Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
5-6 Yaşlarımda renkli keçeli kalemlerle boyamalar yapmaktan keyif aldığımı hatırlamaktayım. Dolayısıyla çizimle olan ilişkimin bu yaşlarda başladığını söyleyebilirim. Renklerle bir şeyler oluşturabilmenin heyecanıyla başlayan çocuksu bir maceraydı aslında.
Renkler, herkesin de bildiği gibi birçok farklı anlamlara sahiptirler. Ancak, benim için renkler bir duygu aktarımı için kullanılan araçlardır. Örneğin İlk Okula başladığım dönemde herhangi bir şeyi rengarenk görselleştirerek iç dünyamı yansıttığımı düşünürdüm.
Ortaokul döneminde ise Resim yapma bağlamındaki bu eğilimim bazı öğretmenlerimin ve ailemin de katkılarıyla geliştirmeye çalıştığım bir uğraşı haline gelmişti. Fakat o dönemlerde ressam veya çizer olmak gibi hiçbir hayalim ya da hedefim yoktu. Sadece resimleme yapabiliyor olmanın hazzını yaşıyordum.
Bu süreç Güzel Sanatlar Lisesinde okumayla netleşmeye başlayan, Lisans ve Yüksek Lisans eğitimleriyle taçlanan bir deneyim olmuştu. Örneğin, Kütahya Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü’nü okuduktan sonra Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde Grafik Tasarımı Bölümünde Lisans eğitimimi tamamladım ve daha sonra yine aynı alanda Yüksek Lisans eğitimimi “6-8 Yaş Grubu Çocuklara Yönelik Ders Kitaplarında İllüstrasyon-Yazı İlişkisinin İncelenmesi ve Uygulama Örneği” başlıklı tez çalışmam ile süreci alaylıdan, akademik bir aşamaya taşıdığımı söyleyebilirim.
Üniversite yıllarımda her zaman farklı şeyleri resimlemeyi amaçlamakta ve bu alanda iyi bir illüstratör olabilmenin yollarını aramaktaydım. Örneğin, albüm kapakları, şarkı sözleri, şiirler derken, çocuk kitaplarında resimlemeler yapmaya çoktan başlamıştım bile. Çocuk kitaplarına ve çocukların o renkli ve eğlenceli dünyalarına ilgim artmaya başlamıştı. Bu kapsamda resimlemeler yapmak beni motive ediyor, aldığım keyifle çalışmalarıma daha da yoğunlaşıyordum. Çocuk kitapları bilindiği üzere, harfleri tanıma yaşına gelmemiş çocuklar için bile resimli okumalar sunar, onların iç dünyalarına dokunur, hayal dünyaları ile bağlantılar kurar. Dolayısıyla bu alanda resimlemeler yapıyor olmak bir nevi çocukların hayal dünyalarına katkı sağlamak gibi geliyor bana. Çocuklara, yazarların anlatmak istedikleri iyi olan, güzel olan ne varsa, onları resimlemek, hatta kendi iç dünyamdan bir şeyler katarak metinlerin gücünü kat be kat arttırmak bir takım çalışması olmanın dışında aynı amaç doğrultusunda mücadele eden iyilik neferleri gibi hissettiriyor bana. Bu da sanıyorum benim gerçek motivasyon kaynağım.
Takip eden yıllarda profesyonel olarak; Avrupa Birliği Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı gibi resmî kurumlar için ders kitapları, eğitim materyalleri, hareketli görüntü tasarımları alanlarında bireysel olarak çalışmalar hazırladım. Daha sonra ilk çocuk kitabımı “Ormanda İki Fare”yi resimleyerek profesyonel hayatıma başlamış oldum.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Yazarın hazırladığı metni okurken başlayan bir süreç aslında bu. O sırada tüm kompozisyonlar, imgeler halinde zihnimde kurgulanıyorlar. Tabi bu kurgulama becerisi farklı kaynaklardan beslenmekle gelişen bir meziyet bence. Örneğin dünya klasiklerinden çocuk kitaplarına, klasik müzikten türkülere, yerel dizilerden kült filmlere kadar ne kadar görsel veya yazınsal materyal varsa tüm bunlar bu bağlamda birer yol göstericidirler. Bu tür kaynakların herkesi görsel kültür bağlamında besleyebileceği kanaatindeyim.
Kariyer olarak özel bir şirkette 2019 yılından bu yana uzaktan çalışmaktayım. Markalaşma ve görünürlük bağlamında firmanın kurumsal yapısını oluşturan ve kurumsal kimliğini sağlamlaştırmaya yönelik görsel materyaller oluşturmaktayım. Şu sıralar ise Amerikalı yazar Marela Lovrec ile Türkçesi “Aitan ve Yeşil Canavarı” başlıklı çocuk kitabının serisini hazırlamaktayım.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Aslında neredeyse her çizerin içinde bulunduğu bir sürecin bir benzeri diyebilirim. Yani yazar tarafından verilen bir metin, ressam tarafından hazırlanan resimler ve editörün katkılarıyla profesyonel düzeye getirilen ürün olarak süreci tanımlayabilirim. Bunun yanında ekipteki kişiler alanında ne kadar deneyimli olurlarsa sonuç da o oranda başarılı olabiliyor.
4.Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz? (Beğendiğiniz çalışmalar, takip ettiğiniz dergiler, sanatınıza katkısı olduğunu düşündüğünüz detaylar…)
Olabildiğince etkileşim halinde olduğum tüm obje, nesne vb. ne varsa onları detaylarıyla gözlemliyor, yorumlayarak kaleme alıyorum. Genellikle tarzıma uygun hoşuma giden güncel çocuk kitaplarını inceliyorum. Okuduğum veya dinlediğim şeyler o anki duygu durumuna göre şekillenip değişebiliyor ve onlardan esinlenerek potansiyelimi zorlamaya başlıyor, elimden gelenin en iyisini deneyimliyorum. Çalışmalarından epeyce beslendiğim; Can Göknil, Canan Balcı Barış, Julia Prokhotskaya, Xindi Yan, Jessica Gibson gibi geleneksel ile modern arasında çok sağlıklı köprüler kurabilen, öncü ve yenilikçi çizerleri (sanatçıları) yakından takip ediyorum. Ayrıca, Behance, Pinterest, Dribble gibi uygulamaları da ek besleyici takviye olarak kullanıyorum. Bu durum resimleme bağlamında beni yeni arayışlara yönlendirmekle beraber, tarzımı olgunlaştırma noktasında da bana fazlasıyla yardımcı olmaktadır.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Metni okuduktan sonra gelişen ve baskı veya dijital formatıyla sonlandırılan bir süreç olarak ifade edebilirim. Örneğin, yazar tarafından oluşturulan metinlerin resimlemelerini hazırlamadan önce çocukların algı düzeyine göre pedagojik açıdan uygun kitap ölçüleri ve sayfa özellikleri editör ile birlikte bir danışman destek alınarak belirlenmekte ve daha sonra bu ölçülere uygun resimleme ve tipografik çalışmalarla mizanpaj düzenlemeleri hazırlanmaktadır. Ben bu süreci: “Unumu eledim, eleğimi astım” diyor ve yayımlanma sürecini bekliyorum. 🙂
edebiyathaber.net (8 Temmuz 2023)