da, kitabın kahramanlarından biri olmasını bu şekilde mümkün kılan kurgu, haliyle oldukça dikkat çekici ve renkli. Şuan için hedefi artık sadece istediği tek şey düşlemeyi, rüyaların peşinden gitmeyi seven okurlar.
Kurgusu kadar resimleriyle de dikkat çekici!
‘Çantamdan Fil Çıktı’ kitabının dikkat çeken bir tarafı da, güçlü kurgusu kadar her sayfada hikayeyi gözümüzde canlandırmamızı sağlayan resimleri… Hortumu gökyüzüne uzanan fillerle çay içip yıldız toplayan çocukları seyreden, sonra arıları kimin kızdırdığını merak eden bir çizerin elinden çıktığı pek belli resimlerin. Serdar Turali’nin çizgileri, yazarın mavi çantasından çıkan oyunlar kadar renkli. Sayfaları çevirdikçe, bir çizgi filmin içinde gibi hissediyorsunuz. Elinizi uzatıp çantadan çıkan filin elini tutacak gibi oluyorsunuz. Bu sebeple kelimeleri kullanana kadar resimlerle hikayeyi güçlendiren çizerin hakkını da yerinde teslim etmek gerek. Çantamdan Fil Çıktı, her yönüyle hayallerin peşinde koşuyor!
edebiyathaber.net (15 Haziran 2023)