Nuri Bilge Ceylan, Guardian'da kendisiyle yapılan röportajda, filmleriyle ilgili yapılan 'melankolik duygusallık' yorumuna ''Yapabileceğim bir şey yok. Bir karakter inşa ederken en iyi bildiğiniz insana bakarsınız: Kendinize.” cevabını veriyor.
İngiliz Guardian gazetesinde Nuri Bilge Ceylan'la yapılmış Stuart Jeffries imzalı söyleşi bir yayınlandı.
‘Nuri Bilge Ceylan’la Yoğurt ve Cinayet Üzerine’ başlığını taşıyor. Söyleşide filmleri için “Zor ve çileden çıkaran türden olabiliyorlar” yorumu yapan
Ceylan “Hollywood’un sorunu, seyircinin hap cevaplar istemesi. Karakter tahlili, nasıl ve neden sorularının cevaplarını da bilmek istiyorlar. Gerçek hayatsa böyle değil. Bu da öyle bir sinemanın yalan olduğu anlamına geliyor. Ben bu şekilde film yapamam” diyor.
Filmdeki otobiyografik öğelere de dikkat çekilen söyleşide hikâyenin erkek ağırlıklı atmosferinin, Ceylan’ın askerlik dönemine bir gönderme olduğu belirtiliyor. Ceylan, Jeffries’e ‘Kasaba’ filmiyle ilgili “İlk filmimde, ailemle ilgili tüm imgeleri aldım ve onları kullandım. Geri dönüp İstanbul’da neyi fotoğrafladığıma baktığımda, fotoğrafları çekip geriye hiçbir şey vermediğimi gördüm. Büyükannem benimle konuşmaya çalışıyordu ve ben film çekerken onu dinleyemezdim. Çok bencildim ve bununla ilgili bir film yapmak istiyordum” diyor.
Jeffries’in ‘melankolik duygusallık’ olarak değerlendirmesine Ceylan “Yapabileceğim bir şey yok. Bir karakter inşa ederken en iyi bildiğiniz insana bakarsınız: Kendinize.” şeklinde cevap veriyor.
Jeffries, Ceylan’a “Filmle ile ilgili en çarpıcı şeylerden biri tüm ana karakterlerin erkek olması ama hikayeyi yönlendiren ise kadınlar. Cinayet muhtemelen bir kadın uğruna işleniyor. Savcının karısının intiharı ise onun ihanetlerine karşı bir intikam. Bir sahnede ise misafirlere çay veren köy muhtarının kızına karakterler ilahi bir şey görmüş gibi bakıyorlar. Bunun anlamı ne?” diye sordu. Ceylan’ın cevabı ise “Londra’da böyle kızlar gördüğünüzde etkilenmezsiniz. Etrafta çok sayıda güzel kız var. Ama bir bozkırda, uzun geçen bir gecenin sonunda böyle bir kız sizin sıradan dünyanızda ilahi bir mucize gibi görünür. Bunun senaryoya da katkısı oldu. Anadolu’da bir polisle konuştuk. Bize, ‘Bazen bir sanığı üç gün dövsem de konuşmuyor. Ama bir kadın gördüğünde birden ağlamaya başlıyor ve herşeyi itiraf ediyor’ dedi. Neden, çünkü güzelliği ve şefkati sayesinde” cevabını verdi.
Kaynak: ntvmsnbc.com