Cumartesi Kitaplığı’nın Dünya Edebiyat Atlası serisinin yedinci kitabı olan “Her Şey Nasıl Oldu”nun Çek asıllı yazarı Irena Douskova, 1964’te tiyatroyla uğraşan bir ailede dünyaya geldi. Üniversitede hukuk okudu. Gazetecilikle ilgili çeşitli işler yaptı. Son yıllarda kendini yazmaya verdi. Eserleri on farklı dile çevrildi. Çek tiyatrolarında halen sergilenmekte olan oyunları bulunuyor. “Her Şey Nasıl Oldu” romanı yazarın çocukluğundan izler taşıyor. Douskova, özlemle hatırlanan bir dönemin ortalarında doğar. Ellilerde İkinci Dünya Savaşı sonrası komünizmin boğucu yıllarından sonra atmosfer biraz daha ümit vermeye başlamış; yeni kitaplar çıkmış, tiyatrolar, gösteri merkezleri kurulmuştur. Müzikler iyimser, yüzler insancıldır. Komünizm korkunç bir rejim olmak zorunda değildir, reformlarla işler yoluna girebilir pekâla, ta ki 68 Prag Baharı ve Sovyet işgaline kadar.
Anlatıcı çocuk kahraman Helena Souckova özelinde “Nasıl” sorulu her bölümde mutlaka komik şeyler olur. Kahramanımız sanat ve dil eğitimi alır. Ailesinin işi dolayısıyla tiyatrolara girer çıkar. Yaşadığı çatışmalar kara mizah öğelerini her daim körükler. Mesleklerin bozguna uğradığı ve itibar kaybettiği, fırsatını bulanın Amerika’ya göç ettiği, bağlılıkların değiştiği 70’li yıllar Helena’nın hikâyesinin arka fonunu oluşturur. Çerçeveyi ise Çek Yahudisi geniş aile bütünler. Başkahramanın bir çocuk olarak gözlem gücü çok güçlüdür, gündelik hayata dair en küçük ayrıntıyı kaçırmaz. Olup biteni yetişkinlerden bambaşka biçimde algıladığı, anlamlandırdığı ve anlattığı hemen göze çarpar. Okuyucular olarak keskin bir bakış açısı ve onunla özdeşleşen dille birlikte dönemin toplumsal yapısını da keşfederiz. “Kötüdür bir Russak/ Daha bir fenadır dallama Husak”ta olduğu gibi hicivler, rüyasında kahramana saldıran kurtlar, duvardaki pencerede ölüp çürümüş serçe, hortlayan sınıf arkadaşları, Lenin’le ilgili törenler ve akrabalar dönemin anlam dünyasına yapılan incelikli göndermeler, simgeler olarak da okunabilirler. Murat Belge’nin incelikli gezi kitabı “Başka Kentler, Başka Denizler”in birinci cildi Çekoslavakya (sayfa 179-244) ile birlikte okunursa tadında yenmez.
70’ler Çekoslavakya’sına, yetişkinlerin dünyasına sıkışmış bir kız çocuğun gözüyle bakıyoruz. Panorama değil trajikomik haller ön planda. Duskova önsözün sonunda şöyle diyor: “ Bu kitabı farklı dillerde okuyacak okurların da olumsuz hayat şartlarından dolayı tükenmiş bu ilginç Çekoslavak öğrencinin ve teatral ailesinin hikâyesini beğeneceğine inanıyorum.”
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (19 Ekim 2018)