Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çizim yapmaya dair hatırladığım ilk anılar çocukken yaptığım dumanı tüten ev çizimlerimdir. Her çocuğun çizdiği türden bir sahne. Acaba çocukken niçin ev çiziyoruz? Güvende hissettiğimiz için olabilir mi? Ya da kolay olduğu için mi? Her neyse işte böyle başladım ben de.
İlkokuldan itibaren resim dersini hep sevdim. Daha sonra ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünü kazandım. Dumanı tutan evlerle başladığım ölçekten kocaman kentsel ölçekli tasarımlara ve çizimlere doğru büyüdüm. Şimdilerde ise ölçeğim bazen bir çocuk kitabı sahnesindeki yere düşmüş bir lolipopu detaylı çizecek kadar küçük, bazen de kıtalar arası koşan bir karakter için harita çizecek kadar büyük. Çocuk kitaplarının bu sonsuz dünyası muhteşem.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Kendi yazdığım hikayeleri resimleme sürecim aslında hikâyenin kafamda oluşmasıyla birlikte başlıyor. Zaten kitabı hikayesi ve resimleriyle birlikte düşünüp tasarlıyorum. O nedenle sahneler metinleriyle birlikte canlanıyor gözümde. Kendi yazmadığım bir hikâyeyi resimleyeceğim zaman ise öncelikle karakter tasarımı yapmayı seviyorum. Diğer çizerler hangi sırayla yapıyor bunu bilmiyorum ama bana önce karakterleri görmek iyi geliyor. Daha sonra onu sahnelerde düşünüp hayal etmek daha anlamlı geliyor. Bazen kendi çocukluğuma dönüyorum. Bir arkadaşımın aklımda kalmış bir kıyafeti mesela. Çizerliğini yaptığım Balyanaklar İçin Mahremiyet Kitabı’ndaki karakterin giydiği tulum bu şekilde şekillenmişti. Ya da mekânsal ögeler. Yine hafızamı yokluyorum önce. İşte Benim Büyük Büyükannem kitabının mekânsal ögeleri tamamen anneannemin ve babaannemin evlerinin karışımı gibi bir şey oldu ve çok seviyorum. Bir de karakterlerin yüz ifadelerini çok önemserim. İçime sinene kadar uğraşırım. Karakterin kaşlarının 1 milimetre yukarıda ya da aşağıda durması farklı ifadeler yaratır ve dediğim gibi bunlarla uğraşmayı severim. Bir çizer olarak çok istesem de masa başında geniş geniş çalışamıyorum. Çünkü küçük bir oğlum var ve günlük hayatım oldukça yoğun. Bir gün oğlum büyüyecek ve ben daha rahat koşullara ulaşacağımın farkındayım. Ama bazen merak ediyorum. Acaba bu koşturmaca mı benim ilhamım? Çok fazla vaktim olsa aklıma çizecek hiçbir şey gelmeyecek mi yoksa?
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Benim bu sektöre girdiğimden beri karşılaştığım, birlikte çalıştığım bütün yazarlar, editörler, yayın yönetmenleri, grafik tasarımcılar, yayınevi yöneticileri ve bilumum sektör emekçisi herkes son derece tatlı ve nazik insanlardı. Sanırım şanslıyım.
Her kitap çalışmasında hep birbirimizi hevesle dinledik, birbirimizin fikirleriyle coştuk, kitap aşama aşama ilerledikçe heyecanlandık ve kitapları elimize alıp sarıldığımızda birlikte mutlu olduk. Bazen fikirlerin birbiriyle tam uyuşmaması olmuyor mu derseniz muhakkak ki oluyor. O zaman taraflar birbirine hikayesini anlatıyor ve orta yol bulunuyor. Zaten hiçbir kitabımda kendimi görsel anlamda özgür hissetmediğim olmadı. Dediğim gibi değişiklik talepleri de mutlaka ki bir şekilde çözülüyor. Yeter ki iyi niyet ve üslup inceliği olsun. Üslup mühim.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Sanatımı beslemek için en çok sosyal medyayı ve diğer çocuk kitaplarını kullanıyorum sanırım. Bir kitapçının çocuk kitapları bölümüne gidin. Sırf kapaklarına bakarak bile bir sergi gezmiş gibi olabilirsiniz. Hepsi birer sanat eseri ve görsel kaynak. Bir renk görürüsünüz.
Ya da bir doku. İşte bunların çizme hevesi yaratması bence asıl geliştiren. Sosyal medyayı aktif kullanabilmek ise sizi daha çok kişiye ulaştırıyor. Yazıp çizdiklerinizle görünür hale geliyorsunuz. Benim hikayemde bu durumlar başı çekti.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Sadece çizeri olduğum kitap projeleri için olaylar hep şöyle gelişti, bir şekilde yaptığınız çizimlerden haberdar olunup (çoğunlukla sosyal medyadan) tarzınız hikâyeye yakıştırılıyor. Daha sonra bir editör size ulaşıp bir projede birlikte çalışmayı teklif ediyor. Proje bilgisini aldıktan sonra içinize siner ve sizi heyecanlandırırsa ve programınız da uygunsa başlıyorsunuz düşünmeye. Dediğim gibi önce karakteri çiziyorum daha sonra sayfa taslaklarını. Taslak paylaşmadan tam sayfa çizimlerini tamamlamayı hiçbir çizer arkadaşıma önermiyorum, özellikle bu işin başında olanları hep bu konuda uyarırım.
Taslağa gelen bir revizeyi uygulamak çok daha kolaydır. Daha sonra sayfalar editör ve yazar tarafından da onaylandığında artık renklendirme ve tam çizim aşamaları geliyor. Ben bu aşamada bazen taslaktan sapabiliyorum. Bunun da bilgisini veriyorum. Daha sonra çizimlerin kontrolü, varsa son revizeler, kitabın grafik tasarımı ve baskısı geliyor. Çizimler elinizden çıktıktan sonraki süreç çok heyecanlı. Mesela şu aralar tam bu süreçteyim ve heyecanla yeni kitabın baskıdan çıkmasını bekliyorum. İşte böyle… Okuyan herkese sevgiler.
edebiyathaber.net (4 Mart 2023)