Söyleşi: Mehmet Özçataloğlu
Amorf Kitap tarafından ülkemizde ilk defa yayımlanan Fumiko Hayashi’nin Savrulan Bulutlar adlı kitabı üzerine, Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aldatmaz’la konuştuk.
Amorf Kitap’la başlayalım istiyorum. Yayıncılığın geleceğinin tartışıldığı zor bir dönemde cesur bir adım atarak içeriye girdiniz. Geride kalan birkaç yılı değerlendirirseniz, Amorf Kitap nereye ulaştı, düşüncelerinizi gerçekleştirebildiniz mi şu ana kadar?
Savrulan Bulutlar’la birlikte 12. Kitabımızı okurla buluşturduk. Yayıncılıkta geçirdiğim uzun yılların tecrübesi, devam etmek konusunda beni güçlendiriyor. Bu süre zarfında hayal gücü ve özgünlük taşıyan ilk eserleri yayımladım. Benimle çalışan her yazar, yazmaya dair bir gayret ve istek geliştirdi, benim yöntemimle çalışmaktan duydukları mutluluğu dile getirdi, kendi habitatını oluşturdu. Gündelik hayatta, ilişkilerde kaybedilen samimiyeti biz edebiyat yolculuğunda bulduk. Başlarken yaşadığımız zorluklar katlanarak devam etse de akıl, sezgi ve inat ekseninde ilerlemeye devam ediyor Amorf. Elbette yapmak istediğim yüzlerce proje ve basmak istediğim nice kitaplar var. Yol uzun, mutedil dalgalı. Devam ediyoruz.
Savrulan Bulutlar Amorf Kitap’ın en yeni kitabı. Fumiko Hayashi yanılmıyorsam ilk defa yayımlanıyor ülkemizde. Bir yazarı ülke edebiyatının okuruyla tanıştırmak heyecan verici olsa gerek.
Kitap ilk kez okurla buluştuğunda da söylemiştim bunu. Yayıncılıktan elde edeceğimiz doyumsuz bir haz bu, bir yazarı çok sevmek ve bu sevgiyi kendi dilimizde paylaşmak… “Bakın, burada sizi değiştirecek bir metin var” mesajını doğrudan ilettiğinizde sizden mutlusu yok. Fumiko Hayashi kendine has bir yazar ve Türkiye’de daha çok sevileceğini düşünüyorum. Bu noktada çevirmenimiz Sare Burcu Şen’in başarısını ve metne, metnin duygusuna hâkimiyetini de eklemek gerekir. Ayrıca muhteşem, incelikli kapak tasarımı için Beste Miray Doğan’a da teşekkürler.
Savrulan Bulutlar’dan söz edelim biraz da. Savaş sonrası Japonya’sının acımasız gerçeklerle başa çıkma meselesi olarak sunulan kitapla ilgili neler söylersiniz, nasıl anlatırsınız?
Savrulan Bulutlar, Fumiko Hayashi’nin ölümünden önce yazdığı son romanıydı. Ödüllerle, iniş çıkışlarla, alkışlarla geçen hayatından kalan onlarca eserin ardından yazdığı en olgun, en can yakan metin. Anlattığı hikâye esasıyla benim de hayatıma dokunmuş bir metin. Anlaşılamayan, zemin altından kaymış, sadece tutku ve inatla yaşayan birbirinden katmanlı karakterlerin ekseninde eser miktarda melankoli de içeriyor. İnsana, aşka, varoluşa ve ahlaki normlara yönelik yeni sözler söylüyor. Bunun yanında savaşın, olağanüstü koşulların, büyük yıkımların öznel ilişkileri de kendi hattında nasıl değiştirdiğine dair bir bakış açısı sunuyor. Bunun yanında romandaki ustaca akıcılık, karakterlerin gerçekliği, doğanın olağanüstü tasviri sizi bir çırpıda son sayfaya götürebilir.
Yukiko, Çinhindi’nde Japon bakanlığı için sekreter olarak çalışırken Tomioka ile tanışıyor ve aralarında bir ilişki başlıyor. Savaştan sonra ise karısına dönen bir Tomioka var. Bu yaşadıkları karşısında Yukiko bir direnç gösteriyor ve hayata tutunuyor. Savrulan Bulutlar için güçlü bir kadın hikâyesi tanımlaması yapılabilir mi?
Şimdi ortalığı biraz kızıştırmak istiyorum. Erkeklerin aşk acısına, ayağa kalkıp dizlerindeki tozları temizleyip devam etmeye, ilişkide cesaret ve direnç göstermeye uzak yapıları romanda Tomioka özelinde çok güzel işlenmiş. Tomioka aynı zamanda kayıtsızlığının çemberinde yaşayan bir adam. Hayatına girdiği her kadını beklenmedik sonlara götüren bir karakter. Yukiko bu laneti bambaşka bir tutku ve inatla kırıyor ki bugünkü aşklarda Yukiko’nun yöntemleri nasıl sonuç verirdi diye deneyip görmek bana kalırsa son derece ilginç olacaktır. Burada ilişkinin tüm dinamiğini değiştiren sıra dışı bir kadın görüyoruz. Bunu düşe kalka yapıyor. Belki de bu görkemli düşüşleri onu güçlü bir kadın karaktere dönüştürüyor.
Fumiko Hayashi’yi de sormak istiyorum size. Özyaşam öyküsüne bakınca, kitapta yansımalarını okumuş olabilir miyim diye düşündüm bir an. Katılır mısınız bana?
Kesinlikle katılırım. Savrulan Bulutlar biraz, Bir Serserinin Günlüğü tamamen otobiyografik öğeler taşıyor. Ayrıca Hayashi Japon halkının saygısını kazanırken çok çetrefilli yollardan geçmiş, tepki gördüğü noktalarda ne politik olarak ne özel hayatında asla taviz vermemiş ve bunun bedelini çokça ödemiş bir yazar. Yarattığı karakter gibi düşe kalka yaşadığı hayatın sonunda Japonya’da heykelleri dikilmiş bir yazar, özel hayatında en yakınları tarafından yalnızlığa itilmiş, kadın hareketine hayatının her döneminde destek vermiş biri.
Son olarak yine Amorf kitaba dönelim. Yakın vadeli planlamalar nelerdir? Kimleri, neleri okutma hazırlığındasınız?
Yine sıra dışı ve farklı sesleri bir araya getireceğim bir yayın programı oluşturdum. Önümüzdeki günlerde çok özel bir fotoğrafçının disiplinlerarası bir işi gelecek. Ardından Amorf Aktüel başlığı altında kurgu dışına selam çakacağız, meslek profesyonelleri tarafından yazılan kitaplar gelecek ve yine Türkiye’de ilk olacak işleri okura ulaştıracağız. Şimdilik isim vermiyorum ama lütfen herkesin bir gözü bizde olsun.
edebiyathaber.net (21 Ekim 2023)