Karel Čapek’in “Tanrı Fabrikası” ve “Rossum’un Evrensel Robotları” adlı romanları Notabene Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Yazarın ilk düzyazı romanı olan Tanrı Fabrikası ilk kez Türkçede.
Romanın konusuysa şöyle: Parlak bir bilim insanı olan Rudy Marek, Karbüratör adında bir makine icat eder. Karbüratör, atomik bir kazan, minimum yakıttan sonsuz enerji sağlayan küçük bir motor, başka bir deyişle, bir tür fisyon reaktör… Bu icat zamanla güç kaynaklarının yerini alır, ucuza enerji sağlar. Eski dostu Marek’in icadını satılığa çıkardığını duyan Bondy, ziyaretine gider. Gördükleri ve yaşadıkları karşısında şaşkınlığa düşer. Bondy, aşağı yukarı şöyle der: Bodrumda tekinsiz bir şey var, dünyayı alt üst edecek bir şey. Mucizeler yaratan bir yan üründür bahsettiği. Marek’in “Mutlak” dediği kutsal radyasyondur. Mutlak’tan bir doz alan kişi zamanla dindarlaşır, vaaz vermeye başlar. Hatta hastaları iyileştirir ve mucizeler yaratır. Korkusuz, vicdansız sanayicilerse Karbüratörü üretip çoğaltır. Sonunda boyundan büyük işlere kalkışan insanlık başa çıkamadığı bir felakete sürüklenir. Aşırı üretim, yabancılaşma ve savaşlar kontrolsüzlükten doğar.
Bilim kurgunun klasikleri arasında yer alır, “falcı roman” diye anılır Tanrı Fabrikası (1922). Medeniyetin iyi yönetilmezse talihsiz sonuçlara yol açabileceğini göstermek isteyen yazar, insan dünyasının komik yanlarını, vahşi dürtülerini trajik bir vizyonla birleştirerek uyarır. İki dünya savaşı arasındaki döneme, Avrupalı entelektüellerin liberal hümanizmine filozofça yaklaşır. Atom enerjisinin getirdiği istikrarlı ilerlemeye inanan insanlığa şüpheyle bakar. Čapek, şişeden çıkan cine odaklanır. Bilimsel gelişmelere salt fayda üstünden yaklaşılmasını, kurmaca yoluyla da olsa, etik sınavına sokar.
İkinci eserse tarihe “robot” kelimesini kazandıran Rossum’un Evrensel Robotları:
RUR’u 1920 yılında kaleme alan Karel Čapek robot kelimesini Çekçede “zorla çalıştırma”, “angarya”, “esaret” anlamlarına gelen robota’dan türetir. Slav dillerinde “rab” kökü “köle” demek. Rossum’un Robotları da insan emeğini üstlenen, ücretsiz çalışan mekanik işçiler. Hatta bir kısmı, yapay zekâya sahip insan uyarlamaları…
100 yaşındaki eser ütopyanın yasını tutan melodramatik bir bilimkurgu. Olaylar Robot işçilerin üretildiği fabrikanın bulunduğu uzak bir adada geçer. Thomas More’un Ütopya’sını, Francis Bacon’un Yeni Atlantis’ini, H.G. Wells’in Dr. Moreau’nun Adası’nı andıran bir adada… Fakat yirminci yüzyıla saklanmış çoğu ütopyada olduğu gibi RUR’un dünyası da belirgin şekilde distopiktir. Yaşlı Rossum Tanrının yerine geçmek yani insan yaratmak ister… Her şey böyle başlar. Yaşlı adamın ölümünden yıllar sonra tasarı gerçekleşir. İnsanların yerini alan Robotlar boş zaman yaratır, üretimi hızlandırır, bolluk bereket sağlar. Niyet insanlığı mutlu etmektir ama kâr hırsı her şeyi mahveder. Robot evreni, makineleşmenin, insanlıktan çıkmanın eleştirisiyse de, günümüz yaşamından bakınca farklı bir gerçekliğe bürünür. Čapek insan aklının yüceltilmesinin getirdiği tahribatı, sanayileşmenin yarattığı manevi çoraklığı, erdemin yitirilişini, etiğin ayaklar altına alınmasını ve nihayet kaçınılmaz sonucu, faşizmi koyar önümüze. Robotlardan ürkmemizi sağlar, çünkü onlar insan türünün yeniden üretimidir.
Karel Čapek, Rossum’un Evrensel Robotları ile insanlığa cevaplaması için bir soru bırakır: Onlar mı daha insan, biz mi daha Robotuz?
* Tanrı Fabrikası, Karel Čapek, Çev. Nahit Bingöl, NotaBene Yayınları, İstanbul, 2021
* Rossum’un Evrensel Robotları, Karel Čapek, Çev. Arzu Eylem, NotaBene Yayınları, İstanbul, 2021
edebiyathaber.net (8 Şubat 2021)