Yerli bilim-kurgu yazarı Cem Gülbent, yeni kitabı Arincon’la okuyucuların hayal güçlerinin sınırlarını zorluyor ve soru işaretlerinden oluşan esrarengiz bir dünyada Arya ve İngo’nun başından geçenlerle nefes kesen bir macera sunuyor.
Kayıp babalarını arayan kardeşler Arya ve İngo, babalarını bulmak için takip ettikleri bilmecelerle dolu yolun sonunda kendilerini hiç bilmedikleri bir dünyanın ortasında bulurlar. Üstelik geri dönüş yolları da basit bir aynayla kapatılmıştır. Peki Arya ve Ingo, bu soru ve cevaplarla inşa edilmiş dünyada babalarını bulabilmek için doğru soruları ve cevapları bulabilecek mi?
Arincon kitabıyla Cem Gülbent bizleri daha önce hiç karşılaşmadığımız birçok öğeyle karşı karşıya bırakıyor. Arya ve İngo bir yandan karşılarına çıkan türlü türlü bilmeceleri çözmeye çalışırken biz okurlar da onlarla beraber bu bilmecelere açıklık getirmeye, onlardan önce çözmeye çalışıyoruz. Üstelik karakterlerimiz sonu gelmez bilmecelerin yanında bir yandan Düşkapanlarla, Kazıcılarla, Aynacılarla ve Gezginle baş etmek zorundalar. Kime ve neye güveneceklerini bile bilemezken, sadece babalarının onlara bıraktığı hafıza çivileriyle doğru yolu bulabilecekler mi? Gerçek ve hayali birbirinden ayırt edemezken doğru soruları ve cevapları bu yeni dünyanın illüzyonlarından ayırt edebilecekler mi? Hem karşılaştıkları kişiler hem de içinde bulundukları dünya onları engellemeye çalışırken hayatta kalabilecekler mi?
“3 rakamı neye benzerdi benim küçük prensesim? Hatırlıyor musun?”
Cem Gülbent Arincon kitabında bilinçaltı, karakter ve özellikle de hafıza kavramları üzerinde durmuş. Bu konulara değinirken de gerçekte olan analizlerden ve yöntemlerden yararlanmaktan çekinmemiş. Bu yöntemlerden birisi hafıza çivileri yöntemi. Hafıza çivileri yöntemiyle herkes unutmak istemediği bir şeyi kafasında kodlayarak hafızasına çivileyebiliyor. Mesela bir insan alışveriş listesini unutmamak için ya da Arya ve İngo’nun yaptığı gibi kayıp babasının uzun zaman önce kendilerine verdiği bilmeceleri unutmamak için kullanabilir. Biz alışveriş listesinden devam edelim. Bu yöntemin temelinde rakamları nesnelere benzetip bir hikâye oluşturmak yatıyor. Örnek vermek gerekirse 1 rakamını direğe benzetebiliriz. Eğer alışveriş listenizde 1 ekmek almak varsa, ekmekten inşa edilmiş bir elektrik direği ya da hayal gücünüzün en sınırlarında bir hikâye hayal edebilirsiniz. Aynı şekilde 2 rakamını kuğuya, 3 rakamını da yan çevirdiğimizde martı kuşuna benzetebiliriz. Alış-veriş listemiz 2 kilo zeytin ve 3 paket makarna olarak devam ediyorsa zeytin gözlü kuğular ve simit yerine makarna fırlattığımız martılar hayal edebiliriz. Bu hikayeleri kurgulamak, rakamlarla eşleştirdiğiniz nesneleri belki de yıllarca unutmamanızı sağlayabiliyor.
Arya ve İngo’nun hikâyesine geri dönersek, bilim insanı olan babaları da uzun zaman önce çocuklarına bu yöntemi öğretmiş. Sadece öğretmekle kalmamış, arkasında kardeşlerin bu yöntemle hatırlayabileceği bir dizi ipucu da bırakmış. Ve şimdi, nedenini bilmeden unutmadıkları bu çiviler sayesinde Arya ve İngo babalarını bulmak için hem onları engellemeye çalışan insanları, hem dünyayı, hem de kendi karakterlerinin zayıf yönlerini yenmek zorundalar.
“Hafıza çivilerini unutmamam gerektiğini biliyorum baba. 3 rakamını yan çevirirsen martı kuşuna benzerdi.”
Cem Gülbent’in hafıza yöntemlerinden yararlandığı kadar karakter analizlerinden de yararlanmış. Kitapta Arya ve İngo’nun babası kardeşlere bireysel olarak ikisinin de karakterlerinin güçlü ve zayıf yanlarını anlatmış. Hepimizin güçlü ve zayıf yanları vardır. Ve bir de bu güçlü ve zayıf yönlerimizin açığa çıktığı zamanlar vardır. Bir insanın kendi güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi kadar yakın arkadaşının da bu yönlerini bilip ona göre davranması kimi zaman çok önemli olabilir. Arya ve İngo da bu özelliklerinin bir kısmının farkındalar, bir kısmının da farkına varmaya çalışıyorlar. Bu karakteristik yönleri kimi zaman onlara bu zorlu yolda yardımcı olurken kimi zaman da onları zorluyor.
“Kardeşinle ikiniz farklı karakterlere sahipsiniz.”
Kitabı okurken dikkat çeken önemli şeylerden biri de kendimizi içinde bulduğumuz dünyanın özgünlüğü. Kitaba ismini veren Arincon dünyası başka yerlerde sıklıkla karşılaşabileceğimiz bir dünya değil. Arincon, kendisine dahil olan her insanın düşüncelerinden, bilinçaltlarından, cesaretlerinden, korkularından, seçimlerinden, hayallerinden ve daha nice şeyden beslenen, tek bir merkezden ve 64 yoldan meydana gelen bir dünya. Bu kargaşa ve gizemin ortasında, kardeşlerin babalarını bulmak için bu dünyanın merkezine gitmeleri gerekiyor. Fakat bilinçaltı kalesine gitmek o kadar kolay değil. Düşkapanlar bu dünyaya ait olmayanların peşinde. Aynacılar da geri dönüş yollarını kapatmakla meşgul. Kazıcılara ya da gezgine güvenmek arasında bir seçim yapmak zorundalar. Fakat hiçbirinin kim olduğunu bilmezken bu kararı nasıl verecekler?
“Yirmi bir. Profesör Kızıl’ın yolu.”
Arincon kitabında atılan her adımdaki bilinmezlik, gözün görebildiği her yerdeki bilmeceler, her biri farklı bir amaç peşinde koşturan onlarca insan ve tek amacı babasını bulmak olan iki kardeş ve gezginle beraber tüm okuyucuları soluksuz bir macera bekliyor.
“Eğer Arincon’daysan başına gelen her ne ise dikkate almalısın.”
Rauf Ebrar Şevki – edebiyathaber.net (1 Mart 2021)