Güneşli bir cumartesi günü, kalabalık bir futbol sahası, galibiyet hırsıyla yanıp tutuşan erkek futbol takımları ve herkesi serinletecek bir gölge gibi beliren kız grubu! Evet, yanlış duymadınız, bir kız grubu! Hem de futbol sahasında. Ejderhalar Takımı’nın başarılı kalecisi Felix ve arkadaşları da tam olarak böyle düşünüyordu. “Savunmada bir kız ha? Bir tane de kalede?”
Maç günü gelip çattığında heyecan, vücudumuzda gezinen minik karıncalar gibi sarıp gıdıklıyor bedenlerini. Ta ki gördükleri manzaraya kadar… “Şişko” bir antrenör ve beş “şeytan”! Karşılarında bir kız grubu olduğunu gören erkekler işlerinin sandıklarından daha kolay olacağını zannediyorlar. Sonuçta futbol erkek işidir, değil mi? Ancak bir sorun var: Ümitler Turnuvası’na yalnızca en iyiler çıkmaktadır.
Ödüllü Fransız yazar Jean-Charles Berthier’in Türkçe’deki ilk romanı Şut ve Gol’ü şaşkın kalecimiz Felix’in gözünden okuyoruz. Felix ve takımı, geçtiğimiz yıl “kıl payı” kaybettikleri futbol müsabakaları için bu yıl daha hırslı ve daha sıkı hazırlanıyorlar. Sandığımızdan da hırslı hem de! Ancak maçtan önce takımın as oyuncusunun yaşadığı sakatlık onları önce hayal kırıklığına ve pek tabii daha hırslı olmaya itiyor. Bu kez bahaneleri yok, Ümitler Turnuvası’nı kazanmak zorundalar!
Turnuva finaline, olsa olsa hileyle, büyüyle hatta dopingle kaldığı düşünülen kızlar takımı, yani Selvi Sokağı Beşlisi’ni ve komplo teorileriyle kafaları karışan Ejderhalar Takımı’nı nelerin beklediğini sayfaları çevirdikçe görüyoruz. Erkeklere göre, kızlar birer hilebazdır. Peki öyle midir, tarafsız bir gözle değerlendirelim…
Zaman akıp geçse de mevsimler ve çağlar değişse de “toplumsal cinsiyet eşitsizliği” yaşamın her alanına etki etmeye devam ediyor.Şut ve Gol!’de meşin yuvarlağın peşindeki bir grup oğlan çocuğunun, daha küçük yaşlarda bu eşitsizlik ve ayrımcılık tuzağına düşmesi, toplumun geneline sirayet eden bu eşitsizlik tartışmaları için önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor.
Çocuk yaşlarda bu tarz davranışların “normal” olarak karşılanmasını “normalleştiren” okurlar, ağacın yaşken eğildiğini ve bu tip toplumsal kodların küçük yaşlarda kök salabileceğini unutmamalı. Çünkü iş, kazanmak ve kaybetmek olduğunda “normal” olarak görülen pek çok davranış kalıbı, yetişkinliğe doğru kontrolden çıkabiliyor ve bugünün dünyasında karşılaştığımız sayısız eşitliğin tohumlarını atabiliyor.
Sporda cinsiyet eşitsizliğini bir çocuk romanıyla ele alan Fransız yazar, önemli olanın cinsiyet değil “etik” ve “ahlak” olduğunu, başarının cinsiyetle değil “çalışmakla” geldiğini, kazanmanın da kaybetmek kadar normal bir süreç olduğunu sayfa sayfa işliyor. “Futbol erkek işidir” kalıbını tersyüz ederek, bu sporun özündeki yeteneği, disiplini, dayanışmayı ve sportmenliği ön plana çıkarıyor.
edebiyathaber.net (1 Mayıs 2024)